Mani, insanı karamsarlığın derinliklerine sürükleyen depresyonun bir negatifi. Bir aşırı neşe ya da taşkınlık hali. Maniye giren kişinin ruhu bir ırmak gibi gürültüyle akmaya başlıyor. Bu güçlü ve engel tanımaz akış kişiye akıl almaz şeyler yaptırıyor. Örneğin, orta yaşlı mazbut bir kadının aşırı makyaj yapıp, gözalıcı ve seksi giysilerle ortalıkta dolaşmasına, olur olmaz yerlerde kahkahalar atıp, açık saçık fıkralar anlatmasına yol açabiliyor. Ya da ölçülü ve saygılı tavırlarıyla bilinen bir memur, böyle bir nöbet sırasında, müdürün odasına girip, ona hayat hakkında tumturaklı bir nutuk çekebiliyor.
İçini kaplayan taşkın duygular, kişiyi boyuna konuşmaya ve hareket etmeye zorluyor. Bir kaç saatlik uyku kendini dinlenmiş hissetmesine yettiği için günlük uyku süresi azalıyor. Hesapsız harcamalar, iş yatırımları ve tehlikeli bir şekilde araba kullanma manide sık görülen diğer sorunlar.
Maniye giren kişi, genellikle bir aşırı güven duygusu içinde yüzüyor. Bu güven duygusu kimi zaman onu, psikozun gerçek dışı dünyasına kadar götürüyor. Kendini ülkenin tüm sorunlarını çözecek bir politik lider ya da bir peygamber olarak görebiliyor. Nutuklar atıyor, vaazler veriyor, hatta Tanrının onu görevlendirdiğini belirten sesler duymaya, çevrede bazı kutsal işaretler görmeye başlıyor.
Maninin sonu depresyon
'Çok gülen çok ağlarmış' atasözünü doğrulayacak şekilde, manik atak geçiren kişilerin neredeyse tamamı daha sonra bir depresyon geçiriyor. Bu nedenle, mani ayrı bir hastalık olarak görülmüyor. Mani ve depresyon aynı ruhsal bozukluğun iki farklı evresi olarak kabul ediliyor. Sanki, duyguları düzenleyen zemberek bozulmuş gibi, kişi aşırı uçlara savrulup duruyor. Neşe ve taşkınlığın doruklarına tırmanıyor, sonra karamsarlığın derinliklerinde kayboluyor. Arada, normal dönemler olsa da, sarkaç bu şekilde maniyle depresyon arasında sallanıp duruyor.
Maniye kim daha yatkın?
Mani ve depresyon evrelerinden oluşan ruhsal bozukluk 'İki Kutuplu Duygu Bozukluğu' olarak adlandırılıyor. Bu bozukluk, yalnızca depresyon dönemlerinin görüldüğü 'Tek Kutuplu duygu Bozukluğu'ndan bir çok yönden farklılıklar gösteriyor. Bir kere toplumdaki yaygınlığı depresyona göre oldukça düşük; yüzde bir dolayında. Daha erken yaşlarda ortaya çıkıyor. Kalıtımın rolü bu bozuklukta daha belirgin. Birinci derece akrabalarda bu hastalığı geçiren birisi varsa, kişinin hastalanma olasılığı toplum ortalamasının altı katına yükseliyor.
Tedavi ve korunma:
Mani tedavisinde etkinliği gösterilmiş çok sayıda ilaç var. Ayrıca, kişiyi iyileştikten sonra yeniden hastalanmaktan korumak için kullanılan ilaçlar da oldukça etkili. Ancak, yıllarca koruyucu ilaç kullanma zorunluluğu genellikle hastalar için sorun oluyor. Bir çok hasta bu nedenle bir süre sonra ilacı bırakıp yeniden hastalanıyor.
MANİ NÖBETİNDE KLİNİK ÖZELLİKLER
Ana belirti yükselmiş, taşkın duygudurumdur. Birlikte konuşma, çağrışımlar ve hareketlerde hızlanma (psikomotor hızlanma) vardır. Psikomotor hızlanmanın yanısıra büyüklük düşünceleri ve benlik kabarması tabloyu tamamlar.
Ruhsal Durum:
Genel görünüm: Canlı, aşırı hareketli, renkli giyinmiş, konuşkan ve çoşkuludur. Ağır olgularda psikotik bulgular ve dezorganize davranışlar olabilir. Aşırı hareketlilik nedeniyle hasta dağınık ve bitkin durumda olabilir.
Konutma ve ilitki kurma: Yüksek ses tonuyla ve hızlı ritmdedir. Konuşmanın arasına girmek, kesmek zordur (baskılı konuşma). İnsanlarla kolay ilişki kurar, ancak ilişki yüzeyel ve kısa sürelidir. Bol, el kol hareketleriyle, yüksek sesle konuşma görülür (logore). Konuşmada kelime oyunları, şakalar, konudan konuya atlama olabilir.
Düşünce akışı: Düşünce akışı (çağrışımlar) hızlanmıştır. Düşünceler hızla birbirini izler, konuşurken konudan konuya atlamalar olabilir, buna fikir uçuşması (flight of idea) denir. Ancak çoğu kez anlattıklarından bir anlam çıkarılabilir ve mantık bütünlüğü korunmuştur. Düşünceler genellikle birbirleriyle anlam ya da uyak bağlantıları gösterirler (klang çağrışım).
Düşünce içeriği: Düşünce içeriği büyüklük ve kendine güven temaları ile doludur. Benlik kabarmasını yansıtan düşünceler vardır. Kimsenin yapamayacağı işleri yapacak güçtedir, üstündür ve yeteneklidir (büyüklük düşünceleri). Psikotik özellikli manide büyüklük sanrıları ön plandadır, ancak duyguduruma uygun olmayan kötülük görme (perseküsyon), alınma (referans) sanrıları da olabilir.
Duygulanım: Coşku, aşırı neşe (öfori), zaman zaman da öfke egemendir. Buna yükselmiş, kabarmış duygudurum denir. Hastanın neşesi çevresindekilere de bulaşır. Ara ara duygulanım değişkenliği (labilite) görülür. Gülerken birden ağlayabilir, ağlarken gülmeye başlayabilir. Sıklıkla engellendiklerinde öfkeli, kızgın, saldırgan olabilirler. Başlangıçta hafif bir hızlanma ve çoşku (hipomani) içinde olan hastanın duyguları, hareketleri ve kabarması tırmanarak ağır bir taşkınlık (mani) durumu ortaya çıkar.
Bilitsel yetiler: Bilinç açık, yönelim, bellek ve algılama yerindedir. Dikkat kolayca dış uyaranlara çekilebilir (disraktibilite). Spontan dikkat artmış, iradi dikkat azalmıştır. Psikotik özellikli manide algı bozuklukları (varsanı ve yanılsamalar) görülebilir. Sıklıkla dfuyguduruma uygundur. Ağır dezorganize tablolarda bilinç bozukluğu varmış gibi görülebilir.
Fizyolojik belirtiler: Uyku ileri derecede bozulur. Hasta günlerce uyumaz, sürekli dolaşır, bir şeylerlerle uğraşır. Ertesi gün ise enerjik ve hareketlidir. İştahı artsa bile yemek yemeğe fırsat bulamaz, kilo verir. Cinsel dürtülerini denetlemekte zorlanır. Bu enerjik davranışları nedeniyle bir süre sonra yorgun düşer.
Manide Ayırıcı Tanı:
1. Şizofrenik bozukluk: Şizofrerniklerde görülen neşede bir acayiplik , anlaşılmazlık ve belirtilen düşüncelerle bir uyumsuzluk vardır. Duygulanım tek düze ya da uygunsuzdur. Sanrı ve varsanılar genellikle düzensiz , dağınık ve duygudurumla uyumsuzdur. Mantık zinciri bozulmuştur. Hastanın anlattıklarından bir anlam çıkarmak zordur. Bu nedenle de hastayla ilişki kurmak zorlaşır. Manik nöbet ataklar şeklinde gider ve arada iyilik dönemleri bulunur. Şizofrenide ise hastalık genelde süreğendir. Zaman zaman kismi düzelmeler olsa da rahatsızlığın izleri düzelme dönemlerinde de görülür.
2. Sanrısal bozukluk
3. Kısa psikotik bozukluk
4. Tıbbi durumlara bağlı :
- Nörolojik: Epilepsi, Fahr hastalığı, Huntington hast, Migren, Multipl Skleroz
- Endokrin: Tiroid bozuklukları, postpartum bozukluklar, cushing hastalığı
- Enfeksiyöz: AİDS, SLE
- Diğer: Tümörler, travma, üremi, vitamin eksikliği (B12, C, niasin)
- İlaçlar: L dopa, bromokriptin, amfetamin, simetidin, baklofen, isoniasid
Gidiş ve Sonlanım: Hastaların çoğunda birkaç haftadan birkaç aya kadar nöbet yatışır. Uygun sağaltımla bu süre kısalır. Bipolar bozukluk sıklıkla depresyonla başlar, %10-20 yalnızca yineleyen mani şeklindedir. Mani atağından sonra ilk 2 yılda %40-50 atak yineler. Aradaki iyilik dönemlerinde belirti bulunmaz. Bipolar bozukluğun karışık (mikst) tipinde mani ve depresyon belirtileri birbirleriyle içice geçer ve aynı zamanda birlikte bulunabilir. Bipolar bozuklukta nöbetler arası iyileşme dönemleri kısa süreli olursa, ve yılda en az 4 kez nöbet geliyorsa buna hızlı döngülü (rapid cycling) bipolar bozukluk denmektedir. Mani nöbetlerinin kısa sürmesi, geç başlangıç, iyilik dönemlerinin uzun sürmesi, olumlu aile, iş ve uğraşı koşulları, madde alışkanlığının olmaması olumlu sonlanım göstergeleridir.
Sağaltım :
Depresif Dönemin Sağaltımı
Depresif dönemin özellikleri, tipi, şiddeti, ayırıcı tanısı yapılarak uygulanacak sağaltım yöntemi kararlaştırılır. Eğer atağın özellikleri yeterince belirlenememişse, diğer uzmanlık dalları ile işbirliği gerekiyorsa, hasta yemiyor, ,içmiyor, ilaç kullanmayı reddediyorsa, özkıyım düşünce ve girişimleri varsa, psikotik özellikli depresyon ise, yeterli sağaltımı almasına karşın düzelme olmamışsa hastaneye yatırılarak izlenmesinde yarar vardır. Böyle yemiyor, içmiyor, fizik durumu kötüye gidiyorsa, konuşmuyorsa, ağır sanrıları, özkıyım düşünceleri ya da girişimleri varsa çoğu kez en etkili ve hızlı sağaltım yolu EKT (elektrokonvulsif terapi) dir.
Depresyon sağaltımında kullanılan ilaçlar antidepresanlardır. Etki açısından antidepresanlar arasında belirgin bir fark yoktur. Ancak yan etkileri açısından farklılıklar göstermektedirler. Bu nedenle ilaç seçiminde yan etkiler dikkate alınarak hastanın durumuna göre ilaç seçilmelidir. Özellikle hastanın daha önce kullandığı ve yarar gördüğü ilaç ilk seçenek olmalıdır. Antidepresanların iyileştirici etkileri 10-15 günden sonra başlar, yan etkileri ise bu 10-15 gün içinde görülürler. Bu bilgilerin hasta ve yakınlarına ayrıntılı olarak verilmeleri ilaca uyumu arttırır. Kullanılan ilaçların etkin dozda ve etkin sürede kullanılmaları önemlidir. Bu nedenle depresyon belirtileri yatıştıktan sonra 6-9 ay süreyle ilaç kullanılmalıdır. Erken ilaç kesilmelerinde yinelemeler görülebilir. Sağaltımda öncelikle bir tür anridepresan ilaç verilmeli, 4-6 haftalık bir kullanımdan sonra alınan yanıt değerlendirilmelidir. Gerekirse başka grup bir antidepresan eklenebilir ya da değiştirilebilir. Sağaltıma dirençli olgularda tiroid hormonu, lityum sağaltıma eklenebilir.
Manik Dönemin Sağaltımı:
Ağır manik atakta hastaneye yatırılarak sağaltım yapılmalıdır. Hastanın beslenmesine, sıvı-elektrolit dengesine, temizliğine ve fizyolojik işlevlerine özen gösterilmelidir. Başlangıçta hastaya antipsikotik ilaçlar verilmelidir. Ağızdan almayı kabul ediyorsa bu şekilde, daha ağır durumlarda, uyumsuzluk durumlarında parenteral yoldan yapılması uygun olacaktır. Gerekirse sedasyonu sağlamak için benzodiazepinler eklenebilir. Akut mani sağaltımında antipsikotiklerle birlikte ya da tek başına antimanik ve duygudurum düzenleyici özelliği olan lityumun önemli bir yeri vardır. Akut durumda kan seviyesi 0.8-1.4 mEq/lt olacak şekilde doz ayarlanmalıdır. Lityuma yanıt vermeyen durumlarda karbazepin ya da sodyum valproat kullanılabilir. Eksite olan ve antipsikotiklerle denetlenemeyen olgularda EKT etkili bir yöntem olabilir. Nöbet yatıştıktan sonra hasta ile hastalığın türü, nöbetlerin sıklığı gözden geçirilir. Uzun süreli sağaltım, bakım ve koruyucu önlemler hastaya ve ailesine açıklanır.
Bipolar Bozuklukta Koruyucu Sağaltım:
Bipolar bozuklukta lityum koruyucu özelliği olan bir ilaçtır. Lityumun koruyucu etkinliği %80 dolayındadır. Hastanın lityumu yıllarca düzenli alması, düzenli kan düzeyi ölçümleri yaptırması, yan etkilere yönelik incelemeleri yaptırabiliyor olması zorunludur. Lityum sağaltımı başlanmadan önce yan etkilere yönelik böbrek, tiroid, karaciğer, kan ve kalp incelemeleri yapılmalıdır. Lityum başlandıktan 5-7 gün sonra lityum kan düzeyi ölçülür. Korunma amacı için uygun olan düzey 0.6-0.9 mEg/lt dir. Bipolar bozukluğun koruyucu sağaltımında lityum etkili olmazsa karbamazepin, sodyum valproat da kullanılabilir.
Doç. Dr. Levent METE / Doç.Dr.Nurgül Özpoyraz / Dr.Lut Tamam