Kolektif Depresyon Döneminde Katalonya-Madrid Rekabeti

Ekonomik krizle biraz daha belirginleşen bölgeler arası uçurum merkezi hükümeti daha fazla müdahaleye zorluyor. Bu da ister istemez Katalonya ve Bask Bölgesi gibi özerkliklerini genişletmek veya bağımsızlıklarını isteyen bölgelerde tepkiyle karşılanıyor..

Sinan Özdemir/ Dünya Bülteni - Brüksel


İspanya, Jose Maria Aznar ve José Luis Rodríguez Zapatero dönemlerinde, büyük projelerin ülkesi olarak anılırdı. Yapıların büyüklüğü İspanyolları gururlandırırken, geride kaldığı düşünülen ve yakalayamayacaklarını düşündükleri "altın çağa" girdikleri duygusunu yaşattı. Ancak küresel krizden ilk etkilenen ülkelerin başında yer aldı. Banka ve gayrimenkul sektörünün çökmesi krizi zaptedilemez hale getirdi. Piyasalarda gözlenen anarşi İspanya'yı piyasalarda zor durumda bıraktı. İspanyollar aylarca meydanlarda haykırdıktan sonra Mariano Rajoy'u başbakanlığa taşıyarak yaşanan krizin bir şekilde kontrol altına alınacağını düşündürler. Her dört yetişkinden ve her iki geçten birinin işsiz olduğu İspanya'da geleceğe yönelik beklentiler en alt düzeyde. İspanya, son sekiz ayda kabul edilen üç ekonomik paketle "kolektif depresyon" (Fernando Savater) dönemine girdi.

Hükümet, piyasalarda yaşadığı zorluklara rağmen daha Brüksel'e resmi talepte bulunmadı. Ancak 28 Eylül görüşmelerinden sonra Ekim ayı içinde resmi başvurusunu yapması bekleniyor. Hükümet bir yanda başvuru doysasında son retuşlarını yaparken, diğer yanda İspanya'yı oluşturan 17 bölgenin reformları yola koyma noktasında baskılarını artırıyor.

Ekonomik krizle biraz daha belirginleşen bölgeler arası uçurum merkezi hükümeti daha fazla müdahaleye zorluyor. Bu da ister istemez Katalonya ve Bask Bölgesi gibi özerkliklerini genişletmek veya bağımsızlıklarını isteyen bölgelerde tepkiyle karşılanıyor. Barselona (Katalonya'nın başkenti) sokaklarında, 11 Eylül günü, toplanan bir buçuk milyon Katalanlının bağımsızlık talebi Madrid'i "ayrılıkçılara" karşı daha fazla merkezi otoriteyi güçlendirmeye zorluyor. Barselona ve Madrid arasında yaşanan bu çekişme, mega projeler kategorisinde değerlendirebileceğimiz, Eurovegas ve Barselona World projeleriyle de kendini hissettiriryor.

İspanya'yı oluşturan 17 bölge aynı özerk haklara sahip değil, asimetrik bir durum sözkonusu. İktidarda ki Halk Partisi'nin (Partido Popular, PP) on yedi bölgenin on birinde hükümette olması uyumsuzluğu engelliyor; ancak diğer bölgeler daha fazla özerlik talep ediyor ve Madrid'in krizi fırsat bilerek müdahallesini artırdığı düşünüyor. Katalonya Bölgesi'nin uzun zamandır talep ettiği bütçe özerkliği -geçen hafta- Cuma günü Katalonya Bölge Başkanı Artur Mas ve Başbakan Mariano Rajoy arasında görüşüldü. Ancak olumlu bir sonuç çıkmadı. Artur Mas, Madrid'in sağladığı desteğin yetersiz ve beklentilerinin altında olduğunu söylüyor ve bu sebepten vergilerin doğrudan Katalonya'da toplanmasını ve kullanılmasını istiyor. 'En borçlu bölge' ünvanına sahip olan Katalonya'nın daha fazla özerklik veya bağımsızlık talebi yönetim zafiyetlerinin tartışılmasını da engelliyor.

Katalonya'dan yükselen bağımsızlık seslerine Kral Juan Carlos'un da katılması tartışmaları alevlendirdi. Kral sarayın internet sayfasında yayımladığı e-mektupla tartışmalara katıldı. Kral e-mektubunda bazı bölgelerin beklentilerinin hayal ürünü olduğunu söylüyor ve eleştiriyor. Yeni yıl açıklması dışında diğer açıklamaları hükümet tarafından kaleme alınırken, e-mektubun bizzat kralın kendisi tarafından kaleme alınması ciddi bir usul hatası olarak değerlendirildi. El Pais gazetesinin verdiği bilgilere bakılırsa, kralın mektubu yayımlamadan önce Başbakan Rajoy'a gösterdiği iddia ediliyor. Mektubun Katalonya Bölge Başkanı Artur Mas ile Başbakan Rajoy görüşmesinden iki gün önce yayımlanması Madrid'den gönderilen bir uyarı olarak yorumlandı. Katalonya'nın krala cevabı gecikmedi ve yapılan açıklamada : "hayal ürünü olan İspanya'nın Katalonya'ya devamlı bu şekilde muamele edebileceğini düşünmesidir" denildi. Kralın bu çıkışıyla bağımsızlık tartışmalarının ötesinde Nisan ayında gittiği Botsvana'dan basına yansıyan kareleri (fil avından) unutturmaya ve imagosunu düzeltmeye çalıştığını da düşünüyoruz.

Tartışmalar, Madrid'le Barselona arasında bütçe özerklği konusunun dışında, Eurovegas ve Barselona World projeleri arasında yaşanan rekabetin gölgesinde gerçekleşiyor. Barselona World projesi daha gündemde değilken, Amerikalı Sheldon Adelson (Mitt Romney'e ve Benyamin Netenyahu'ya yakınlığı ve sağladığı desteğin dışında, Las Vegas ve Makao'daki kumarhaneleriyle tanınan Adelson, Çin'de para akladığı gerekçesiyle Amerika'da federal polis tarafından soruşturuluyor) İspanya'ya Avrupa'nın en büyük kumarhanesini inşaa etme fikriyle geldi. Proje, on iki otel ve kumarhane, üç tiyatro, kongre merkezi ve üç golf sahası inşaası öngörüyor. Üç yıl içinde tamamlanması beklenen projenin (2016) 250 bin kişiyi istihdam etmesi bekleniyor. Projenin 17 milyar avroya mal olacağı tahmin ediliyor.

Barselona ve Madrid arasında uzun zaman kararsız kalan Las Vegas Sand grubu , projenin Madrid'e yakın Alcorcon şehri yakınlarında gerçekleştirileceğini duyurdu. Madrid tercihiyle bir anda saf dışı kalan Barselona (Katalonya), kısa bir süre önce, tema park projesiyle yarışta geri kalmayacağını duyurdu. Barselona World projesi altı temalı parkın inşaasını öngörüyor. Bu tema parkında da kazinolar ve eğlence yerleri olacak. Proje beş milyar değerinde ve yirmi bin kişiye iş sağlayacağı iddia ediliyor.

İspanyol ekonomisinin büyümesinde, sahillerde ve iç kesimlerde yeşeren inşaat projelerinin payı yadsınamaz. Bankalar bu çılgın projeleri finanse etmek için uluslarası piyasalarda borçlanmak durumunda kaldı. Öyleki gayrimenkullerin fiyatı 2004-2008 Aralığında yüzde 44 artarak kontrol edilemez hale geldi. Ve ardından gelen felaketle herşey durdu. İspanya'da çılgın yıllardan arta kalan binlerce yapı hala satılmayı bekliyor. Şimdi tartışılan her iki proje bir dönemin mega projelerini hatırlatıyor.

Ülke genelinde görülebilen hayalet konutlar, evler, apartmanlar, tesisler ve şehirlere yenilerinin eklenmesinden korkuluyor. Eurovegas projesinin inşaa edileceği Madrid civarlarında buna benzer büyüklükteki projelerin bugün kullanım dışı olması sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirdi. Örneğin, La Caja Magica'da inşaa edilen olimpik tenis merkezi, Alcorcon şehrinde maddi imkansızlıklar sebebiyle tamamlanamayan (dev) kültür merkezi, tamamlanmayan yollar, Madrid yakınlarında, inşaa edilen yeni şehir Sesena'da hedeflenen 13 800 konuttan yalnızca 5600'ü tamamlanması ve projenin durdurulması. Hayalet şehir görüntüsü veren Sesena'da herşey gerçek dışı ölçütlerde gerçekleştirilmiş. Her şehre bir havalimanı sloganıyla inşaasına başalanan ve çoğunda tamamlanan havalimanlarının bugün önemli bir bölümü kullanılmıyor. Castellon'a (Valencia) bugüne kadar tek bir uçak inmedi... Ayrıca, Eurovegas projesinin illegal oluşumların önünü açacağı da düşünülüyor (ör. mafya, esrar kaçakçılığı, fuhuş...). Çevresel tahribat da unutmamalı...

İspanya'da tartışılan her iki proje farklı amaçlar taşıyor. Avrupa'nın en büyük kazinosunu inşaa etme fikri, son dönemde Avrupa'da yaygınlaşan bir fenomenin İspanya'da –alışagelmiş- dev boyutlarda sunmaya çalışmaktan başka birşey değil. Barselona'da inşaası düşünülen tema parkların, Amerika'nın dışında, kent yaşamına güçlü bağlarla bağlı olan Avrupalıların "eğlence" sıralamasında çok gerilerde yer aldığı, projenin beklentileri boşa çıkarabileceğini; gelinen noktada tartışmaların daha çok bölgeler arası rekabette bir anlam bulduğunu ve "depresyonda" ki İspanyollar üzerinde, dönülmesi güç, çılgın ve eski zamanı hatırlatması sebebiyle, pozitif her hangibir etkisi olmayacağı düşünüyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politik Psikoloji Haberleri