Hekimin hastasına "Bu hastalık iyileşmez" şeklinde bir ifade kullanmasının bilimsel olarak söz konusu olmadığını söyleyen Prof. Tarhan, hekimin yapmadığı tedavilerden de sorumlu olduğunu kaydetti.
'Hastalar Risalesi Çalıştayı'nda konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hastalıkların arttığı bir dönemde sorulara eski cevapların artık yeterli olmadığını, yeni cevapların gerektiğini söyledi. Tarhan, beyindeki programın düzeltilmesiyle birtakım hastalıkların da düzeltilebileceğini belirtti. İnsan inanarak bir şey yaptığında beynini ona göre programladığını ve başarılı olabildiğini ifade eden Tarhan, inanışların hastalıkların artması ve azalmasında etkili olduğunu vurguladı, bu noktada hekimlere de önemli görevler düştüğünün altını çizdi. Bir hastada iyileşme beklentisi varsa hastalığın iyileşme oranının daha yüksek olduğunu hatırlatan Tarhan, bu inanışın kişideki bağışıklık sistemini güçlendirici etki yaptığını belirtti.
"KANSER HASTASININ PSİKOLOĞU DOKTORUN KENDİSİDİR"
Hastalıkla ilgili bilgilendirmenin önem taşıdığını ifade eden Tarhan, "Kanser hastalarında hep bir psikolog, psikiyatr gelsin, yardım etsin beklentisi var. Bir kanser hastasının psikiyatrı da psikoloğu da tedavivisini yürüten doktorun kendisidir" dedi ve şöyle konuştu.
"Hastasının karşısında hekimin yüzünün gülmesi, jest ve mimiklerini kullanması önemli. Doktorun hiçbir şey söylememesi veya hafif somurtması, hastayı depresyona sokmaya yetiyor zaten. Ben bu noktada hastalardan daha çok hekimlerin eğitilmesi gerektiğine inanıyorum. Beden dilinin etkisi çok önemli. Önce hekimler kendi hastalığını teşhis etmeli, hastalıkla ilgili algıları düzeltmeli. Hastalığın düzelmediğine inanıyorsan hasta bunu anlıyor. Hastanın ümidini çalmak gibi bir lüksü yok hekimlerin. Hastalığın tedavisine ilişkin tıpta ne varsa hekim onu bulmak için gayret göstermeli. Hekim, 'bu hastalık iyileşemez' diyemez. Bu bilimsel olarak doğru değil. Yüzde bir ihtimal dahi olsa bunun söylenmesi doğru değil. Buna hekimler olarak hakkımız yok. İlerleyen dönemde hastanın iyileştiği ancak refakatçisinin olduğu durumları biz gördük. Hastaya zarar vermenin türlerinden birinin de hastayı tedavisiz bırakmak olduğunu düşünüyorum. Doktor yapılmayan tedavilerden de sorumludur. Hastanın sağlık vekâletini alıyoruz. Onun adına araştırma yapmalıyız. Hasta, 'hekim benim için çalışıyor' diyebilmeli. Ancak tedavi uyumu bu şekilde oluşur. Bu da tedavi sürecinde pozitif etki yapar."