Aktüel Psikoloji / Haber Merkezi
Bugün haber merkezimize Sağlık Bakanlığı Sağlık Meslekleri Daire Başkanlığına ait Bakan adına genel müdür imzalı muhtemelen görüş talebi içeren bir yazıya verilen cevapta; Klinik Psikolog, Diyetisyen, Dil ve Konuşma Terapisti ve Fizyoterapistlerin bağımsız çalışmalarının uygun olmadığı ifade edildi.
Söz konusu yazıda yer alan ayrıntılar şöyle:
Diyetisyen, klinik psikolog, dil ve konuşma terapisti ve fizyoterapist gibi sağlık meslek mensuplarının mesleklerini serbest olarak icra etmeleri için yürürlükteki mevzuatın yeterli olmadığı, serbest çalışma icrası için çalışma koşulları ve çalışma yerleri ile ilgili ana esasların Bakanlığımız tarafından belirlenmesinin gerekli olduğu değerlendirilmektedir.
Yukarıda belirtilen hekim dışı sağlık personelinin mesleklerini serbest icra etmeleri bir ekip hizmeti olan sağlık hizmetinin birbirinden bağımsız meslek grupları tarafından birbirinden bağımsız sağlık kurumlarında icra edilmesine yol açacaktır. Bu durumun ekip hizmetinde aksamalara, sağlığın ticarileşmesine ve vatandaşlarımızın alacağı sağlık hizmetının kalitesinde düşüşlere yol açacağı öngörülmekte olup bu nedenle hekim dışı sağlık çalışanlarlnm (diyetisyen, klinik psikolog, dil ve konuşma terapisti, fizyoterapist gibi) mesleklerını serbest olarak icra etmesi Bakanlığımızca uygun görülmemektedir.
Gereğini rica ederim.
Yapılan açıklamanın gerekçesinde yer alan "Ticarileşmesi" klinik psikologların tepkisine neden oldu. Konuyla ilgili Aktüel Psikoloji'ye görüş beyan eden klinik psikologlar gerekçeyi komik ve gerçeklerden kopuk bularak şu açıklamayı yaptılar:
"Psikologların verdiği hizmetlere ne teşvikler açısından ne sigorta sistemi kapsamında ne de yasal bir zemin sunma anlamında hiç bir katkısı ve desteği olmayan nadir ülkelerden biriyiz. Dünyanın bir çok devletinde vatandaşlar devlet ve özel sağlık sigortaları desteği ile vatandaşlarına katkı sağlarken Türkiye'de psikologlara devlet tarafından sağlanmış bir kuruş yardım yok. Oysa her biri ticari bir kurum olan dal merkezleri, hastaneler ve özel semt polikliniklerinin kamuya milyarlarca yükü var. Bakanlığın gerekçede belirttiği "ticarileşme" endişesi haklı bir gerekçe olmadığı gibi sadece bir bahane. Amaç Klinik psikologları hekim lobisine bağımlı kılma. Klinik psikologlar ayda 3 bin TL kazanç sağlarken %18 KDV, %20 Gelir vergisi + Muhtasar + SGK ödemeleriyle yükümlüyken konuyu ticari olarak değerlendirmek açık bir kasıttır."
Konuyla ilgili başta Türk Psikologlar Derneği ve Türk PDR derneği olmak üzere Ruh sağlığı ile ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarından henüz bir açıklama yapılmadı.
Uzmanlara göre zaten hareket alanı yasal açıdan oldukça kısıtlı olan psikologlar, söz konusu açıklamayla daha büyük bir sıkıntı yaşayacaklar.
Sağlık Bakanlığının 2011 yılında bağımsız çalışan psikologlara yönelik başlattığı psikolojik operasyonlar her yıl farklı bir açıklama ile rutine bindi. Hukukçulara göre ruh sağlığı yasası olmadığı için psikologların vermiş olduğu hizmetleri denetleme konusunda Sağlık Bakanlığının kendisini yetkili görmesi yasal değil. Nitekim şimdiye kadar ki tüm girişimler yargı makamlarınca ya takipsizlikle sonuçlandı ya da yasal bir dayanak olmadığı için herhangi bir işlem yapılamadı.
Deneyimli uzman psikologların meslektaşlarına önemli bir uyarısı var:
Bu süreçte ve her zaman; muayene, tıbbi takip, tıbbi cihaz, ilaç önerme, hizmet verdiği kitleyi hasta olarak nitelendirme ...vb sakıncalı durumlardan uzak durmak hem yasal hem de etik açıdan zorunluluktur. MAlesef bir çok meslektaşımız hala beyaz önlük giyerek danışanlarından hasta olarak bahsederek sınır ihlali yapabilmektedirler.