İnsan ilişkileri ile ilgili bazı kalıplaşmış düşünceler ve davranışlar hem tahsil, aile ve iş hayatında başarısızlığa hem de ruh ve beden sağlık problemlerine yol açar.
Aslında kalıplaşmış düşünceler, duygu, düşünce ve davranışların düzenlenmesi açısından gereklidir. Mizaçtan da etkilenmekle beraber asıl olarak çocuk yaşta anne-baba ve çevreyle etkileşimler sonucu ortaya çıkar ve zaman içinde değişime uğrar. Kişi bu düşünceler sebebiyle kendisine benzer kişilerle beraber olmak ister. Ortak manevi değerler, kültürel özellikler sosyal hayatta kişinin daha az sorun yaşamasını sağlar. Bununla beraber kişinin hem çevresiyle iletişimini olumsuz şekilde etkileyen hem de mutsuz olmasına yol açan başlıca kalıplaşmış düşünce ve davranışlar şunlardır:
Mükemmeliyetçi birisi misiniz?
Kişi yaptığının en iyisini yapmalı düşüncesi, aşırı rekabet duygusu, aşırı çalışma ve yüklenme gibi olumsuz sonuçlara yol açar. Bu durum kişinin, kendi düşünce kalıplarına uymayan kişilerle sorunlar yaşamasına sebep olur.
Sürekli kendinizin Haklı olduğuna mı inanıyorsunuz?
Bazı insanlar sürekli kendilerinin haklı olduğu gibi bir düşünce içindedir. Her insan doğruyu ve güzeli arama çabasında olduğu sürece haklı olduğunu düşünebilir. İnsanın temel doğruları olması kaçınılmazdır. Bununla beraber kişi hata yapabileceğini kabul ettiği sürece gelişebilir. Ayrıca aynı meseleye farklı açıdan bakmak gerektiğini bilen insanlar sürekli haklı olduklarını düşünmez ve ima etmezler. Kişinin sürekli kendisini haklı görüp bunu ifade etmesi, çevresiyle sorunlar yaşamasına bunun sonucunda ruhsal dengesinin bozulmasına da sebep olur.
Her iş için çevrenizden Onay arayışı içinde misiniz?
İnsanın iletişim içinde olduğu veya kendisi için önemli kişilerden onay almaya ihtiyacı vardır. Kişi büyük ölçüde karşısındakilerden aldığı tepkilerle kendisini denetler. Söylediğinin, yaptığının iyi anlaşılıp anlaşılmaması çok önemlidir. Bununla beraber insanlar arasında düşünce, görüş ve anlayışların farklılığı kaçınılmaz olup kişi her yaptığı iş için onay arayışı içinde olursa kararsızlık içinde bocalar bu, kişiyi şüpheciliğe ve kaygıya götürür.
HER AN KÖTÜ BİR ŞEYİN OLACAĞINI MI DÜŞÜNÜYORSUNUZ ?
Kimi insanda her şeyin en kötüsünün başına geleceği düşünce ve korkusu hakimdir. Her an kötü bir şeyle karşılaşacağı düşüncesi kişinin sürekli korku içinde olmasına neden olur. Bu sebeple bazı kişiler riskli işlere girmekten kaçınır. Hiç risk almamak hem iş hayatında başarısızlığa hem de özel hayatta monotonluğa sebep olur. Bazılarında ise kaygı fazlalığı, çarpıntı, uyuşma, terleme gibi bedensel yakınmalara, depresyon ve anksiyete bozukluğuna yol açar.
Aşırı fedakârlık beklentisi içinde misiniz?
Herkes için sürekli fedakârlık yaparlar.
Kendileri de aynı şekilde başkalarından fedakârlık beklediklerinden umdukları karşılığı göremeyince öfke duyarlar. Bu, düşmanlığa dönüşebilir. Zamanla bu kişiler fedakârlıktan tamamen kaçacak şekilde bencilleşebilir ya da insanlardan uzaklaşma eğiliminde olabilirler.
kimseye Hayır diyemiyor musunuz?
Bazı kişiler de kendi sınırlarını çizememek ve hayır diyememekten dolayı problemler yaşar. Hayır dediklerinde insanların üzüleceğinden ya da davranışlarıyla kendilerini kıracağından endişe duyarlar. Devamlı başkalarına boyun eğme eğiliminde olup bundan da rahatsızlık duyduklarından zaman zaman isyankâr tavırlar da sergileyebilirler.
Peki ne yapmalıyız?
Farklılıkların farkında olabilen ve bunu davranışlarına yansıtabilen kişi ne kendisini başkasına boyun eğmek zorunda hissedip onaylanmayınca rahatsızlık duyacak ne de başkalarının beklentilerini karşılamayan söz ve davranışları karşısında uyum sorunu yaşayacaktır. Farklılıklar kişilerin hem iç dünyalarını hem de davranışlarını geliştiren zenginliklerdir. Farklılıkları görebilen kişi şunu da fark eder ki bazı konularda mükemmele erişmek hem mümkün değildir hem de mükemmellik kişilerin bakış açısına göre değişir.
Farika Teymur Artır Uzman Psikolog / ZAMAN