Biz insanlar neyin peşindeyiz bilmiyorum. Doğa tüm inatçılığıyla geçmişte yapılan ve hâlâ yapılmakta olan hataların bedellerini önümüze sererken biz daha da inatçı bir tutumla gerçekleri görmemek için direniyoruz!
Karşımda duran zeytin gibi simsiyah bir çift sulu göz bana bakıyor. Yalvaran bir ifadeyle ‘Ne olur Melda Abla bizim için bir şeyler yap’ der gibi. ‘Elim kolum bağlı. Taa buralardan, binlerce kilometre uzaklıktan sizin için ne yapabilirim ki?’ diyorum.
‘Zaten hiç kimse bizim için bir şey yapmıyor.’ diye cevap veriyor ve devam ediyor. ‘Bizim diri diri derimizi soyuyorlar, kafamıza sopalarla vurarak bize can çekiştiriyorlar. Ne için? Sizin kılık, kıyafetiniz için. Çok mu lazım o kadar şık olmanız söylesenize! Bizim ne acılar çektiğimizi biliyor musunuz? Siz insanların kederden saçları ağarır ya, biz de başımıza gelecekleri bildiğimizden dolayı daha doğar doğmaz ağartıyoruz tüylerimizi; korkudan, arkadaşlarımızın çığlıklarından…’ diyor minik bir fok bana gazetedeki fotoğrafından.
İnsanlığımdan utanıyorum, başımı önüme eğiyorum… Ama hayır bu ben değilim, bu kadar çabuk pes etmemeliyim. Biz insanların yanılgısını anlatan bir şeyler yapmalıyım, bir şeyler yazmalıyım…
Yaklaşık 5,5 milyon fokun yaşadığı Kanada’da her yıl aynı fok avı vahşeti yaşanıyor. Bir kesim insanlar kurban kesilmesine dair çeşitli atıflarda bulunurlarken, fokların derilerinin zarar görmemesi için kafalarının sopalarla ezilerek öldürülmesi; ölmeyenlerin de canlı canlı derilerinin yüzülmesi karşısında umarsız tavırlarında kararlılar.
Atlantik kıyısındaki yerleşim birimlerinin ekonomisinde önemli bir yeri olan fokların derileri, tanesi 78 dolardan Norveç, Rusya ve Çin’e satılıyor. Geçen yıl 270 bin fokun avlanmasına izin verildiği fakat bu sayının 330 bine kadar çıktığı iddialarının ardından bu yıl fok avlanma izni verilen kişilere ve kuruluşlara tanınan sayı hakkında yorum yapmaktan kaçınan Kanada Balıkçılık ve Okyanuslar Bakanlığı, tüm tepkilere rağmen av görüntülerine de sansür koydu.
Bu zalimlerin avına göz yumanlara sesleniyorum: “Lütfen durdurun bu gidişatı. O minik canlara böylesine ucuz sebeplerden dayanılmaz acılar çektirmeyin. Siz her yıl binlerce fokun derisi için katledilmesine izin verirken dünyanın diğer bölgelerinde açlıktan, susuzluktan ve olumsuz hava koşullarından dolayı soyu tükenmekte olan hayvanların sayısı gün geçtikçe artıyor.”
Biz insanlar neyin peşindeyiz bilmiyorum. Doğa tüm inatçılığıyla geçmişte yapılan ve hâlâ yapılmakta olan hataların bedellerini önümüze sererken biz daha da inatçı bir tutumla gerçekleri görmemek için direniyoruz! Nedir bu lüks tutkusu, pahalı giyim merakı, mücevher, ipek, kürk takıntısı? İnsanların birbirlerine üstünlük sağlamak amacıyla ortaya çıkarttığı tüketim sapkınlığının meyvesi olan ‘paha’ olgusunun sonunun nereye varacağı belli değil. Batı’nın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Kanada’daki bu zalim avın hizmet ettiği güdü ile açlığın kol gezdiği Afrika’daki kanlı elmas ticaretinin amacı aynı değil mi? İnsanın bitmek bilmeyen egosunu tatmin etmek! Çok mu değiştiriyor giyim kuşam insanın kişiliğini? Hayatta daha büyük dertlerimiz önümüzde dururken varsın ipek gömleklerimiz olmayıversin; altın, pırlanta takılar da takmayıverelim.
Bakın geçtiğimiz günlerde küresel ısınma yüzünden Antarktika’dan dev bir buzul kütlesi koptu. Uzmanlara göre bu hızla devam ederse yakın gelecekte bölgedeki buzul tabakasının yarısı yok olacak. Artık derin uykudan uyanmalıyız ve görüntümüzle ilgili obsesyonlardan arınıp sonumuzu, gelecek nesillerin kaderini belirleyecek asıl problemlerle ilgilenmeliyiz.