Kişilik bozukluğu mutlaka tedavi edilmeli

Kişilik bozukluğu olan insanların çevreye uyum sağlayamadığını dile getiren Doç. Dr. Üngören, kişilik bozukluğunun genelde ergenlik döneminde başladığını ve tedavi edilmedikçe ömür boyu sürdüğüne dikkat çekti.

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Alanya İşletme Fakültesi Öğretim Görevlisi Yardımcı Doç.

Dr. Engin Üngören, kişilik bozukluğunun genelde ergenlik çağında başladığını, zamanında tedavi edilmediğinden ömür boyu sürebildiğini vurguladı.

Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) tarafından 'İnsanı ve kendini tanıma kendine keşifsel bir yolculuk' adlı seminer düzenlendi. Seminere AÜ Alanya İşletme Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Üngören konuşmacı olarak katıldı.

Doç. Dr. Üngören, kişinin kendisini yeterince tanımadan doğru kararlar veremeyeceğine dikkat çekti. Kişilik bozukluğunun insanı kendisine hapsettiğini belirten Üngören, kişilik bozukluğunda en önemli etkenin uyum olduğunu kaydetti. Kişilik bozukluğu olan insanların çevreye uyum sağlayamadığını dile getiren Doç. Dr. Üngören, kişilik bozukluğunun genelde ergenlik döneminde başladığını ve tedavi edilmedikçe ömür boyu sürdüğüne dikkat çekti. Kişilik bozukluğunun topluma maliyetinin yüksek olduğunu ifade eden Doç. Dr. Üngören, bu insanlarda alkol ve madde bağımlılığı da görüldüğünü söyledi.

Yaklaşık 10 çeşit kişilik bozukluğu bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Üngören, paranoid kişilik bozukluğuna sahip insanların sürekli başkalarının davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlayıp kuşku ve güvensizlik oluşturduğunu belirtti. Bu tip insanların 'pireyi deve' yaptığını vurgulayan Doç. Dr. Üngören, bu insanların olmayacak sebeplerden kavga çıkarttığını söyledi. Paranoid olanların, insanları sürekli kötü niyetli olduğunu düşündüğünü kaydeden Doç. Dr. Üngören, "Şaka kaldıramazlar. Sürekli kin beslerler. Bu insanlar karakterine ve itibarına saldırıldığı yargısını taşırlar. Bu çeşit kişilik bozukluğuna sahip insanlar kendi başlarına gelenleri başkalarına yansıtırlar. Bu çeşit kişilik bozukluğunun tedavisi güvenle oluşturulmuş bir psikoterapidir." dedi.

Şizoid kişilik bozukluğuna sahip kişilerin de kendi dünyalarında yaşadığını ifade eden Doç. Dr. Üngören, bu insanların toplumla bir ilişki kurmadığını kaydetti. Bu insanların samimiyetten, insanlarla iletişim kurmaktan kaçındıklarına dikkat çekti. Şizoid olanların toplumdaki olaylardan habersiz olduğunu belirten Doç. Dr. Üngören, bu tipleri de soğuk, içe dönük insanlar olduğunu söyledi. Üngören açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu insanlar insanlarla konuşurken göz teması kuramazlar. Bunların mizah yetenekleri yoktur. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip erkekler genelde bekar kalırlar. Kadınlar ise pasif bir evlilik yaparlar. Şizotipal kişilik bozukluğuna sahip insanlar da gizemli olaylarla ilgilenmeyi severler. Bu insanlar çok farklı şekilde konuşurlar. Bu kişilerin batıl inançları had safhadadır. Bu kişilik bozukluğuna sahip kişilerin konuşmalarında bir mantık silsilesi yoktur. Bu insanlar özel güçleri olduklarına inanırlar. Saplantılı düşünceleri vardır. Bu kişilerin yakın arkadaş ve sırdaşları yoktur."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Psikoloji Haberleri