Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre dünyada her yüz kişiden 15’inde hayatı etkileyecek, kişiyi işinden gücünden edecek şekilde majör depresyon görülüyor. Ancak uzmanlara göre bu, buzdağının görünen kısmı. Rakamlara yansımayan oran ise çok daha fazla ve kadınlar bu konuda erkeklerden daha şanssız, çünkü kadınlar daha çok depresyona giriyor.
BU BELİRTİLER VARSA DEPRESYON BAŞLAMIŞ DEMEKTİR!
Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Arıkan,”İştah ve uyku düzeni bozulduğunda, libido, yani cinsel istek azaldığında, çağrışımlar yavaşladığında, kişisel bakım önemini yitirdiğinde, kısaca hayat ‘slow motion’ eğilim gösterdiğinde depresyon başlamıştır” dedi.
Arıkan’a göre, bu belirtileri hisseden kişinin yapacağı ilk iş, konunun uzmanı bir hekime gitmek: “Hacı, hocadan, konu komşudan medet ummamak, uzman olmayanların önerdiği ilaçları kullanmamak lazım. Çünkü birçok hastalık depresyonla karışabilir. Öyle hastalıklar var ki, antidepresan verildiği zaman ölüme yol açar.”
Depresyon tedavisinde ilk yaklaşım ilaç ve psikoterapi. Hangi hastada hangi ilacın etkili olacağına; hastanın klinik bulguları, varsa daha önce bu amaçla kullandığı ilaçlar ve varsa kan bağı olan kişilerin kullandığı ilaçlar değerlendirilerek karar veriliyor. Doğru tedaviyi ulaşmada kullanılan bir yöntem de farmakogenetik. Bu yöntemle; tedaviye dirençli olgularda tükürük örneği alınarak genetik profile bakılıyor ve hastaya iyi gelecek en doğru ilaçlar tespit ediliyor.
FARMAKOGENETİK İLE DOĞRU HASTAYA, DOĞRU İLAÇ
Testin maliyeti yüksek ancak Prof. Arıkan’a göre, bu test doğru ilacın verilmesini sağlayarak hastayı lüzumsuz ilaç kullanımından kurtarıyor. Bütün bu çabalara rağmen sonuç alınamayan çok şiddetli depresyonlarda devreye tıbbın birçok alanında kullanılan elektroşok giriyor.
“KİŞİYİ YÜZDE 90 ORANINDA DEPRESYONDAN ÇIKARIYOR”
Elektroşokun etki mekanizmasının net olarak bilinmediğini söyleyen Prof. Arıkan, “Ancak bir takım teoriler var” dedi ve ekledi: “Benim en çok beğendiğim teori; beyindeki kimyasal maddeleri yeniden organize ettiği, bozulmuş dengeleri toparladığı yönündeki teoridir. Hastaya çok düşük doz elektrik, çok kısa sürede veriliyor. İşlem, çok kısa süre etki edecek genel anestezi altında yapılıyor. Önemli bir yan etkisi yok, sadece kısa dönemli hafıza kaybı yapıyor. Anestezi verilmesinden kaynaklanan bir sorun olmadıktan sonra elektroşoktan kaynaklı herhangi bir olumsuzluk söz konusu değil.”
Depresyon tedavisinde elektroşok uygulamasının genellikle 7-8 seans yapıldığını belirten Arıkan, elde edilen başarının kalıcı olması için yapılması gerekenleri şöyle anlattı: “Elektroşok, yüzde 90 başarı oranıyla kişiyi depresyondan çıkarıyor ancak kişinin tekrar depresyona girmemesi için yine ilaca ihtiyacımız oluyor. Bir süre daha antidepresan kullanmak, inatçı vakalarda ise elektroşok seanslarını tekrarlamak gerekebiliyor.”
ELEKTROŞOK HER HASTAYA YAPILMIYOR
Elektroşok depresyonda olan her hastaya uygulanmıyor, endikasyon için gerekli şartları Arıkan, “İntihar riski varsa, tedaviye direnç gelişmişse ve hastayı kısa sürede toparlama ihtiyacı söz konusu ise elektroşok yapılıyor. Ancak unutulmaması gereken nokta; bunun da uygun ve gerçekten zaruri olan hastaya yapılması gerekliliği. Uygun olmayan hastaya yapmak malpraktistir” şeklinde özetledi.
“DEPRESYON PSİKOLOJİK DEĞİL, BEYİNSEL BİR HASTALIK”
Genel kanının aksine depresyonun sosyal veya psikolojik bir problem değil, bir beyin hastalığı olduğunu belirten Prof. Kemal Arıkan, beyindeki iki kimyasal maddenin depresyonda ana rol oynadığını söyledi. Bunlardan biri mutluluk hormonu diye nam salan serotonin, diğeri de norepinefrin.
Depresyon psikolojik bir olay değilse, çok sevilen birinin kaybı, işten atılma, sevgiliden ayrılma gibi psikolojiyi ilgilendiren sorunlardan sonra insanlar neden depresyona giriyor? Prof. Arıkan’ın bu soruya cevabı ise şöyle:
“HER MORAL BOZUKLUĞU DEPRESYON DEĞİL”
“Depresyon, beyinsel bir hastalık ama bunu tetikleyen psikolojik ve sosyolojik faktörler elbette var. Ama bu tür olaylarda da hemen depresyon tanısı koymuyoruz, şiddetli belirtilerin belirli bir seviyede olmasını ve en az 2 haftanın geçmesini bekliyoruz. Mesala bir yakının kaybedilmesi durumunda yas reaksiyonunun 6 ay yaşanması gerekiyor. Yani 6 ay boyunca yaşanan olumsuzluğa biz yas reaksiyonu diyoruz, 6 ayı geçtikten sonra belirtiler patolojik şiddette olursa onu depresyon kategorisine koyabiliyoruz.
“DEPRESYONDA GENETİK FAKTÖR ÇOK ETKİLİ”
Her yakınını kaybeden depresyona giriyor mu, girmiyor. Bilinen oran nedir, yüzde 15. Peki bu yüzde 15 neden depresyona giriyor, çünkü genetik zaafiyeti var. Depresyonun genetik bir hastalık olduğu düşünülüyor. Yani genetiğinde yoksa kişi depresyona girmiyor.”