Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, “Kekeleme konuşma akışında tutukluk yaşama, bir kelimeyi ya da bir sesi tekrarlayarak duraklama, sesi uzatarak konuşma halidir ve bir konuşma bozukluğudur. Fakat her kekeleme bir konuşma bozukluğu değildir. Zira dil gelişiminin hızlandığı dönem olan 2 ile 4 yaş arasında, çocuk aynı anda birçok şey düşünür, düşündüğü her şeyi o anda dile dökmek ister. Bu dönemde çocuk yavaş dönen gerçek dünyada değil zihnindeki hızlı dönen hayallerde yaşar ve yetersiz kelime dağarcığı yüzünden düşüncelerini kelimelerle ifade etmekte zorlanır. Bu sebeple diyebiliriz ki; konuşmaya yeni başlayan 2-4 yaşları arasındaki çocuklarda düşünce hızı konuşma hızından öndedir dolayısıyla bu çocuklar cümlelerinde duraklama ve yineleme yapabilir. Her ne kadar çocuğun yaşadığı bu durum kekeleme gibi görülse de aslında bu, gelişimsel takılmalardır. Aileler çocuğunun bu tip bir kekemeliği ile karşı karşıya kalmışsa endişe duymaya gerek yoktur çünkü gelişimsel takılmalar, doğru anne baba tutumuyla çoğunlukla geçicidir. Çocuk kekeleme ya da takılmalar yaşadığı an; dikkati konuşmasına çekilmezse, doğru telaffuz yapması konusunda baskı yapılmazsa ve alay edilmeye maruz kalmazsa bu dönem en geç 7 yaş gibi, akıcı konuşmayla tamamlanabilir” dedi.
Kalıtım önemli
Kekemeliğin ortaya çıkmasında kalıtımın önemli rol oynadığını ifade eden Yahşi, “Dolayısıyla kalıtımsal yakınlığı olan bir çocuğun psikolojik sebeplerden etkilenmesi yüksek olasılıktır. Çocuklarda kaygı, stres, baskı kekemeliği başlatan psikolojik sebeplerdir. Yeni doğan bir kardeş, eşlerin boşanması, aile yakınlarından bir kayıp ya da geçirilen bir travma kekemeliği kolaylıkla başlatabilir. Kekemelik, baskıcı aile tutumları ile büyüyen çocuklarda ve özellikle erkeklerde kızlara göre, yaklaşık 5 kat daha sık görülür. Çünkü erkekler gerginlik hissettiklerinde, bu gerilimi ses telleri üzerinde odaklaştırmaya eğilimlidir. Cinsiyet açısından en büyük farklılık ise 11-12 yaşları arasında gözlenir. Kekeme çocuk ile alay etmesi, akıcı konuşmaya zorlaması ve kekelediğini çocuğa duyurması yapılan en büyük hatalardandır. Bu yaklaşımlar çocuğu daha fazla strese sokacak ve çocuğun konuşmasını zorlaştıracaktır. Kekemeliği ortaya çıkaran önemli diğer psikolojik sebepler; ani şok, duygusal gerginlik ve en çok da çocuğun yaşadığı korkudur. Örneğin bir çocuğun köpeğin saldırısına uğraması, okulun tuvaletinde unutulması, bozulan asansörde yalnız kalması, ebeveyni tarafından ihmal ve istismara uğraması ya da öğretmeni tarafından cezalandırılması birer psikolojik sebeptir” diye konuştu.
Evde ailesi ile zorluk çekmeden konuşabilen kekeme çocuğun kalabalık bir ortama girdiğinde, toplum karşısına çıktığında ya da yabancı bir kişi ile konuştuğunda kekelemesinin artabildiğini kaydeden Yahşi, “Kekeme çocuklar duygularını, akıcı konuşan çocuklardan çok daha yoğun yaşar. Onların yaşadığı heyecan, sevinç ve hayret duyguları dahi konuşmalarını etkileyebilir. Çocuğunda kekemelik olduğunu fark eden aileler çocuklarına karşı daha hassas yaklaşmalıdır. Yaklaşık 3-6 aydır görülen özellikle 7 yaş sonrası devam eden kekemeliklerde aileler muhakkak klinik psikolog ile birlikte dil ve konuşma terapistine başvurmalıdır” ifadelerini kullandı. (İHA)