Kliasik ve Çağdaş Psikanalizin Karşılaştırılması

Bu makalede, klasik ve çağdaş psikanaliz arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri özet bir şekilde ele alınmıştır. Ayrıca Lacan ve Freud karşılaştırması yapılmıştır.

Psikanaliz, Sigmund Freud tarafından geliştirilen bir psikolojik teori ve terapi şeklidir. Klasik psikanaliz, Freud'un öncülük ettiği orijinal yaklaşımı ifade ederken, çağdaş psikanaliz, bu yaklaşımın birçok açıdan yeniden düşünülmesi ve güncelleştirilmesiyle ortaya çıkmıştır.

Klasik psikanaliz, insan davranışının çoğunun bilinçdışı dürtülerden ve arzulardan kaynaklandığını ve bu dürtülerin çoğunun kişinin bilinçli farkındalığından habersiz olduğunu öne sürer. Bu yaklaşım, kişinin davranışlarına ve deneyimlerine neden olan derin duygusal çatışmaların keşfedilmesi ve çözümlenmesine odaklanır. Klasik psikanaliz, kişinin bilinçdışı düşüncelerine ve duygularına erişmek için rüya yorumlama, serbest çağrışım ve direnç ve aktarımın analizi gibi teknikleri kullanır.

Çağdaş psikanaliz, klasik psikanalize benzer bir yaklaşım benimser, ancak bazı farklılıklar vardır. Çağdaş psikanaliz, psikanalizin daha eski biçimlerine eleştirel bir yaklaşım benimsemiştir ve geleneksel psikanalitik yaklaşımın bazı sınırlılıklarını tanımıştır. Çağdaş psikanaliz, bilimsel verilere ve modern psikolojik teoriye daha fazla dayanır.

Çağdaş psikanalitik terapi, daha önceki psikanalitik yaklaşımlara ek olarak yeni teknikler ve yöntemler geliştirdi. Bu teknikler arasında nesne ilişkisi teorisi, benlik psikolojisi, relasyonel psikanaliz ve intersubjektif yaklaşım yer alır.

Nesne ilişkisi teorisi, kişinin içinde yaşadığı dünyada nesnelerin, yani diğer insanların varlığının önemini vurgular. Bu yaklaşıma göre, insanlar, diğer insanlarla olan ilişkilerinin karmaşıklığı ve yoğunluğu nedeniyle psikolojik olarak şekillenirler.

Benlik psikolojisi, kişinin benliği hakkındaki duygusal ve bilişsel deneyimlerine odaklanır. Bu yaklaşım, kişinin özgüvenini, benlik saygısını ve kimlik duygusunu incelemek için kullanılır.


Jacques Lacan, Sigmund Freud'un Karşılaştırılması

Lacan kuramını 'Freud'a dönüş' olarak özellikle de Freud'un teorisinin dilbilimsel ve yapısal kısmına bir dönüş olarak ele almaktadır. Psikanalizde temel olarak bilinçdışının çalışılması gerektiğini savunan Lacan, bilinçdışı ile ilgili olarak konuşan varlık dışında bir bilinçdışının olmadığını ve bilinçdışının dile bağlı olduğunu ifade ederek dilin psikanaliz için önemini ortaya koymuştur. Seans içerisinde duyduğumuz ya da gördüğümüz şeyler aslında eksiklerin etrafında örgütlenmişlerdir ve bunlar hemen kendilerini belli eden şeyler değillerdir. Dolayısıyla Lacanyen psikanalizin nasıl işlediği konusunda 'kanıt-temelli' değerlendirme yapmak uygun değildir. Lacan'ın kuramı ışığında psikanaliz, analistin analizanın konuşmasındaki boşlukları analizana anlamlı gelecek şeylerle doldurmayı reddeden bir tutumu benimsemiş olması ile diğer analitik yaklaşımlardan ayrılır. Lacan ayrıca acemi bir psikanalistin her özneye uygulanabilecek bir reçete bulma girişiminin sonuçsuz kalacağını belirtmektedir. Psikanalitik deneyimi karakterize eden şey, her kişinin tekilliğine ve kendine özgü olmasına odaklanan özel bir dinleme ve konuşma biçimi olmasıdır.

Jacques Lacan, Sigmund Freud'un çalışmalarına dayanan bir psikanalitik teorisyen ve terapisttir. Lacan'ın yaklaşımı, Freud'un psikanaliz teorisinin bazı yönlerini yeniden yorumlar ve geliştirir.  Lacan ve Freud arasındaki farklılıkları ve benzerlikler özetle şunlardır.

  1. Dilin Rolü:

Lacan, dilin insan davranışının temel bir bileşeni olduğunu düşünür. Ona göre, dilin varlığı insan davranışını şekillendirir ve bilinçdışı düşünceleri de etkiler. Freud, dilin önemini kabul etse de, dilin rolü Lacan'ın yaklaşımı kadar merkezi değildir.

  1. Ego Kavramı:

Freud, egonun benliğin bilinçli kısmını temsil ettiğini öne sürerken, Lacan'a göre ego, kişinin kendi benliği hakkında sahip olduğu yanıltıcı bir algıdır. Lacan, insanların kendilerini tanımlama şekillerinin sosyal ve kültürel koşullar tarafından belirlendiğine inanır ve bunun sonucunda insanların egolarının kendi gerçek benliklerinden ayrıldığını düşünür.

  1. Bilinçdışı:

Freud, bilinçdışının insan davranışının temel bir sürücüsü olduğunu öne sürerken, Lacan, bilinçdışının kişinin kimliğinin temel bir bileşeni olduğunu iddia eder. Lacan'a göre, insanların bilinçdışı düşünceleri, bilinçli düşüncelerinin ve davranışlarının arkasındaki gerçek sürücüdür.

  1. Sembolizasyon:

Lacan, sembolizasyonun insan kimliğinin temel bir bileşeni olduğunu düşünür. Ona göre, sembolizasyon, insanların dünyayı anlamak ve anlamlandırmak için kullandığı bir araçtır. Freud, sembolizasyonun önemini kabul etse de, sembolizasyonun rolü Lacan'ın yaklaşımı kadar merkezi değildir.

  1. Dinamik:

Lacan'ın yaklaşımı, psikolojik dinamikleri bir "konuşma" veya "dil" olayı olarak tanımlar. Ona göre, insanların psikolojik sorunlarının çözümü, danışanın konuşması ve terapistin onun konuşmasını yorumlaması yoluyla gerçekleşir. Freud'un yaklaşımı, insan davranışının temel dinamiklerini kişinin iç dünyasındaki çatışmalara dayandırır.

Sonuç olarak, Lacan ve Freud arasında bazı temel farklılıklar olsa da, ikisi de psikanaliz alanında önemli teorisyenlerdir.


Makaleler

https://birikimdergisi.com/haftalik/10522/freud-ve-lacan

https://www.researchgate.net/publication/346375330_Freud'dan_Lacan'a_Kaygi

Freud ve Lacan’ın Psikanalitik Kuramlarında Yastan Ayrışan Melankolik Özne



Uluslarası Psikanaliz Derneği

Uluslararası Psikanaliz Derneği (International Psychoanalytic Association, IPA), dünya çapında psikanaliz alanında çalışan profesyonellerin bir araya geldiği ve birbirleriyle etkileşimde bulunduğu uluslararası bir dernektir. 1910 yılında Sigmund Freud ve diğer psikanalistler tarafından kurulmuştur.

IPA, psikanaliz alanında araştırma ve eğitimi teşvik etmek, psikanalitik terapiyi dünya genelinde yaygınlaştırmak ve psikanalitik düşünceyi geliştirmek amacıyla çalışmalar yürütmektedir. Derneğin amacı, dünya genelinde psikanalitik teorinin ve terapinin tanınmasını, anlaşılmasını ve uygulanmasını teşvik etmektir.

IPA, dünya genelinde 70'in üzerinde ülkeye yayılmış 12.000'den fazla üyesi bulunan bir dernektir. Üyeler, psikanaliz eğitimi almış ve derneğin etik ilkelerine uymayı kabul etmiş psikologlar, psikiyatrlar ve diğer mental sağlık profesyonelleridir.

IPA'nın faaliyetleri arasında düzenli olarak düzenlenen uluslararası kongreler, eğitim programları, seminerler, konferanslar ve çalışma grupları bulunmaktadır. Bu etkinlikler, psikanaliz alanındaki yeni gelişmelerin tartışılmasına, farklı ülkelerden psikanaliz uzmanlarının bir araya gelmesine ve deneyimlerini paylaşmasına olanak tanır.

IPA, psikanaliz alanındaki araştırmaların ilerlemesi için çeşitli burs ve araştırma fonları da sağlamaktadır. Dernek ayrıca, dünya genelinde psikanaliz eğitimi veren kurumları akredite etmektedir.

Sonuç olarak, Uluslararası Psikanaliz Derneği, dünya genelindeki psikanalistlerin bir araya geldiği ve işbirliği yaptığı önemli bir kurumdur. Dernek, psikanaliz alanındaki araştırmaların ilerlemesine katkıda bulunur ve psikanaliz terapisinin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi için çalışmalar yürütür.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Makaleler Haberleri