İlk davranış kalıbı, çiftlerin hiç tartışmayacaklarına ilişkin birbirlerinden bekledikleri olağandışı çaba. Olağan dışı diyorum çünkü çiftler tartışabilirler, bazen büyük sebeplerden de tartışabilirler ama bu bazı kişiler için ilişkiye tehdit gibi algılanabilir. İlk tartışmadan ilişkiyi bitirmek isteyebilirler. Ya da her tartışmada “bitsin o zaman” sözleri ile restler çekebilirler. Ayrılıp barışma ile giden dönemlerle kopuk ilişki sürdürebilirler. Oluştururlarsa istikrarlı bir ilişkide tartışsalar bile birbirlerine güven içerisinde devam edebilirler. İlk tartışmadan ilişkiyi bitirmek, ya da karşı tarafı yeteri kadar tanımadan önyargı ile davranabilmek bir zaman sonra çiftleri yalnızlığa sürükleyecektir.
Diğer ilişkiyi bitiren maddelerden biri de kıskançlıktır. Kıskanmak doğal bir duygudur. Kadın ve erkek iki cinste kıskançlık yaşarlar. Kıskançlık kişinin yaşam alanını ciddi bir şekilde kısıtladığında bir sorun haline gelebilir. Kıskançlığın birbirine güven verme aşamasında görülmesi normaldir, ancak bir paylaşım süreci geçtikten sonra ve bağlanma olduktan sonra iki tarafında birbirine güven vermesi sonucu azalması beklenir. Burada iki tarafında istikrarlı ve güven veren davranışlar içerisinde olması önemlidir. Kafa karışıklığı yaratan durumlar sabırla açıklanmalı ancak iki tarafta birbirini yormamalı, hayatı birbiri için kolaylaştırmalıdır.
Diğer madde ilişki sorumluluğu alamamaktır. Bazı kişiler ilişkiye başladıktan sonra ilişkinin getirmiş olduğu bir miktar kısıtlanma hissinden rahatsız olurlar. Aslında hem ilişkileri yokmuş gibi özgür bir yaşamı özlerler hem de sevgililerinin olmasını isterler. Özgürlüklerinin kısıtlanmasından, üzerlerinde baskı oluşmasından korkarlar. Her şeyin kontrolünün dışında gelişmesinden korkarlar. Bazı kişiler bu korkuyu ilişki içerisinde kalarak yener, bazı kişiler ise bir süre sonra bunu gerçekleştiremeyeceklerini anlayarak ilişkilerini sonlandırırlar.
Bir diğer davranış kalıplarından bir tanesi kadın ya da erkeğin kafalarında ki şemalara göre aşk yaşamak istekleridir. Kadınların masallardaki gibi bir aşk yaşamak istemeleri, erkeklerin ise annelerine benzer kadınlarla evlenmek istemeleri gibi düşünülebilir. Sonuç itibari ile kafalarında ki kalıbın aslında kendilerini mutlu edecek ilişki biçimini bozmasıdır. Örneğin “bir ilişki nasıl olmalı" denildiğinde iki tarafında maksimum ideal bir kalıp sunmasıdır. Bazen kadınların erkeklerden daha romantik olmasını istemeleri gibi.
Birçok kez kadınlar kendileri ile ilgilenilmediğini söylediklerinde erkek arkadaşları veya eşleri tarafında gerçekten nasıl ilgilenebileceklerine dair bir fikirlerinin olmadığını ancak ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını görürüm. İstisnalar dışında. Böyle durumlarda kadınlar istediklerini ilişki içerisinde net bir şekilde ifade etmekten kaçarak “her şeyi de ben mi söyleyeceğim biraz da kendisi anlasın” düşüncesi ile erkeğin paylaşım içinde bulunmadan kendilerini anlamasını beklemektedir. Ben de sürprizden, ilgiden ve alakadan kasıtlarının ne olduğunu sorarım. Bir akşam dışarıda yemek yemek mi, yoksa eşin, sevgilinin kendisine çiçekler alması mı, yoksa onun sevdiği ilgi alanı olan bir şey ile gerçekten ilgilenmesi mi, hatta nitelikli baş başa geçen bir sohbet mi? Bir ilişkide herkes ihtiyaç olarak farklı şeyler bekleyebilir.
Erkeklerin bu beklentileri konuşmadan yakalayabilmeleri çok kez mümkün olmamakta ilgisizlik ile daha sonraları suçlanmaktadırlar. Öte yandan erkek içinde bazen ilgi başka anlamlar ifade etmektedir. Eşin ilgisi onunla geçirdiği fiziksel temas ve zaman olarak düşünmekte kadın ise daha romantizm beklemektedir. Kadınlar bu duygusal taraflarındaki ihtiyaçlar giderilmediğinde öfkelenmekte ve öfke ile fiziksel temastan kaçınmakta, soğumaktadır.
Soğukluk hisseden taraf karşı cinse de soğuk bir mesaj vereceği için sanki arzulanmadığına dair başka problemler doğacak ve bu problemler gün içerisindeki başka mevzulara da yansıyacaktır. Ufacık bir beklentinin ve davranış kalıbının bir ilişkiyi nasıl değiştirebileceği örneği, tıpkı bu şekildedir.
Kadınların ve erkeklerin kafalarında çoğu zaman büyürken oluşan, izlenilen filmlerden, dizilerden hem cinsleri ile aralarındaki sohbetlerden de etkilenilmiş şekilde ilişkinin belli kalıpları olduğuna inanabilirler. Bu kalıplar olmadığında ilişkinin aslında yolunda gitmeyeceği korkusu yaşayabilirler. Bu maddeyi de her şeyin filmlerdeki gibi mucizelerle dolu ve romantizm dolu bir süreç şeklinde olmayacağını, işler yolunda gitmese bile ilişkilerin emek gerektirdiğini hatırlatarak sonlandırıyorum.
Kaynak:www.mynet.com