Ondokuz Mayıs Üniversitesi (Omü) Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gökhan Sarısoy, Depresif Bozukluğu Bulunan Kişinin Ruhsal Olarak Çökkün, Hayattan Zevk Almaz, İşini Yapamaz, Ev ve Ailesiyle İlgilenemez Durumda Olduğunu Söyledi.
OMÜ Hasta Eğitim Seminerleri kapsamında OMÜ Hemodiyaliz ve Onkoloji Merkezi'nce 'Manik Depresif Bozukluklar' konulu seminer düzenlendi. Seminere konuşmacı olarak katılan Yrd. Doç. Dr. Gökhan Sarısoy, manik depresif bozuklukların toplumda her 100 kişiden 1-2'sinde görülen ciddi bir sağlık sorunu olduğunu söyledi. Hastalığın iki dönemde ortaya çıktığını belirten Sarısoy, "Bunlardan biri olan manik hastalık dönemi, hastanın aşırı neşeli, aşırı konuşkan, aşırı para harcayan ve borca girdiği, uygunsuz cinsel ve toplumsal ilişkilerin ve saldırganlığın görülebildiği bir dönemdir. Diğer hastalık dönemi ise depresif hastalık dönemidir. Bu dönemde kişi ruhsal olarak çökkün, hayattan zevk almaz, işini yapamaz, ev ve ailesiyle ilgilenemez durumdadır. Hastalık bütünüyle ev, aile ve iş yaşamını bozarak hem kişiye hem de topluma bazı yükler getirmektedir. Özellikle depresyon dönemlerinde intihar riski yüksektir" dedi.
Mani döneminde borçlanma, uygunsuz cinsel davranışlar nedeniyle cinsel hastalıklara yakalanma, saldırganlık ve uygunsuz toplumsal davranışlar nedeniyle adli makamlarla ilgili sorunların ortaya çıkması nedeniyle kişinin mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çeken Sarısoy, hem o hastalık dönemlerinin tedavisi hem de iyilik dönmelerinde koruyucu, tekrar hastalanmamak için önlem tedavisi yapıldığını kaydetti. Sarısoy, hastaların tedaviye uyumsuzlukları söz konusu olmasına rağmen, sonuçların verimli olduğunu, toplumun bu hastalığa karşı bilinçlendirilmesinin hastalığın tespit ve tedavisine katkı sağlayacağını da sözlerine ekledi.