"Duygular insanı harekete geçiren güçlerdir" diyen Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, "Bir insan kendisinde neyi eksik görüyor ve ötekinde kendinde eksik bulduğu şeyin fazla olduğunu algılıyorsa kıskançlığı o çerçevede olur... Bu karşıdaki kişinin zekâsı, başarısı, güzelliği ya da zenginliği olabilir" diyor.
İşte o detaylar...
Kıskançlık nasıl bir duygudur, normal midir?
Her şeyin aşırısı fazladır. Aşırı kıskançlık da kişinin kendisine zarar vermesine neden olur mu?
Peki, bu duygunun aşırı olup olmadığını kişiler nasıl anlar?
Kıskançlık duygusu belli bir düzeyde normal kabul edilebilir ama üstesinden gelinmesi ve ilişki içinde yaşanıyorsa uygun ifade yolları bulunması gereken bir duygudur. Kıskançlık duygusu sık ve yoğun yaşanıyorsa kişinin kendisine ve ilişkide olduğu kişilere zarar verir. Kıskançlık çoğunlukla başka duygularla birlikte yaşanır. Basit bir özenme, imrenme duygusundan öfke, hiddet, şiddet gibi geniş bir yelpazede duygular eşlik edebilir. Başka bir insana ya da onun özelliklerine duyulan özenme, imrenme zararsız kabul edilebilir, hatta o kişiyi model alarak beğendiği özellikleri kendisinde de geliştirmeye fırsat sağlayan yapıcı bir güç de teşkil edebilir. Ancak bir insan sürekli kendini başkaları ile kıyaslıyorsa, ilgisi ve dikkati sürekli kendisinde eksik ve başkalarında fazla gördüğü konularda ise bu o kişi için sağlıksız bir durumdur. Bu boyutta bir kıskançlık kişiyi içten içe kemirir ve kıskançlığının odağı olan kişilere de duygusunu yıkıcı bir güç olarak yansıtması muhtemeldir. Kontrol edilemeyen, üstesinden gelinemeyen kıskançlık kişinin gereksiz yarışma, rekabet durumlarına girmesine ya da kıskandığı kişiye yönelik düşmanca davranışlara itebilir.
Bir de 'kadınlarda kıskançlık' kavramı var. Genelde kadınların kendi cinslerini çekemediği ve onları kıskandığı düşünülür. Bu konuda bir araştırma var mı?
Kıskançlık her insanın yaşayabileceği ve sağlıklı boyutlarda ise doğal sayılabilecek bir duygudur. Kadınlara has bir duygu olduğunu söylemek hatalı bir genelleme olur. Kadınların kültürel olarak duygularını daha fazla dışa vurma özellikleri böyle bir genellemeye yol açıyor olabilir.
Peki, genelde kadınlar kendi cinslerinde en çok neyi kıskanıyor?
Yine genellemelerle konuya bakmanın yanlış olacağını söylemek zorundayım. Kıskançlık duygusunun temelinde kendine güvensizlik ve eksiklik duygusu vardır. Bir insan -kadın ya da erkek- kendisinde neyi eksik görüyor ve ötekinde kendinde eksik bulduğu şeyin fazla olduğunu algılıyorsa kıskançlığı o çerçevede olacaktır. Bu karşıdakinin zekâsı, başarısı olabileceği gibi güzelliği, zenginliği ya da sahip olduğu başka şeyler de olabilir.
Birçok kadın, erkeklerin daha iyi arkadaş olduğunu ve çevresinde kadın arkadaşlardan ziyade erkeklerin bulunduğunu söylüyor. Bunun sebebi de kadınların birbirlerini kıskanıyor olması olabilir mi?
Kıskançlık duygusu tabi ki kişinin uyumunu bozabilir ancak böyle bir tutumun altında çok başka nedenler de olabilir, bu nedenle vaka bazında değerlendirilmesi gerekir.
"Kadın kadının kurdudur" derler. Bazen en iyi iki kadın arkadaşın bile birbirlerini kıskandığını görürüz. Peki, kıskançlığı bastırmanın yolları var mı? Bu kötü duyguyu defetmek için kişilere ne gibi görevler düşüyor?
Duygular insanı harekete geçiren güçlerdir. Kıskançlık da hemen her insanın yaşadığı doğal bir duygudur. Ancak toplumca hoş görülmediği için yok var sayılır ya da bastırılır. Bir duyguyu yok varsaymak, yadsımak ya da bastırmak etkili baş etme yolları değildir. Çünkü bastırılan duyguların yoğunluğu artar. Kıskançlık da yoğun yaşandığında zarar vericidir. Bir duygu insanı olumluya itiyorsa, kişisel gelişimine katkı sağlıyorsa sağlıklıdır. Bastırılarak yoğunluğu artan bir kıskançlık kişinin yaşamında yapıcı değil yıkıcı bir güç olacaktır.
Kıskançlık duygusunun pençesine düşmemek için kişinin kendisini başkaları ile kıyaslamak yerine kendi kişisel gelişimine odaklanması gerekir. Kendini gerçekçi bir bakış ile değerlendirerek artı ve eksilerinin farkında olan ve mükemmeliği aramak yerine kendisi ile barışık olmayı seçen insan bu duygunun esiri olmayacakır.