İstismardan Ruhsal Olarak Etkilenmemek İmkansız

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Runa İdil Uslu, istismara uğrayan çocukların kısa ya da uzun vadede ruhsal olarak etkileneceğini belirterek, ''İstismardan ruhsal olarak etkilenmemenin olasılığı yoktur'' dedi.

Atılım Üniversitesi'nde, ''Çocuk İstismarı ve ihmali: Temel konular ve Türkiye'deki uygulamalar'' konusunda konferans düzenlendi.

Sosyal Hizmetler Uzmanı Tülin Kuşgözoğlu, ''İhmal ve istismara uğrayan çocuklar ve müdahale yaklaşımları'' konusunda yaptığı konuşmada, istismarın çocuklar üzerinde çok ağır travmalara yol açabildiğini söyledi.

Hayatın akışı içerisinde başka nedenlerle meydana gelen travmalarla mücadele etmenin kolay olabileceğini, ancak ihmal ve istismarın çocuklar üzerinde ağır izler bırakabileceğini anlatan Kuşgözoğlu, bugün ortaya çıkmayan olumsuzluğun yıllar sonra kendini gösterebileceğini kaydetti.

Kuşgözoğlu, kaza sonucu olmayan her türlü yaralanma, ölüm, itme, sarsma, sallama, dayak, ısırma gibi durumlarında istismar olduğunu belirterek, çocukların çalıştırılmasının da bir istismar olduğunu anlattı.

Tülin Kuşgözoğlu, anne ve babaların ebeveynlik rol ve görevlerini yerine getirmemesinin istismarın en önemli nedenlerinden olduğunu söyledi.

İstismarın kişilik gelişmesini, ruh sağlığını etkilediğini, kişiler arası ilişkilerde aksamaya neden olduğunu, kuşaklar arasında aktarıldığını anlatan Kuşgözoğlu, istismara karşı tek başına değil hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Runa İdil Uslu da konuşmasında, bir çocuğun istismar nedeniyle ölmez de sağ kalırsa uzun süreli ruhsal sorunlarla karşılaştığını kaydetti.

''İstismardan ruhsal olarak etkilenmemenin olasılığı yoktur'' diyen Uslu, ruhsal bozukluğun 2 ya da 5 yıl, ya da 10 yıl sonra ortaya çıkabileceğini anlattı.

İstismar saptanan çocuklarda hırçınlık, öfke nöbetleri, saldırganlık, utangaçlık, korku, yeme içme bozukluğu, uyku sorunları gibi birçok etken bulunabileceğini ifade eden Uslu, çocuk büyüdükçe sosyal alanın daha önemli hale geldiğini, içe kapanma, arkadaş ilişkilerinde bozukluk, evden kaçma, alkol ve uyuşturucu kullanma gibi sonuçların da ortaya çıkabileceğini söyledi.

Uslu, çocukların soyunma ve giyinmeyi reddetmesi, sosyal etkinliklere katılmama, evde bulunmaktan kaçınma, okula erken gelme ve geç çıkmanın, cinsel organlara ve konulara merak, cinsel etkinliklere ilişkin yaşına uymayacak davranışların cinsel istismar belirtileri olabileceğine de işaret etti.

İstismar sonrasında travmanın hemen ortaya çıkmayabileceğini tekrarlayan Uslu, sonuçta çocukların, dokunulmaz olmadığını, iyi niyetli olduğunu düşündüğü kişilerin iyi niyetli olmadığını anladığında travmanın yaşanacağını ifade etti.

Uslu, bu nedenle istismara uğramış bir çocuğun ruh sağlının bozulup bozulmadığının bir görüşmeyle anlaşılamayacağını kaydetti.

Avukat Hatice Kaynak ise konuşmasında, çocukların istismardan korunmasının hukuki yönüyle ilgili bilgi verdi.

Kaynak, son zamanlarda çocuk istismarı konusunda daha fazla haber gördüklerini ifade ederek, bunun nedeninin istismarın artmış olmasından değil, zaten var olan istismarın ortaya çıkmasından kaynaklandığını söyledi.

Pek çok ülkenin imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesine (ÇHS) Türkiye'nin de imza koyduğunu anlatan Kaynak, bu sözleşmeye göre 18 yaşından küçüklerin çocuk olarak tanımlandığını ifade etti.

Türkiye'deki uygulamanın ÇHS'den bazı konularda daha ileri olduğunu açıklayan Kaynak, ÇHS'nin tarafları önlem almaya yönelttiğini bildirdi.

Kaynak, istismara uğrayan çocukları bildirim sürecide ve toplum içinde de korumak gerektiğini söyledi.

Bir çocuğa karşı işlenen bir suçu görüp bildirmemenin suç teşkil ettiğini vurgulayan Kaynak, bu durumda kişinin bir yılı kadar hapis, suç işlenen çocuk 15 yaşından küçükse yarı oranında arttırılarak hapis cezası verilebileceğini kaydetti.

Kaynak, fiilin anlam ve önemini kavrayamayan, rızasıyla olsun ya da olmasın, 15 yaşından küçük çocuklara karşı, cebir, tehdit, hile ile gerçekleştirilen her türlü davranışın istismar sayıldığını, 15 yaşından büyükse rızasının olup olmamasının sorulduğunu ifade etti.

Her istismarın ruh sağlığını etkilediğine de değinen Uslu, ruh sağlığındaki bozukluğun ne zaman çıkacağının belli olmadığını ama hukukun fazla bekleyemeyeceğini söyledi. Uslu, istismar durumunda çocuğun ruh sağlığının etkilenip etkilenmediğini anlamak için 6 aylık sürelerle iki kez kontrol yapıldığını, bozulmadığı yönündeki kararda sanığın 3 yıl, bozulduğu yönündeki kararda ise 15 yıldan az olmamak kaydıyla ceza alacağını sözlerine ekledi. AA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri