Metin ol medya, iyileşeceksin

Görücü usulüyle evliliği kınayan nesil nerede? Televizyondaki evlilik programları o durumdan çok mu farklı? Aksine hepsi görücü usulünün modernize edilmiş versiyonu

LERNA MEZİRCİYAN / Radikal GENÇ
İstanbul Ticaret Üni., Psikoloji, 2. sınıf


Artık hayatımızın büyük bir parçası haline gelen televizyon sayesinde bizi saran medyaya gerçekten bir haller oldu. Gün geçtikçe bozulmaya doğru giden birçok etmeni sollayıp kaybettiklerimiz listesinde ilk sırayı almaya doğru koşan dişli bir rakip haline geldi. Kadın programlarıyla eş bulma programları ve haberler ile magazin programları, iki farklı kulvarda, olması gereken medyayı bizden olabildiğince uzağa taşımaya and içmiş sanki...

İş sahibi olmayan bir kadın, ev işleriyle meşgulken televizyonu belli bir saatte açsa mesela, her kanalda ayrı bir kadın programlarına rastlayacaktır. Bir tanesinde herkesin gözleri önününde birbirine girmeye hazır aile üyeleri ailevi sorunlarını içler acısı bir şekilde tartışıp, karşılıklı olmayacak aşağılamalara yer verilirken, diğerinde aldatılmış bir kadının gözyaşları eşliğindeki feryatları veya kocasından dayak yiyen bir başkasının, boynu bükük ezikliğiyle içini milyonlara döktüğü görülür. Bazıları kendisini psikolog yerine koyar olmuş. Yok efendim, o iş o kadar kolay değil. En az dört senesini, bunun eğitimine adamış olan psikolog adaylarının en önemli prensiplerinden biridir “gizlilik ilkesi”. Peki ya sen napıyorsun? Milletin sıkıntısını 70 milyona yayıyorsun. Onların dertlerini alet ederek, alakasız bir sürü kişinin de canını sıkıyor, hıçkırıklara boğulmasına neden oluyorsun. Sonra “bugünlük bu kadar gözyaşı yeter” der gibi eş bulma programları başlıyor. Görücü usulüyle evliliği kınayan nesil hani nerede? Bu televizyondakiler o durumdan çok mu farklı? Aksine her şeyde olduğu gibi modernize edilmiş versiyonu. Sen yemek tarifi verir gibi hayalindeki kocanın özelliklerini listeliyorsun, sonra ona en yakın talibi değerlendirip karar veriyorsun. Hadi bu tür programların seyircilerinin para aldıklarını biliyorum ama kamera karşısına geçenler de belli bir miktar alıyor mu çok merak ediyorum. Çünkü bir rezilliği bu kadar ele alıp bırakmaya hiç niyeti olmayan insanlar bu denli çok olabilir mi aklım almıyor. İnancı gereği saçını karşı cinse göstermemeyi benimsemiş biri, nasıl hiç çekinmeden milyonların önünde, kendisine talip olan birine “Göbiş var mı göbiş?” diye sorabilir? Neymiş, göbekli koca istemezmiş. O programa bile çıkıyor olmaları benim gözümde çok büyük bir çelişkiyken, bu rahatlık nereden geliyor şaşıyorum. Tüm bunlardan sonra hadi biraz dünyada neler olup bitiyormuş bir de ona bakalım der haberlere bakarız. Üzgünüm ama maalesef haberler başkalarının görevini çalıyor. Magazin programını boşa mı koymuşlar! Ya da sen, kendi sorumluluğundan bihabersin. Sen, bana günlük olayları ve siyasal mevzuları aktarmakla yükümlüsün, “bilmem hangi ülkenin başkanı hangi mankenle önce nerelerde kameralara yakalandı fakat ciddi olduklarını belirtti” gibi şeyler duyurmakla değil! Bırak da onu magazin programı bildirsin. O, senin haberini üstlenip bilmem kimin katili yakalandı diyor mu? İlginçtir ki, bu absürdlük devam ettiği halde birileri de çıkıp “Yahu kardeşim senin kafan iyi mi? Benim söleyeceklerimi de sen söylüyorsun. Sen kendi işine baksana!” gibi bir tepki göstermiyor. Magazin programlarına bayıldığım için onları savunduğum sanılmasın. Kendileri beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Kim kimle, nerede, ne zaman, ne yapmış bana ne! Onlar benim hayatımdaki son gelişmeleri takip ediyorlar mı? Ben neden değerli saatlerimi onların dedikodularını dinlemek için harcayayım. Yok yere reyting savaşlarının kurbanı olmaya ne gerek var!

Birisi bu gidişata yalvarıyorum “dur” desin. İnsanın enerjisini bir güzel emen kutunun önüne oturunca bari gözlerimizi yorduğumuza değsin. Sabahtan akşama kadar belgesel verin demiyorum. Arada o da olmak koşuluyla yayınlanan filmlerin, eğlenceli (spora, bilgiye vb. şeylere dayalı) yarışmaların, gerçek anlamda insanların hayatlarına olumlu etki edebilecek (özgün bir konu üzerine bilgi almak üzere psikologların, profesörlerin çağrıldığı) seminere benzer oturum programlarının, günümüzdeki siyaseti gerçek niteliğiyle ele alan cezbedici tartışma programlarının artırılması şart. Aksi takdirde içimiz dışımız hava civa!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri