Bazı generallerin ve askeri savcıların ‘Devekuşu Sendromu’ ile hareket ettiklerini görüyoruz. Bilindiği gibi devekuşu avcıyı görür uçamaz ve kaçamaz. Korkusundan başını kuma sokar. Ta ki avcı onu görmesin. Ama koca gövdesi dışarıdadır. Avcı er geç onu görür.
12 Ağustos 1995’te öldürülen Mardin Jandarma Alay Komutanı Jandarma Albay Rıdvan Özden’in öldürülmesinin sır perdesinin açılması ilginç bağlantıları aydınlatmaya başladı.
Genelkurmay Başkanımız Sayın Orgeneral Doğan Güreş’in kahvesine zehir katarak yapılan başarısız suikast girişimi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in esrarengiz uçak kazası ile ölümü, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın bir er tarafından öldürülmesi ve onu öldüren erin anında öldürülmesi ve E.Binbaşı Cem Ersever’in öldürülmesi olayları birbiri ile çok bağlantılı.
Bu kişilerin ortak özellikleri “İllegal örgütlenmeye karşı olan, uyuşturucu ve kaçakçılıkla terör olayları arasındaki bağlantıların üzerine giden, olayların çözülmesini isteyen, insanların dağa çıkmaması için uğraşan, vatandaşla yakınlaşıp ikna etmeye çalışan, halkla devleti kaynaştırmak için ısrarla uğraşan” komutanlarımızdılar.
Albay Rıdvan Özden’in eşi Tomris Özden ve Yüksekova çetesini ortaya çıkaran Jandarma astsubayı Hüseyin Oğuz ayrıca Ergenekon davasındaki bazı gizli tanık ifadeleri gerçekleri ortaya çıkarmaya başladı.
Devletin içindeki kirli işlerle uğraşan üniformalı çete mensupları ile ilgili operasyonlar hep ‘Devlet zarar görür, TSK yıpranır’ diye örtbas edildi.
Kangren olmuş bir uzvu yufka yürekli davranıp kesip atmazsanız bütün vücudu kaybedersiniz. Bugün aynı durum Türk Silahlı Kuvvetler için geçerlidir. Ergenekon davası için palavra diyenlerin gittikçe azaldığını görmek mümkün.
Devletin içinde vatanseverlik retoriği arkasında malı götüren, aslında şahsi menfaati için çalışan bu tiplerin üzerine gitmenin tam zamanı. Bunun için cesur askeri savcılarımızın olduğunu biliyorum.
Gerçek vatansever ve gerçek milliyetçi generaller mutlaka emir komuta zinciri içerisinde insiyatifi ellerine almalılar. Eğer alamazlarsa bildiklerini anlatmalıdırlar.
Milli İstihbarat Teşkilatımız bunu başardı. MİT gibi, Milliyetçi Harekat Partisi de Ergenekon davasında sağlam ve akıllı bir duruş gösterdi.
TSK’nın zayıf bir irade göstermesi ilerde büyük yıkıma neden olabilecektir. Zamanında yapılan ameliyatla şifa beklenir.
Ebu Süfyan kimmiş, Yeşil kimmiş, şüpheli trafik kazalarının arkasında hangi güçler var, darbe senaryolarını kimler oluşturmuş, Tuncay Güney denilen uzaylı adamın arkasında kim var? Devletin kendi çaresizliği için göz yumduğu mafyöz oluşumlar nelermiş? Artık er geç ortaya çıkacak.
Korku oluşturmak, yeterli korku yoksa bu korkuları provakasyonlarla meydana getirip toplumu ve siyaseti esir almak artık mümkün değil.
Şu anda kirli işleri örtbas etmek gerçekte en çok TSK’yı yıpratır ve devlete zarar verir. Başını yastığa koyup rahat uyumak isteyen vatansever askeri savcılar ve generaller lütfen namuslu ve cesursanız artık bir şeyler yapınız.
Alevi açılımı, çarşaf açılımından sonra yeni terör açılımını beklemek hakkımız oldu. Açılım yapabilmek gelişim düzeyi ile yakından ilgilidir. Yenilenme, reform ve transformasyonları vizyonu olan fikir emekçileri yapabiliyorlar.