Uğur İlyas CANPOLAT / HURRİYET
Son günlerin herkesi dehşete düşüren konusu cinsel taciz oldu. Bu konu genç çocuğu olan tüm aileleri derinden etkiledi, tedirgin etti. Tacize maruz kalan kişilerin yaşadığı travma, ruh ve beden bütünlüklerinde onarılması zor olan bozulma konusu nedense çocuk ergen uzmanlarına sorulmadı. Hürriyet Gazetesinden Uğur İlyas CANPOLAT bu konuyu Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi'nden Uzman Çocuk Ergen Psikiyatristi Dr. Ahmet Çevikaslan'a sordu.
-Çocuk istismarı dendiğinde ne anlaşılması gerekir?
İstismar; "kötüye kullanım" demektir. Çocuk istismarı kavramından ise çocuğa kötü davranma ya da çocuğun kötüye kullanımı anlaşılmalıdır. İki türlü yaşanır: ilki fiziksel, yani bedene zarar verme şeklinde, ikincisi ise duygusal, yani ruhsal olarak zarar verme.
-Çocuğun cinsel istismarı hangi ortamlarda mümkün olmaktadır?
Cinsel istismar da temelde fiziksel bir kötüye kullanımdır ama beraberinde duygusal olarak da hasar verir, çoğu kez, ruhsal duruma verdiği zarar bedensel zararın önüne de geçer. Çocuğun; cinsel haz amacıyla kullanıldığı bütün durumlar ve eylemler cinsel istismar olarak değerlendirilmelidir. İstismar her yaşta çocuğun başına her ortamda gelebilir.
-Ensest diyebileceğimiz aile içi istismar mı yoksa dışarıdan olan istismarlar mı daha çok yaşanmaktadır?
Cinsel istismarlar büyük oranda çocuğun tanıdığı birisi tarafından gerçekleşir. Bu yüzden aile içi olguların daha sık olduğu söylenebilir.
-Ailede yanlış duygusal bağlar istismara neden olmaktadır diyebilir miyiz?
Elbette. Cinsel taciz yaşanan ailelerde aile içinde duygusal bağlanma süreçlerinde problemler olabilir, aile içi rollerde sorunlar olabilir; örneğin pasif bir anne, beraberinde erken olgunlaşmış bir çocuğun varlığı gibi. Aile içi patolojilerin neden olacağını söylemek iddialı olur ama aile ortamındaki patolojilerin sayısı arttıkça risk de artacaktır. Ebeveynde kişilik bozukluğu olması, ailede alkol ve madde öyküsü olması, dışa kapalı izole aile yapısı olması, ebeveynde cinsel problemler olması vb durumlar riski daha da arttıracaktır.
-Özellikle aile içi yaşanan istismarlara sanırım birde göz yumulma, görmezden gelme faktörü de olmaktadır. Bunun aile içinde görülmemesi mümkün müdür?
Zaten; cinsel taciz vakalarının büyük çoğunluğunun gizli tutulduğuna inanılır. Bununda belli başlı nedenleri vardır. Tacize uğrayan çocuğun şaşkınlığı ve korkusu en önemli gizlilik nedenidir. Yaşı küçük çocuklar yaşadıklarından kendisini sorumlu tutabilir. Kimi çocuklar bunu sevgi gösterisi gibi algılayabilir. Çoğu kez de; çocuk çevresindekileri yaşadıklarına inandıramaz ya da inandıramayacağından ve kendisinin sorumlu tutulacağından korkarak suskun kalır. Bu suskunluk tacizin üstünü kapatır ve tekrarı için tacizciye cesaret verir. Bazen de aile bireyleri; çocuğun ve ailenin damgalanmaması için sessiz kalırlar.
-Aile içi istismarcıları nasıl bir ruh ve kişilik yapısına sahiptir?
Sıklıkla antisosyal, dürtü kontrol sorunu olan, cinsel yaşamı sorunlu ebeveynlerdir bunlar.
-Bu istismarlarda sistemli davranışlardan söz edilebilir mi?
Tacizciler çoğu kez bunu planlı yaparlar zaten. Mağdurun önceden tanıdığı, belki de beraber yaşadığı birisidir.
-İstismar yaşayanların istismara uğramış olmaları ihtimali var mıdır? Burada ne gibi etkenlerden söz edilebilir?
Yapılan araştırmalar ne yazık ki bunu hep doğruluyor. Tacizcilerin yarısının da kendi geçmişinde cinsel istismar ve diğer istismarların öyküsü var.
-Basında sürekli yer alan istismar haberleri konusunda görüşünüz nedir? Bunlar önleyici midir, yoksa teşvik edici etkisi de olmakta mıdır?
Basında yer alması ve ülkemizin gündemini zorlaması çok iyi. Ama bu tür haberler bir haftalık tiraj arttırıcı sansasyon olarak kalıyor genellikle. Bu tür tacizler ülkemizde hep var ama bazı kişiler "tenör, dinci yazar" vb kimlikleri öne çıkarılarak manşetlere taşınıyor. Haberlerin önleyici ya da özendirici olması beklenemez. Basının böyle işlevi de yok zaten. Önleyecek olan toplumum kendisi ama basın, toplumun farkındalığını arttırma ve bilgilendirme konusunda rol üstlenebilir.
-İstismara mani olmak için hem ailelere hem de çocuk ve gençlere neler önerilebilir?
Anne babalar çocuklarına beden mahremiyetini, yabancılara karşı nasıl davranacaklarını öğretsinler. Aileyi korumak adına çocuğun ruhsal durumu tehlikeye atılmamalıdır.
-İstismara uğrayan kişiler çoğu zaman bunu gizleme eğiliminde olabilmektedirler. Size göre bu durumda ne yapılmalıdır?
Aileden birisi herhangi bir tacizden kuşkulanıyor ise, güven verici bir üslupta çocukla konuşmalıdır. Konuşmasa bile; her çocuk birtakım sinyaller verir. Çocuğun güvendiği birine açılması iyi bir başlangıç olur.
-Cinsel kimlik bozuklukları ile tacizciler arasında bir bağdan bahsedilebilir mi?
Evet… Pedofili zaten bir cinsel sapmadır ama tacizcilerin cinsel sorunlar yaşayan kişiler olduğu zaten herkesçe kabul edilir.
-Cinsel istismara uğrayan çocukların tedavilerinde neler yapmaktasınız?
Asıl olan psikoterapidir. Öncelikle olayın ciddiyeti ve içeriği net olarak belirlenir. Çocuğa verdiği fiziksel ve ruhsal incinmenin boyutu saptanır. Çocuğun travma algısı çalışılır, anne baba desteklenir, eşlik eden ruhsal problemler bu süreçte tedavi edilir.
-Terapinin yanı sıra ilaç da gerekli oluyor mu?
Tedavi bütündür. İlaç kullanımı ile psikoterapi birbirinin alternatifi değildir. Tedavi planlamasının gerektirdiği yapılmalıdır zaten.
-Tacize maruz kalan çocuğun bu durumu atlatmasında ailenin rolü ve önemi nedir?
Ailenin soğukkanlı yaklaşması en önemli nokta… Destekleyici bir ailede daha kolay atlatıyor çocuk.
-İstismar aileden gelmişse ne yapılmalıdır?
En zor vakalar bunlar. Çünkü ilave güvenlik önlemleri gerekebiliyor ve böyle vakalarda çocuğun anne babası da ruhsal çökkünlük yaşıyor.
-Tacize maruz kalan kişiler tedaviye gerek görmediklerinde ya da tedaviden kaçtıklarında ileri yaşamlarında onları hangi riskler beklemektedir?
En başta aile içi huzur bozuluyor. Çocuk cinsel sorunlar yaşama aday oluyor. Travma algısı çalışılmadığı için bütün ruhsal hastalıklara açık bir erişkin haline geliyor.
-İstismara uğrayan çocukların ruhlarında ne gibi yaralar açılmaktadır?
Çok ciddi güven sorunu yaşıyorlar sevdiklerine karşı. Özgüvenleri azalıyor. Yaşananların verdiği eziklik ve suçluluk duygusu ile kendilerine zarar verebiliyorlar.
-İstismarın muhatapta etki etmemesi söz konusu mudur? Ruh ve beden bütünlüğünden söz etmek doğru olur mu?
İstismar kelimesinin çocukta yaşattığı duruma bir travma diyoruz. Travmanın etkisi yıllar sonra bile görülebilir. Her çocuğu, kendi algı düzeyinde mutlaka olumsuz etkileyecektir.
-Peki istismarcının ruh profilinden de bahseder misiniz?
Antisosyal kişilik bozukluğu olan, alkol ve madde kullanım öyküsü olan, kimi durumda hiperempatik olabilen kişiler. Kapalı ortamlarda büyümüş olmaları, istismarın her türlüsüne uğramış olma olasılıkları çok fazla. Açık ya da kapalı; cinsel konularla uğraşları daha fazla.
-Bunların anlaşılması dışarıdan mümkün müdür?
Hayır. Her sosyokültürel düzeyde görülebilir. Dışarıdan gayet normal görünen kişilerdir.
-Taciz ve istismarcıların topluma zarar vermesi nasıl önlenebilir? Bu konuda devletin yükümlülükleri neler olmalıdır?
Çocuk tacizi; bütün ülkelerde en ağır suçlardan birisidir. Çocuk tacizi suçlarının gizli kalmayacağını ve mağdurun güvenliğini garanti edebilecek yasaların çıkarılması ve uygulanabilir olması devletimizden beklenmelidir.
-Bu görevleri yerine getirebilmekte midir?
Ülkemizde en büyük sorun yasa çıkarmakta değil, yasaların uygulanabilir olmasında. Ne yazık ki birçok durumda töreler yasalara ağır basıyor.