Düşündünüz mü hiç?
Ben kimim?
Ne işe yarıyorum?
Bu iki soruyu sordunuz mu kendinize?
Bundan yıllar önce kişisel gelişim kitaplarının bu kadar çok basılmadığı ve bu kadar çok talep görmediği dönemde (Ortaokulu bitirdiğim yıldı sanırım) okuduğum bir kitabın daha ilk sayfaları beni çarpmaya yetmişti; ‘Kimsin, nesin, bu dünyada niye varsın?’ sorularıyla…
‘Ben kimim diye sorun kendinize’ diyordu bir cümlede.
Hatırlıyorum da, kendi kendime gülümseyerek ‘Ben benim’ demiştim ilk olarak.
Sonra şapkamı önüme koyup, enine boyuna düşündüğümü de anımsıyorum ‘Kimim ben’ diyerek.
Basit gibi görünen ama aslında cevabı hayatın derinliklerinde saklı olan bu tür sorularla uzun bir süre içli dışlı yaşıyorsunuz.
Ne kadar içli dışlı yaşasanız da cevapları hemen bulamıyorsunuz tabii. Ben de bulamamıştım, bu soruyu kendime ilk sorduğumda.
Evet biliyorum bu tür soruları sormak kolay ama cevabını bulmak zor. Ancak bir ömür sürse de bunları bulmak zorundayız.
Sorular sorarak sorgulamalıyız kendimizi, hayatımızı. Daha iyiye ulaşmak için yapmalıyız bunu. Zira Sokrates’in dediği gibi ‘Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez!’
Bir süre sonra, aklıma geldi yine ‘Ben kimim’ sorusu. Bununla yetinmedim; ‘Yaşam amacım ne? Varoluş nedenim, dünyadaki misyonum nedir?’ sorularını da ben ekledim.
İşimi daha da zorlaştırdım yani.
Cevabını bulmam gereken bir soru varken bunu dörde çıkardım. Kolay çözümlenen bir soru olsa tamam diyeceğim. Oysa bunun için bir yaşam gerekebiliyor!
Derdim neyse. Bul bir sorunun cevabını, otur işte. Ama yok, olur mu?
Bu sorularla haşır neşir olarak hayatıma devam ederken, bir zaman sonra ‘Kimim ben, ne işe yararım’ sorusunun cevabını ve misyonumun ne olduğunu buldum.
Biraz zorladı ama buldum sonunda. Ve bunun huzuru, güveni, rahatlığı, hazzı anlatılmaz.
Şimdi de sıra sizde!
Ne işe yarıyorsunuz siz?
‘Hani elinden ne gelir, ne yapabilirsin?’ tarzında ya da ‘Neye yeteneğin var?’ anlamında değil bu soruyu sorma sebebim. Ya da işsiz kalan veya çıkış arayan bir kişiden başkasına bahsedildiğinde ‘Şu işten anlar mı, şu işi yapabilir mi? Gelsin yanımda çalışsın, bir işe yarasın.’ yaklaşımıyla değil de dünyada neden var olduğunuzun cevabını bulabilmeniz, mutlu olabilmeniz ve bu doğrultuda kendinizin farkına varmanız amacıyla soruluyor.
Bakalım hayatının sorusunu sorarak bunun cevabını bulanlar çok mu?
Bulup da kendinin farkına vararak amacı doğrultusunda mutlulukla yola devam edenler mi çok, yoksa soru zorlayınca cevabı bulmaktan vazgeçerek hayatlarını umutsuzca bilinçaltına itenler mi?
Dilerim ki ilk saydığımdan olsun çoğu kişi.
Umduğumdan çok olsa keşke.
İyi tamam hoş, bize bu soruları soruyorsun, sorarak bize iş çıkarıyorsun, aklımıza kurt düşürüyorsun da sen buldun mu cevabını diyorsunuz değil mi?
Haklısınız bu soruyu bana sormakta.
‘Kimim ben, ne işe yararım’ sorusunun cevabını ve misyonumun ne olduğunu buldum.
Hem de öyle ummadık, öyle umutsuz bir anımda buldum ki…
Merak edenler için açıklamam gerekirse…
Ne işe yarıyorum ben?
Yazı yazıyorum.
Yazarak, aklımdan geçenleri, düşünceleri ve duyguları somutlaştırıp, yaşadıklarını sunuyorum insanlara, kurduğum cümleler aracılığıyla…
Bunun dışında insanları dinliyorum. Ama yaptığım iş genellikle yazmak.
Haa bir de beni anlamayanlar olunca yazıyorum.
Evet çoğu kişi beni anlamıyor ama ben kendimi anlıyorum bu sayede!
Amacımı gerçekleştirirken kendimi de buluyorum yani.
İçimdekileri satırlara nakşederek, insanların yaşadıklarını onlara sunarken amacım doğrultusunda kendimi buluyorum.
Var mı bundan güzeli?
“Yazıyorsun da ne oluyor?” diyenleriniz olacaktır elbette.
Yazdıklarımla bir şey oluyor mu olmuyor mu, küçücük de olsa bir şeyler değişiyor mu değişmiyor mu bilmiyorum ama satırlarımla bir evet bir kişiye bile faydam oluyorsa ne mutlu bana.
İnsanların, kendilerinden bir şeyler bulduğunu umduğum yazılarımla; o kalplere yaşadıkları şeyleri anlatarak kendilerini bulmalarını, unuttukları bir şeyleri hatırlatmak için yazılar yazıyorum.
En ufak bir inancı kalmayan birine; tüm olumsuzluklara, her şeye rağmen hayattaki güzellikleri işaret etmek için bir vesile olurum diye bıkmadan usanmadan yazmam bundan işte.
Dediğim gibi insanların duygularında küçücük de olsa değişiklik (tabii ki olumlu anlamda duygu değişimleri) ya da satırlarımda kendilerine ait bir şeyler buluyorlar mı bilmiyorum ama kim olduğumu ve niye yazı yazdığımı biliyorum.
Kendime ‘Ne işe yarıyorum?’ sorusunu sorarak başladım lise yıllarında. ‘Yazı yazıyorum’ cevabını bulunca da yeni soru çıktı bu kez karşıma.
‘Niye yazıyorum?’ sorusu…
Bunun cevabını da buldum!
Hem de ünlü bir düşünür - yazarın söylediği bir cümleyle, bunun doğruluğuna daha çok inanarak.
Gördüğünüz gibi sorular cevapları, cevaplar da yeni soruları getiriyor önümüze. Bu da iyi bir şey tabii. Daha iyiye, daha güzele ulaşmak adına…
Neydi bulduğum cevaptan çıkan ikinci soru?
Niye yazı yazıyorum?
Yukarıda sorduğum bu sorunun cevabını az önce okuduğunuz satırlarda buldunuz. Bunu pekiştiren cümle ise ünlü filozof – yazar Jean Paul Sartre’a ait. ‘Başka bir işe yaramadığım için yazıyorum!’ demiş Sartre.
Aynen ben de öyle…
Başka bir işe yaramadığım için yazıyorum.
Ya siz?
Ne işe yarıyorsunuz?