Evlilik iki kişi arasında verilen sözlerle geleceğe atılan bir adımdır. Kişiler geleceklerini birbirlerine parsellerler. Birbirlerinin son sevgilisi olmayı göze alırlar. Toplumun onlardan beklediğini vermeye hazırlanırken; kendi beklentilerini de gerçekleştirmek için ilişkilerinin duygusal temelini sağlamlaştırırlar.
Evliliğin ilerleyen zamanlarında beklentilerle ilgili hayal kırıklıkları yaşayabilir genç çift. Sevgi sözcüklerinin artık söylenmediğinden, anlaşılamadıklarından, birbirleri ile zaman geçiremediklerinden, ilgisizlikten yakınılabilir. Bu yabancılaşma acaba sahici bir yabancılaşma mı? Gerçekten sabun köpüğü gibi sönen duyguların yarattığı bir boşluk mu? Yoksa kadın ve erkek olmanın duygusal dışavurumundaki farklılıklar mı?
Kuşkusuz, çiftler arasındaki doğru iletişimin ilişkiye olumlu etkisi tartışılamaz Bununla beraber, iletişimde mükemmel olsanız bile işler beklediğiniz gibi yürümeyebilir. Kadın ve erek arasındaki sihirli dansın uygun ahenkle başlaması için mükemmel iletişimin yanında başka şeyler de gerekir.
Eşiniz siz daha bir söz bile etmeden keyfinizin nasıl olduğunu anlıyor mu? Üzgün ya da keyifli olduğunuzu herkesten önce fark ediyor mu? Ya siz? “benim yârim gelişinden bellidir” diyenlerden misiniz? Daha kapıdan içeri adımını atarken onu anlıyor ve bunu ona hissettiriyor musunuz? Eğer bu sorulara yüreğinizle “evet” diyorsanız; yaşamın getirdiklerine rağmen, siz sorunsuz bir çiftsiniz. Duygusal yaşamınızın önemli bir ayrıntısıdır bu ve sizi diğer bütün insanlardan ayırarak, dünya kadar sorun içinde bile olsanız, sağlam bir çift yapar.
Yaşamınızın pek çok ayrıntısını paylaşıyorsanız ama ilişkiniz hakkında olumlu ya da olumsuz konuları konuşmaktan kaçınıyorsanız; birbirinize o özel mutluluğu da vermiyorsunuz demektir. Özellikle erkeğin, ilişki hakkındaki olumlu düşüncelerini yansıtması önemlidir. İlişki hakkında sadece kadının konuşması, bir süre sonra inandırıcılığını yitirmesine neden olabilir.
Eşimiz aynı zamanda sevgilimiz olmalıdır. Bununla birlikte, onu kendine özgülüğü ile ve bizimle ilgili rolleri dışında görebildiğimiz ve kabul ettiğimiz zaman ilişkimiz bundan olumlu etkilenir. Olduğu gibi anlaşıldığını ve kabul gördüğünü bilmek; “koca” rolünü benimseme sürecini hızlandırır ve çiftin sevgililiğini güçlendirir. Çiftin, gündelik yaşamın getirdiklerine hazır olması ve eşe yönelik anlayışını, hoşgörüsünü sürekli tutması gerekir. Evlilik her iki kişinin de sürekli katkı koymasını gerektiren bir oluşumdur ancak; çiftlerin yaptıkları ya da verdikleri ile ilgili hesaplaşmaya gitmemeleri gerekir. Evliliğin en önemli dayanağı duygusal boyutudur. Sürekliliği ve hazzı sağlayan da budur. Şirket ortakları gibi davranan çiftler, duygusal yoksulluğa çok çabuk düşerler ve dağılırlar. Sevgisizlik egemen olduğunda çiftin çift olmasını sağlayan bağ kopar.
Aşkı, sevgiyi paylaşan çiftlerin duygu dili “biz” dilidir. Onlar yarınları ile ilgili konuşurken hep bu dili kullanırlar. Aralarına nifak girmiş ya da duygusal soğukluk yaşayan çiftler ise çok çabuk “ben” olmaya ve davranmaya, söylemeye başlarlar. Evlilikten alınan doyum, iki kişinin ilişkiye katkısına bağlı olarak gelişir. Beklentileri gerçekleştirmenin ilk adımı ise, çiftin birbirlerini “duygusal boyutta” tanımalarıdır.