Medya İntiharları Körüklüyor Mu?

Türkiye Psikiyatri Derneği'nin öncülüğünde İstanbul'da gerçekleştirilen '' MEDYADA İNTİHAR '' Paneli basından oldukça yoğun ilgi gördü...

Türkiye Psikiyatri Derneği'nin öncülüğünde ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği'nin işbirliğinde İstanbul'da gerçekleştirilen '' MEDYADA İNTİHAR '' Paneli basından oldukça yoğun ilgi gördü. Panelde konuşulan konulardan notlar şöyle ;

Son zamanlarda intihar haberlerinde çok ciddi bir artış meydana gelmiştir. Sıkça ve görsellik eşliğinde desteklenerek sunulan intihar haberleri, intiharlara eğilimli insanlar üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. İntihara meylimi olan grubun, intihar eden kişilerden daha çok olduğu bilinmektedir. Medyanın intihar haberlerini çok ön plana çıkarmaması ve intiharı bir sebep sonuç ilişkisi gibi göstermemesi gerekmektedir.

İntihar eden kişide birçok faktör bir aradadır. Ekonomik durum, aile ilişkileri, genetik yatkınlık gibi birçok sayıda faktörün bir araya gelmesi sonucu intiharlar gerçekleşmektedir, dolayısıyla intiharı bir faktöre bağlamak yerine toplum ruh sağlığıyla ele almak gerekir ve intihar konusunda uzmanlar eşliğinde haber yapılması doğru olacaktır.

Örneğin: Köprüden yapılan intihar televizyonda gösterildikçe köprüye çıkma oranının arttığı bilinmektedir. Son zamanlarda medyanın bu konuda özen göstermesiyle eskiye oranla ciddi bir azalma medyana gelmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre her yıl yaklaşık 1 milyon kişi intihar sonucu hayatını kaybetmekte ve geride ailesinden bir üyenin yasını tutan 5 ila 6 milyon kişi bırakmaktadır. Sonlandırılmış intiharların yanı sıra yine her yıl, yaklaşık 10 ila 20 milyon kişinin intihar girişiminde bulunduğu bildirilmektedir, ki bu her 3 saniyede 1 kişinin intihar girişiminde bulunduğu anlamına gelir. İntihar oranları ülkemizde giderek artmaktadır. Son 30 yılda intihar edenlerin yüzde 440 artış göstermiştir.

Son 10 yılda Türkiye'de toplam 25 000 kişi intihar sonucu kaybetmiştir. İntihar oranları endüstriyel ülkelerden daha düşük olmasına rağmen aradaki farkın hızla kapandığı dikkati çekmektedir. Son veriler her yıl 2800 kişinin ülkemizde intihar sebebiyle kaybedildiğini göstermektedir. Bu rakam trafik kazalarında ölenlerin yarısı kadardır. Özellikle genç yaşta intihar oranları giderek artmakta ve bu yaş grubu için intihar ilk 4 ölüm sebebinden birini oluşturmaktadır. Tüm dünyada 15-24 yaş grubu intiharların en fazla görüldüğü gruptur. Ülkemizde de tüm intiharların %25'i bu yaş grubunda gerçekleşmektedir.

Genellikle sonlandırılmış intiharların erkeklerde daha yüksek olmasına karşın, 15-25 yaş grupta kadınlarda intihar oranları daha fazla bildirilmiştir. Birçok önleme çalışmasında dikkatlerin bu yaş gruplarına odaklandığı gözlenmektedir; ancak intiharların her yaş grubunda görülmediği, hatta 75 yaş üzerinde oranların yine yükseldiği gerçeğini gözden kaçırmamak gerekir. İntihar önleme çalışmalarında farklı yaş gruplarının ihtiyaçlarına yönelik stratejiler planlanmalıdır.

İntihar birden fazla etkene bağlı gelişen, ancak büyük ölçüde ruhsal hastalıklar zemininde ortaya çıkan bir davranıştır. Başta depresyon olmak üzere ruhsal hastalıklar intihar riskinde 10 kat artışa sebep olmaktadır. İlişki sorunları, ekonomik kayıplar, yalnızlık, düş kırıklığı, utanç, aşağılanma, başarısızlık, aile içi çatışmalar, gibi zorlayıcı hayat olayları da intihar riski ile ilişkili bulunmuştur; ancak bu risk faktörleri genellikle tek başına intihar sebebi değildir.Bir çok risk faktörü, ruhsal hastalıklarla birlikte olduğunda intihar eğilimi artabilir.

İntiharların tümüyle önüne geçmek mümkün değildir; ancak intiharları önleme çalışmaları ile Avrupa' da bir çok ülkede gösterildiği gibi intihar oranları azaltmak mümkündür. İntiharların %90'ında bir psikiyatrik tanı varlığı gösterilmiş olmasına rağmen, beklenenin aksine bu kişilerin yalnız dörtte biri ölümleri öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurmuşlardır. Ancak bu kişiler %75 lere varan oranda intihar edeceklerini ya doğrudan söylemişler ya da ima etmişlerdir. Bu durumda, Dünya İntiharı Önleme Günü çerçevesinde intihar konusunda toplumsal duyarlılığı artırmak hayat kurtarıcı olabilecektir. Desteğe ihtiyaç duyan intihar eğilimli kişilerim erken belirlenmesi ve etkin tedavilerinin sağlanması yönünde geliştirilecek toplumsal ruh sağlığı bilinçlendirme programlarına ihtiyaç vardır. İntiharlarda görülen yüksek ruhsal hastalık oranları sebebiyle, ruh sağlığının hem bireysel hem de toplumsal düzeyde korunmasına ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalar intiharları önlemede esas hedeflerden biri haline gelmiştir.

İntiharın önlenmesindeki öncelikli adımlarda biri intihar davranışının yaygınlığı ile ilgili bilgiyi ve farkındalığı arttırmaktır. İntihar davranışında risk faktörlerin ve sebeplerin çok çeşitli olması nedeniyle önleme çalışmaları için çok boyutlu bir yaklaşım gereklidir ve bu konuda sağlık çalışanlarının dışında birçok kurumun ortak çalışması gerekecektir. İntihara eğilimli kişilerin erken fark edilmesi amacıyla risk gruplarına yönelik tarama programları geliştirilmeli ve bu kişilerin kolaylıkla her an başvurabilecekleri krize müdahale servisleri,
Telefon ve internet servis hatları oluşturulmalıdır.

10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü çerçevesinde yapılan bu tür etkinlikler, her yıl intihar sonucu yitirilen yaşamlara, sadece kaybedilen değil kaybedilen kişilerin yakınlarındaki yıkıcı etkilere ve intihardan etkilenmiş hayatlara odaklanma imkanı sunmaktadır

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri