Kötümserlik depresyonu tetikliyor

Kendisine ve dünyaya karşı kötümser bir bakış açısına sahip, aşırı stresten bunalmış insanlar depresyona yatkın.

Dr. Oğuz TANUzm. Psikolog. Zehra EROL / BUGÜN

Kendisine ve dünyaya karşı kötümser bir bakış açısına sahip, aşırı stresten bunalmış insanlar depresyona yatkın. Ancak bunun, psikolojik bir yatkınlık mı olduğu, yoksa hastalığın erken evrelerini mi yansıttığı bilinmez.

Depresyonun sebepleri nelerdir?

Kimi zaman hiçbir çevresel etki olmadan, dışsal stres unsurları bulunmadan da depresyona giren insanların olduğunu biliyoruz. Eğer depresyon, yalnızca önemli bir olay ya da durum karşısında büyük üzüntülere, umutsuzluğa kapılmak olmadığına göre, o zaman nedir depresyona neden olan şeyler

Gerçekte kimi depresyon türlerinin kalıtsal ya da yapısal olduğu düşünülür.

En azından biyolojik olarak depresyona yatkınlığın anne babadan çocuklara geçebileceği tahmin edilmektedir.

Ailesi depresyon geçiren daha mı yatkın?

Eğer anne babanın her ikisi de depresyon geçirmişse bunların çocuklarının depresyon geçirme olasılıklarının % 50'den fazla olabileceği söylenmektedir. Bu tür savlarda genellikle başvurulan tek yumurta ikizleri, burada da en büyük kanıt olarak kullanılır. Yapılan çalışmalar tek yumurta ikizlerinden birinin depresyon geçirmesi durumunda diğerinin de geçirme olasılığının % 50 olduğunu, çift yumurta ikizleri ve kardeşlerdeyse bu oranın % 25 olduğunu gösterir.

Felç, parkinson, kalp krizi de tetikliyor mu?

Kendine güveni az olan, kendisine ve dünyaya karşı kötümser bir bakış açısına sahip, aşırı stresten bunalmış insanların depresyona yatkın olduğu söylenir. Ancak bunun, psikolojik bir yatkınlık mı olduğu, yoksa hastalığın erken evrelerini mi yansıttığı bilinmez. Yakın bir geçmişte bilim adamları, vücuttaki fiziksel değişimlere düşünsel (mental) değişimlerin eşlik edebildiğini gösterdiler. Felç, kalp krizi, kanser, Parkinson hastalığı ya da hormonal bozukluklar da depresif hastalıklara neden olabiliyor.

Depresyon araştırmalarından çıkan sonuçlar nelerdir?

 Henüz depresyonu saptamamızı sağlayacak bir DNA testi keşfedilmemiş olduğundan, bilim adamları depresyon konusunda başka fiziksel bulgular elde etme çabasındadırlar. Bunların başında da beyinde kimi bölgeler üzerinde yapılan araştırmalar geliyor. Beyinde hipokampus ve sol beyin yarım küresi kabuğunun bir kısmının depresyondaki hastalarda daha küçük olduğu iddia edilmektedir. Bir çalışmada depresyondaki kadınlarda hipokampusun diğer kadınlara oranla % 10 daha küçük olduğu saptandı. Hatta hasta ne kadar çok depresyon geçirirse hipokampus o kadar küçülür. Ancak, burada da başka bir ikilemle karşılaşırız: "Acaba, depresyon nöbetleri mi hipokampusun küçülmesine neden olur, yoksa hipokampus ne kadar küçükse depresyona yatkınlık o kadar mı artar

" Depresyonun hipokampusu küçülttüğünü düşünen bilim adamları bunun nasıl gerçekleştiğini bulmak konusundaki araştırmalarını sürdürmektedirler. Beyindeki işlevlerde bir takım değişikliklerin depresyonla ilgisi var mı? Beyinde işler büyük oranda nöron denilen sinir hücreleri aracılığıyla yürüyor. Beyinde bulunan milyonlarca nöron konuştuğumuzda, hareket ettiğimizde, düşündüğümüzde ya da bir şeyler hissettiğimizde etkin hale gelir, aralarında elektrik sinyalleri geçmeye başlar. Beyinle ilgili birçok araştırmada nöronlar arasındaki bu elektrik alışverişi incelenir. Bunun için EEG (elektroensefalografi) ve PET (Pozitron Emisyon Tomografi) taramaları gibi yöntemlerden yararlanılır. PET taramalarıyla gerçekleştirilen depresyonla ilgili araştırmalarda, depresyondaki kişilerde daha düşük beyin etkinlikleri gözlenmiştir. Bununla birlikte, birtakım başka bulgulara da rastlanmıştır.

 Örneğin, kaygı ve üzüntü anlarında aktif hale gelen beynin ilgili kısmı, depresyondaki kişilerde sağlıklı kişilerdekine oranla daha etkindir. Belirli bilişsel görevleri ve duygusal etkinlikleri yerine getiren beynin başka bir bölümüyse depresyondaki insanlarda daha az etkindir.

Genetik olduğunu söyleyebilir miyiz?

Elbette depresyonun yalnızca genetik bir rahatsızlık olabileceğini bilmek yeterli değil; bunun sorumlusu olan gen konusunda henüz elimizde kesin bir bilgi yok. Kimi araştırmacılar, Ob adı verilen bir genden kuşkulanmaktadırlar. Kimi insanlarda, normalden 10 DNA harfi kadar eksik Ob geni bulunur ve bunun depresyonla ilişkili olduğu öne sürülür. Bir başka şüpheli gen için, yine genin uzunluğuyla depresyon arasında bağlantı kurulur. Bu genin kısa türüne sahip olanlar, sinir hücreleri arasında sinyal ileten serotonin adlı bir kimyasalı, diğer insanlardan daha az üretirler ve utangaç-kaygılı bir kişilik yapısına sahip olma olasılıkları yüksektir.

Ancak yine de bu bulgulardan kesin bir sonuç çıkarmak mümkün değildir. Gerçi genler üzerinde yapılan çalışmaların hızı ve kat ettiği yol düşünülünce, depresyona yatkınlığı sağlayan genin ortaya çıkarılması pek de uzak bir olasılık gibi görünmemektedir.Elbette depresyonun yalnızca genetik bir rahatsızlık olabileceğini bilmek yeterli değil; bunun sorumlusu olan gen konusunda henüz elimizde kesin bir bilgi yok. Kimi araştırmacılar, Ob adı verilen bir genden kuşkulanmaktadırlar. Kimi insanlarda, normalden 10 DNA harfi kadar eksik Ob geni bulunur ve bunun depresyonla ilişkili olduğu öne sürülür. Bir başka şüpheli gen için, yine genin uzunluğuyla depresyon arasında bağlantı kurulur. Bu genin kısa türüne sahip olanlar, sinir hücreleri arasında sinyal ileten serotonin adlı bir kimyasalı, diğer insanlardan daha az üretirler ve utangaç-kaygılı bir kişilik yapısına sahip olma olasılıkları yüksektir. Ancak yine de bu bulgulardan kesin bir sonuç çıkarmak mümkün değildir. Gerçi genler üzerinde yapılan çalışmaların hızı ve kat ettiği yol düşünülünce, depresyona yatkınlığı sağlayan genin ortaya çıkarılması pek de uzak bir olasılık gibi görünmemektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Psikoloji Haberleri