SARS, Çin gribi, kuş gribi, deli dana, kene ve son olarak da domuz gribi... Salgınlar ve toplumu tehdit eden ölümcül hastalıklar, hepimizde panik duygusu yaratıyor. Peki bu duygu nereye kadar normal sayılır? Domuz gribi, sadece ülkemizin değil, dünyanın gündeminde olan ve medya tarafından her yönüyle güncel tutulan, ciddi bir bulaşıcı hastalık olması sebebiyle tüm insanların ilgi odağı durumunda. Domuz gribini bu kadar korkutucu kılan ise tedavisiyle ilgili tam ve net bilgilerden söz edemiyor oluşumuz. Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli, bu durumun insanların psikolojik olarak korkulu, kaygılı, gergin ve tedirgin olmalarına yol açtığını söylüyor.
Korku mu, panik mi?
Aslında abartılmadan yaşandığında ''korku'' sağlıklı bir duygu. Yapıcı olarak kullanılabilir ve bizi tehlikeye karşı önlem almaya sevk eder. Ancak tedavi ve korunma yöntemlerindeki belirsizlikler, toplum arasında artarak büyük bir paniğe ve toplum psikolojisinin bozulmasına yol açıyor. Medya haberleriyle de desteklenen domuz gribi korkusu, toplumda şu an panik reaksiyona dönüşmüş durumda. Ani ve çok güçlü korkuya ‘panik’ adı veriliyor. Panik durumunda insanlar güvenliklerini sağlamak için telaş içinde düşünmeden davranıyorlar. Uzmanlar işte bu durumun normal olmadığını, fobileri tetiklediğini söylüyor. Domuz gribi korkusu sebebiyle, toplum içine çıkma eyleminin azaltılması yerinde bir önlem gibi gözükse de, günlük yaşamımızı devam ettirebilmek için evden çıkmamız gereken durumlarda bundan kaçınmak abartılı bir tepki. Her an çevreden hastalık kapma endişesiyle dolaşmak psikolojimizi bozabilir.
Vücut direncini düşürüyor
İstenmeyen bir durumun gerçekleşeceği yönünde korku arttıkça, söz konusu durumun gerçekleşme olasılığı da artıyor. Domuz gribine yakalanmaktan aşırı korkan kişinin korku nedeniyle vücut direnci düşüyor ve gerçekten de bu hastalığa yakalanma olasılığı artıyor. Korku ve panik, insanların tehlikeli bir durumla mücadelesini engelliyor ve tehlikeyi artırıyor. Bir salgında hastalığa yakalanmaktan korkanlar ise hastalığa daha kolay yakalanıyorlar.
Spekülasyondan kaçının
Aşırı korku yüzünden aileler çocuklarını okula göndermiyor, insanlar işe gitmiyor, aşırı el yıkamaktan elleri yara olanlar var, ateşi çıkan kişilerden herkes kaçıyor. Toplumda panik hastalığı, depresyon, kaygı, ruhsal hastalıklar son zamanlarda artmış durumda. Hem medyanın hem de bireyler olarak bizlerin öğrendiğimiz bilgileri toplumla paylaşırken sorumlu davranmamız, insanlar tarafından nasıl yorumlanabileceğini dikkate almamız ve spekülasyonlardan kaçınmamız gerek.
En çok kimler etkileniyor?
Prof. Dr. Verimli, domuz gribine yakalanma korkusunun, halk arasında ’hastalık hastası’ diye tabir edilen kişilerde görülen ‘hipokondriyazis’ başta olmak üzere obsesif kompulsif bozukluklar ve özellikle temizlik obsesyonlarını, anksiyeteli bozuklukları (akut stres bozukluğu, kaygı bozukluğu, ve panik bozukluğu) gergin ve kaygılı bir ruh halini tetiklediğini söylüyor. Aslında domuz gribi gibi salgınlar, bu tür psikolojik bozukluğa sahip ya da yatkın kişilerin fark edilip ortaya çıkmasına da vesile oluyor. Her hastalıkta olduğu gibi bu rahatsızlıklarda da erken tanı ve tedavi başarılı sonuç almak için büyük önem taşıyor. Tedavide psikiyatrik müdahale ve terapiler birlikte uygulanıyor.
Hastalık hastaları: Hipokondriyazis, yani hastalık hastası olanlar bu durumdan birinci derecede etkileniyorlar. Bu kişiler medyadan ve çevreden duydukları her haberden sonra vücutlarındaki her değişimi dikkatle takip edip, bunları gribin belirtisi sayıyorlar.
Takıntılılar: Obsesiv kompulsif bozukluk hastalığından yakınan bu kişiler kafalarından atamadıkları düşünce ve korkularından kurtulmak için sürekli bunlardan bahsedip belli başlı davranışları uygularlar. Örneğin temizlik obsesyonları (takıntısı) olanlar, mikrop kapma fikrine yoğunlaşıyorlar, her yerin mikroplu olduğu düşüncesinden kurtulabilmek için sürekli temizlik yapıyorlar.
Fobikler: Bu kişiler herhangi bir şeye duydukları korku sebebiyle bazen günlük yaşamlarını bile devam ettiremiyorlar. Domuz gribi tehlikesi sonucu tetiklenen fobilerin başında insan içine çıkma ve sosyalleşme korkusu, hastalanma ve ilaç kullanma korkusu ile mikrop korkusu tetikleniyor.
Anksiyete bozukluğu: Anksiyete bozukluğu olan kişiler, sıkıntılı ve heyecanlıdırlar. Aniden kötü bir haber alacak veya kötü bir şey olacakmış gibi hissedebilirler. Bu ruhsal belirtilere çarpıntı, nefes darlığı, terleme, titreme gibi bedensel belirtiler de eşlik edebilir. Domuz gribi gibi salgın riskleri, bu tür rahatsızlıkları tetiklemek için elverişli ortam yaratır.
Paranoid kişilik bozuklukları: Bu rahatsızlıkta kişi başkalarının davranışlarını sürekli olarak kötü niyetle yorumlayıp devamlı güvensizlik ve kuşku duyarlar.
Bazı durumlarda özellikle domuz gribi aşısıyla ilgili tartışmalar paranoid kişilik yapısını da etkileyecektir. Prof. Dr. Verimli, bu kişilerde en sık ortaya çıkan düşüncenin aşılarda kobay olarak kullanılma fikri olduğunu söylüyor.
Haberin devamı Forumsante 2009 Aralık sayısında...