TRT - Yaşam koşullarının ağırlaşması ve ailevi sorunlar gibi çeşitli nedenlerle sayıları artan ruh sağlığı hastalıklarının tedavisinde, gelişen tıp imkanlarına rağmen çarenin halen "muskacıda" arandığı bildirildi.
Adana Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Bülent Demirbek, bölge hastanesi konumunda olan hastanelerinde, aldıkları hasta öykülerinde, sadece kırsalda değil, daha fazla ekonomik güce sahip, kültürel seviyesi yüksek nüfusun yaşadığı kentlerde bile halen "muskacıya", "cinci hocalara" inancın sürdüğüne tanık olduklarını belirtti.
Dr. Demirbek, ruh sağlığı hastalıklarının tedavisinde gelişen tıbbi imkanlara ve yeni tedavi yöntemlerine rağmen ilkel yöntemlerden medet umulmasını önleyemediklerine dikkati çekerek, "Ruh sağlığı hastaları hiçbir zaman hasta olduklarını kabul etmedikleri için onları aile bireyleri ya da yakınları muskacıya yönlendiriyor" dedi.
Tıbbi geçerlilikten yoksun yöntemlerle hastalıklara çare bulunmasının en büyük olumsuz etkisinin, hastalığı kronik hale getirmesi olduğunu vurgulayan Demirbek, "'muskacıya gitmeyin' ısrarımıza rağmen bu yola başvuran hastaları artık caydırmaya çalışmıyor, onlara 'kelebek etkisi teorisi' ile yaklaşıyoruz" diye konuştu.
Başhekim Dr. Demirbek, "Kelebek etkisi"nin, dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpması yüzünden bile diğer ucunda bir şeylerin değişebileceğini öngören felsefeye dayandığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Bu teoriye göre, Afrika'da kanat çırpan kelebek, Amerika'da fırtına yaratır, her şey birbirine zincirleme olarak etki eder ve hayatı var eden bu döngüdür. Yani bize önemli görünmeyen küçücük bir şey ondan bağımsız olduğunu sandığımız pek çok şeye hatta her şeye etki eder. Ruh sağlığı hastaları için de aynı teori söz konusu. Hasta, muskacıya, hocaya, cinci hocaya gitmekle kendini ruhen rahat hissedeceğine inanıyorsa bunu değiştirmeye ya da engel olmaya çalışmak doğru değil. Bu yüzden, muskacıya gidenlere, hoşgörüyle yaklaşıyor, ancak aynı zamanda doktora da başvurmalarını öneriyoruz."
Dr. Demirbek, sadece muskacıyla yetinmenin hastalığın seyrini artırdığını ve kronik hale getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Son yıllarda falcılığın, medyumculuğun, cinci hocaların bir sektör gibi çalışmaları da bu olumsuz tabloya adeta çanak tutuyor. Bu yönde hizmet veren çok sayıda internet siteleri bile var. Alınan tüm önlemler sahtekarlıkla para kazanmaya, halkın inançlarını sömürmeye çalışanları engellemeye yetmiyor, bir fırsatını bulup yine aynı sömürüyü sürdürüyorlar.
Hastayı rahatlatmak için yapılan bir duanın elbette faydası vardır, ancak tedavi mutlaka tıbbi yöntemlerle olmalıdır. Yaşadığımız deneyimlerde, batıl inançlar yüzünden bazen birkaç ayda bitecek tedavinin yıllarca sürebildiğine tanık oluyoruz. 21'nci yüzyılda olmamız bu zihniyeti ortadan kaldırmıyor. Bize başvuran hastaların yüzde 50, hatta daha fazla diyebileceğimiz bir oranı halen muskacıdan medet bekliyor. Bu nedenle, son dönemlerde hasta yakınlarına yönelik seminerlerde bu konuya ağırlık veriyoruz."