Kendini seven ağlasın! Gözü yaşlılara müjde
Duyguları açığa vurup gözyaşı dökmenin inanılmaz faydası...
'Ben bana kendim için lazımım' diyen şaire katılıp katılmamak size kalmış ama, kendini seven ve duygularını açıkca söyleyip, ağlayabilenlerin en az 12 yaş genç gözüktüğü saptanmış. Kadınların sevineceği bu gelişme, tam anlamıyla ruha estetik yapıyor.İnsanın kendini sevmesinden daha doğal bir şey olamaz ama, çoğunlukla tersi oluyor. Kendisiyle dargın ve sorunlar içinde olan insan sayısı çok fazla dünya üzerinde.
Kolektif bilinç ve sınırlandırılmış düşüncelerimiz, bitmek bilmeyen önyargılarımızla hayatı hem kendimize hem de başkalarına zehir ediyoruz. Mükemmel bir doğaya sahip olmamıza rağmen bunun farkına varamadığımızı söyleyen Psikolog Tracy Kazmirci "Kendinizi sevip sevmediğinizden emin olun!'' diyor. Ve bakın daha insan için ne kadar önemli detaylar veriyor.
SİZİN DÜŞMANINIZ YİNE SİZ
"Hayatımızda kurduğumuz en önemli ilişki kendimizle kurduğumuz ilişkidir. Birçok kişiye kendini seviyor musun? diye sorulduğunda hiç düşünmeden ''evet seviyorum'' der. Halbuki duygularını daha derin bir şekilde inceleyecek olsalar, belki de kendilerinin en büyük düşman olduğunu fark edebilirler. Çoğumuz başkalarının bize, bizim kendimize davrandığımız gibi davranmasına tahammül bile edemez.
DÜRÜST OL CİĞERİMİ YE
Kendimize genellikle nutuk çekeriz, kendimizi yargılar hatta bazen cezalandırırız. Merhameti, anlayışı ve verdiğiniz sözü tutmayı ise arkadaşlarımıza saklarız. Ama bunları bize yapan kendimiz değil de bir başkası olsa belki de o insanla olan ilişkimizi keseriz. Halbuki kendimize de başkalarına gösterdiğimiz merhameti göstermeli, başkalarının bize davranmasını istediğimiz gibi sevgiyle, kabullenişle yaklaşmalıyız. Unutulmamalı ki kendimize nasıl davranırsak, ne kadar saygı ve sevgi duyarsak, başkaları da bizi öyle sever, sayar. "
AĞIR OLMA ‘İNSAN’ DESİNLER
İnsanın kendini sevip, duygularının açıkça söyleyebilmesinin sırrı aslında samimiyetinde yatıyor. Samimiyet insanın en anlamlı hediyesi. Çoğumuz bu hediyenin farkında bile değiliz. Özellikle ülkemizde insana ağır travmalar yaşatan "ağır ol molla desinler" sözü içimizdeki çocuğu yok edip, kişiliğimize hapishane hayatı yaşatıyor. Ağırlık ve hafiflik içindeki sevgi, saygı, samimiyet ölçüsüne göre anlam ve değer kazanır gerçeği de gözardı ediliyor.
ERKEK ADAM HALLERİ
Erkeklerin üzerine binen ağır yük sadece erkeğin hayatını zehir etmekle kalmıyor. Erkek bu ağır haller yüzünden baskıladığı kişiliğini bir yerde dışa vurmak ya da en azından yanlış olduğunu haykırmak istiyor. Bu haykırışların faturası çoğu kez eşler arasında kavga, sıkıntı olarak tezahür edip boşanmalara hatta cinayetlere kadar varıyor. Her zaman eve ekmek getirmek zorunda olan, korkmayan, ağlamayan erkek imajı eninde sonunda bir yerden patlıyor. Suç işleme oranlarındaki artışta etkisi olduğunu düşünüyor uzmanlar “Ağır ol molla desinler!” hallerinin.
GÖZYAŞINDAKİ SIR
Dr. Yasemin Fatih Amato'ya göre, bu mineral iskelet sistemi ve üretkenliğin yanı sıra duygusal dalgalanmalarımızla da yakından ilişkili. Araştırmalar duygusal gözyaşlarının stresle yükselen bazı kimyasalları dışarı atmamıza yardımcı olduğunu göstermiş. Söz Amato'nun "Bu tip gözyaşlarının hormonal ve kimyasal içerikleri değişiktir. Gözyaşını tahlil ettiğimizde içinde acı ve ağrıya karşı dayanıklılığımızı artıran bir çeşit endorfin hormonu, vücudumuzdaki stresin önde gelen belirtilerinden olan ACTH hormonu ve prolaktin hormonu olduğunu görüyoruz. Bu tip gözyaşında yoğun bir şekilde manganez minerali de bulunur.
SEVGİNİN GÜCÜ ADINA
Kadınlar, erkeklerden yaklaşık 4 kat daha sık ağlar. Bunun nedeni büyük bir ihtimalle vücutlarında erkeklerden çok daha fazla (yüzde 60) prolaktin olmasıdır. Ağladıktan sonra prolaktin seviyeleri normale döner. Ruh sağlığı yerinde olan insanlar gerektiğinde ağlar ve başkaları ağladığında da anlayışla karşılar." Ağlayabilen insanların strese bağlı hastalıklara karşı daha dirençli ve daha geç yaşlandığı da kanıtlanmış durumda. Ama gelin görün ki erkeklere daha çocukken ağlamanın zayıflık olduğu öğretiliyor.
Derin duygular gerçekte gücü temsil ediyor, mesela derin sevgiler olmadıkça, derin acılar ve gözyaşları da olamıyor. Diyor ki Yasemin Amato "Sevginin tedavi gücüne hiçbir ilaç ya da yöntem ulaşamaz. Gençliğini uzun yıllar koruyabilen insanlara dikkat edin, gözleri sevgiyle doludur. Duygusal dengemiz her şeyden önemlidir. Belirli araştırmalar estetik cerrahinin bizi en fazla 10 yaş gençleştirebileceğini belirtirken, duygusal denge ve pozitif düşüncenin biyolojik yaşımızı 15-20 yıl öncesine götürebileceğini kaydediyorlar" durum ortada, seçim de sizin.