"Şu maile de bir yanıt yazayım... Şu dosyaya da bir göz atmam lazım..." diye ofiste saatlerinizi geçiriyor, telefonunuza gelen mailleri kontrol etmeden duramıyor musunuz? Bekleyen işleriniz yüzünden vicdan azabı duyuyor, kendinize zaman ayırıp sinemaya gittiğinizde huzursuz mu oluyorsunuz? Bağımlılık Uzmanı Prof. Dr. Kültegin Ögel sizin bir işkolik olabileceğinizi söylüyor.
İşkolizmin tedavisi için, diğer bağımlılıklar gibi önce kabul edilmesi gerekiyor. Küreselleşme rekabeti artırırken çalışanların üzerindeki baskı da günden güne artıyor. Uzun mesai saatleri, akıllı cep telefonları ve dizüstü bilgisayarlar sayesinde ofis dışında da devam ediyor. Başarma arzusuyla yola çıkıp "çalışmaya son verememe" noktasına ulaşıldığında ise tehlike çanları çalmaya başlıyor. Prof. Dr. Kültegin Ögel, bir tür bağımlılık olan işkolikliğin tedavi edilmediği takdirde depresyona yol açan bir hastalık olduğunu söylüyor.
Kime işkolik denir?
İşkoliklik aslında çok çalışmak olarak kabul edilir ama değildir. Bazen gerektiği için de çok çalışabiliriz. Ama işkolizm "çalışmayı durduramamakla" ilgilidir. Davranışsal bir bağımlılıktır. Kimyasal olarak beyinde yaratılan değişiklikler bağımlılık yaparken, davranışsal olarak geliştirdiğimiz alışkanlıklar sonucu da beyin değişiyor. Bu yüzden yanlış olduğunu bildiğimiz halde bazı davranışlarımızı sürdürüyoruz. Çünkü aslında o davranışı biz değil beynimiz yürütüyor.
Bu bir hastalık mıdır?
Kişinin psiko-sosyal işlevlerini yani yaşamını bozduğu için işkoliklik hastalık olarak kabul ediliyor. Mide ülserindeki gibi hafif bir ağrınız varsa ve sizi çok rahatsız etmiyorsa sorun yoktur ama çok ağrınız varsa ve yemek yiyemiyorsanız hasta olduğunuz kesinleşmiştir. İşkoliklik için de bu durum geçerli. Hayatınızı etkileyip size zarar vermeye başladığında işkolikliğiniz artık hastalık haline gelmiştir. İş kültürü işkolikliği destekleyebilir.
Bulaşıcı mıdır?
İşyeri ortamı ve kültürü de işkolikliği etkileyebilir. Eğer yanımda biri işkolikse ben de ona yetişmek için işkolik olmaya, ona benzemeye başlıyorum. Patronum işkolikse ben işkolik değilsem çok dikkat çekerim diye düşünüyorum. Dolayısıyla kişiler zamanla çok çalışmanın normal olduğunu ve çalışmayı durdurmamayı bir kural olarak düşünmeye başlıyor.
Aynı ortamda herkes işkolik olmuyor, neden?
Kişilerde işkolikliği destekleyen dört ana faktör var: Duygularını kontrol edememek, dürtüsellik, ödülseverlik ve aidiyet hissi. Aidiyet hissini "Oraya ait hissediyorsam orada rahatımdır" olarak tarif edebiliriz. O yüzden bazı işkolikler, işte çok başarılıdırlar ancak hayatın başka alanlarında başarılı değillerdir. O zaman bu kişi ne yapacak? Kendini işe ait hissediyorsa oraya daha çok zaman ayıracak. Ödülseverlik ise haz almak, başarı kazanmaya bağımlılıktır. Dürtüsellik kişinin içinden gelen şeyi durduramamasıdır. Tam işi bitirecekken "Şuna da bir bakayım" der. Duygularını kontrol edememek ise iş yapmadığı zaman kişinin kendini kötü hissetmesi, diğer sorunlarını düşünmemek için işi, çalışmayı tercih etmesidir.
İnsanları işkolik olmaya yatkın hale getiren etkenler var mı?
Kişi aşırı sorumluluk sahibi ise ve sorumluluk almadığı zaman suçluluk duyuyorsa, kendisi için bir şey yaptığında bu çevresi tarafından ayıplanan ve eleştirilen bir durumsa, işkolikliğe yatkın hale gelebilir.Hep üretmeye yönelik bir aile ortamında büyüdüyse o zaman "Ben kendime zaman ayırmamalıyım, sorumlu olduğum işleri çözmeliyim" diye düşünce geliştirebilir. Başarısız eleman mükemmeliyetçi bir işkolik olabilir.
İşkoliklerin sizin gördüğünüz tipik özellikleri var mı?
İşkoliklerin gördüğüm önemli bir özelliği genelde "yorulunca" mola vermeleridir. Halbuki yorulunca mola vermenin, performansa önemli bir pozitif katkısı olmadığını biliyoruz. Yorulmadan ara vermek, yani belli periyotlarla mola vermek ise zihne bir tazelenme sağlayacağı için performansı pozitif etkiler.
Bir işkolik her zaman başarılı mıdır?
Bu dört faktörün dışında işkolizme en çok mükemmeliyetçi kişilerde rastlıyoruz. İki tür mükemmelliyetçi var, narsist ve obsesif. Obsesifler titiz ve detaycılar, "Her şey tam olsun, doğru olsun" diyenler. Narsistler ise "Ben en iyisini yaparım, en iyisi olmalı, daha iyisi varsa o da olmalı" diyenler. Bunlar en mükemmeli yakalamaya çalışırken hiç işe başlayamıyor, hiç adım atamıyor, en baştaki işi yapamıyorlar. Bu da başarısızlığı getirebiliyor. Türkiye'de işkolikliğin nedeni sınırların belirsizliği.
Türkiye'de işkolizmin gelişiminde bir farklılık var mı?
Yurtdışında işlerin belli kuralları var; Türkiye'de ise sınırlarımız ve kurallarımız çok net değil, dolayısıyla daha çok çalışabilir ve daha çok puan alabilirsiniz. Yurtdışında gereğinden fazla iş yaptığınızda eleştiri alabilirsiniz. O yüzden bizde işin ucu kaçabiliyor. Kişinin iş dışında heyecan duyduğu bir uğraşı olmalı.
İşkolikler nasıl iyileşebilirler?
Öncelikle kişinin işkolik olduğunun farkına varması ve "Bu bana zarar veriyor" demesi gerek. Ancak bu şekilde tedavi için bir adım atabiliriz. Kişinin probleminin nerede olduğuna ve hayatında başka bir şey olup olmadığına bakıyoruz. Hayatında bir şey derken hobi gibi iş dışında bir uğraş, heyecan duyduğu bir aktiviteyi kastediyorum. Eğer yoksa kişinin bir hobi edinmesi gerekiyor. Hobisi olması ve hobisine zaman ayırdığında suçluluk duygusu yaşamamasını amaçlıyoruz. Tedavi olmazsa önce "Tükenmişlik Sendromu" ve arkasından depresyon gelişiyor. Sınır kaybolduğunda depresyon kaçınılmaz.
Geçmişe göre işkoliklik artıyor mu?
Eskiye göre günümüzde geçerli olan kent yaşamında modernizmle birlikte artan başarı verekabet daha önemli, işyerine ait olma duygusu daha fazla. Bunlar işkolizmi artıran faktörler. Bu şekilde ilerlediği sürece de artacaktır. Yeni nesilde de hep daha iyi olmak isteğinden kaynaklanan bir işkoliklik eğilimi var. Gelişen teknoloji de insanları daha çok ofise bağladığı için işkolizmi artıran bir unsur.
İş dışında da mailler sürekli telefonlardan kontrol ediliyor, bu normal mi?
Bu durumda işle diğer hayat arasındaki sınır kayboluyor. İki hayatın nerede başlayıp nerede bittiğinin limitleri kayboluyor. Bu yüzden "iyi bir şey değil" diye düşünüyorum. İşte iş yapılır, eğlenilirken de eğlenilir. Hem çocuğa bakıp hem maillerinize bakıyorsanız sınırlar belli değildir. Tersten de aynı şey geçerli. İşyerinde çocuğumla konuşuyorsam bu durum patronun hoşuna gitmez. Yaşamlarımızın sınırlarının net olması gerek. Hobilerin yeri ayrı olacak, işin yeri ayrı olacak.
İşkolikliğin kriterleri
İşkoliklik 7 bağımlılık kriteri ile belirleniyor.
1- Çalışmayı durduramamak
2- Boş zaman aktivitelerine çok az zaman ayırmak ya da hiç zaman ayırmamak
3- Çalışmadığı zaman kendini rahat hissedememek
4- Çalışmaktan dolayı diğer sorumluluklarını ihmal etmek
5- Kendisine zarar vermesine rağmen çalışmaya devam etmek
6- Zamanın büyük bölümünü iş ile ilgili geçirmek
7- Çalışmaya ayrılan süreyi giderek artırmak
Bir kişide yukarıdaki kriterlerden 3 tanesinin olması işkolik olduğunu gösteriyor.
İşkolik nasıl yönetilir?
1. Hedefi iyi koyun.
2. Motive edin, iyi bir şey yaptığı zaman övün.
3. Mola vermesini öğretin.
4. Limit koyun.
Kaynak: Acıbadem Sağlık