Bununla beraber bazen de bir dönemeçten rahat geçilse de diğer dönemeç fazlasıyla zorlayıcıdır. İlköğretimin ilk üç yılı, bu önemli dönemeçlerden biridir. Bazı anne-babalar bu yıllarda hiç zorlanmazlar. Bazı anne-babalar da fazlasıyla zorlanırlar. Bir çocuğunda hiç zorlanmadığı halde diğerinde zorlanan anne-babalar da vardır. "Çocuğumu dersin başına oturtmak çok fazla zamanımı alıyor" diyen annelerin yanı sıra "Yazı yazmakta çok zorlanıyor, çizgiler adeta uçuyor, düzgün bir şekil yaptıramıyorum" diyen ebeveynler de vardır. Kimi çocuk sınıfta okumayı ilk sökenlerden olur. Fakat yazı yazmaktan hiç hoşlanmaz, kimisi de çok güzel yazı yazar, öğretmenin tahtaya yazdıklarını çok güzel bir şekilde defterine geçirirken hiç kitap okumak istemez.
Öğrencilerin bazısının da hem yazmada hem de okumada sorunu yoktur, fakat matematiği bir türlü sevemez ya zihinden hesap yapmakta zorlanır ya da problem çözmekte. Kimisi çarpmayı kimisi bölmeyi kavrayamaz. Kimisi resim yapmaktan çok hoşlanırken kimisi de hiç hoşlanmaz. Çok düzgün konuşan, kendisini çok iyi ifade eden bir çocuk, kavramları öğrenmekte zorlanabilir. Her çocuk ayrı bir dünya, her çocuğun ayrı bir gelişim evresi vardır. Okuma yazma ya da sayısal problemler birinci yılda başlayıp diğer yıllarda da devam edebilir.
EĞİTİM HAYATININ TEMELLERİ ATILIYOR
Gerçek şu ki; önce okulöncesi dönemde daha sonra da ilkokulun ilk üç yılında bütün eğitim hayatının temelleri atılmaktadır.
Öğrencilerin çok azı bütün alanlarda başarılıdır. Her öğrencinin mutlaka kuvvetli olduğu yönler olduğu kadar zayıf olduğu yönler de vardır. Bazı zorluklar da sonradan ortaya çıkar. Başlangıçta sorun yaşamayan bir çocuk, ilerledikçe bazı konularda sorun yaşamaya başlayabilir.
İlkokulun ilk üç yılı okulöncesi dönemde olduğu gibi önemli bir dönemdir. Bunun bilincinde olan bazı anneler, hayatlarını çocuklarının okul ve ders saatlerine göre planlarlar. Öğretmenin tecrübeli ve dikkatli, anne-babanın da öğretmenle uyumlu destekleriyle ilk yıl en fazla olmak üzere ilk üç yılda çocuğun gelişimsel yönden daha zayıf olduğu alanlarda okulda ve evde yapılan tekrarlar ve bilinçli çalışmalarla bütün eğitim hayatında gerekli olan beceriler geliştirilmiş olur. Bunun için hem öğretmenler hem de anne-babalar çocuğun eksik olduğu alanlarda gelişmesi için bilgi ve tecrübeye de dayanan farklı yöntemler kullanırlar.
VELİ VE ÖĞRETMEN İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLMALI
Anne-baba (veli) ile öğretmen arasındaki işbirliği yeterli değilse bu kritik dönemde telafi edilemeyen eksiklikler ileride ciddi sorunlara yol açmaktadır. Veli-öğretmen işbirliğinin yetersiz olmasının ise bir çok nedeni vardır:
Anne-babanın öğretmenle gerektiği şekilde görüşememeleri, çocuğun okuldaki çalışmaları, davranışları ve evde yapılması gerekenler hakkında bilgi alamamaları, veli-öğretmen işbirliğini engeller.
Anne-babanın çocuğa yeteri kadar zaman verememeleri, evde çocuğa göstermeleri gereken ilgiyi gösteremeyip evde gerekli çalışmaları yaptırıp çocuğun derslerine dikkatini vermesini sağlayamamalarına yol açar.
Anne-babanın çocukla yeteri kadar ilgilenememesi yeni doğan bir kardeş, bakıma ihtiyaç duyulan bir hasta veya bizzat anne-babanın sağlık sorunları veya annenin çalışması gibi birçok nedenden kaynaklanabilir.
Annenin çocuğuyla ilgilenecek vaktinin olmaması durumunda alternatif olarak çocuğun bakımıyla ilgilenecek kişinin çocuğun dersleri ile de ilgilenecek yeterli donanıma, sevgi ve şefkate sahip olması sorunu azaltır.
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ VARSA BU DÖNEMDE SAPTANMALI
Çocuğun normal hatta normalin üstünde zekâya sahip olduğu halde okumada, yazmada ya da matematikten birinde sorunu olmasına yol açan özel öğrenme güçlükleri ciddi sorunlara yol açar. Erken teşhis ve bilhassa okulöncesi eğitim döneminde ve ilköğretimin ilk üç yılında yapılan çalışmalarla bu sorunların büyük ölçüde önlenebileceği ve bu yapısal duruma eşlik eden müstesna becerilerin de erken dönemde geliştirilebileceği de unutulmamalıdır.
Zaman