Onu ilk kez bir workshopta tanımıştım.
Güzelliği dikkatimi çekmişti, siyah gür saçları, bal rengi kocaman güzel gözleri vardı.
Fiziği de oldukça dikkat çekiciydi. Bir süre sonra bana telefonla ulaşarak yardım almak istediğini söyledi, memnuniyetle kabul ettim. Ofisime geldiğinde oldukça hüzünlü ve mutsuzdu. Ön görüşme süresince kendine olan güvensizliğini de fark etmiştim.
Konuşmaya başladık ve kendisini çok çirkin bulduğunu söyledi. Bedenimle barışık değilim, kendimi hiç beğenmiyorum dedi.
Sorunu buydu, kendini bildi bileli kendini beğenmiyor ve çirkin buluyordu. Bu yüzden doğru dürüst bir erkek arkadaşı olamamış, olanlarla da mutlu olmamıştı.
Oldukça şaşırmama rağmen belli etmemeye çalıştım. Çünkü karşımdaki kadın gerçekten güzeldi ! Kendisini çok çirkin hissediyordu bu da onda değersizlik ve güvensizlik duygusu yaratmıştı. Hemen regresyon çalışmalarına başladık. İlk üç seansta bilinçaltı kök olaya genellikle gitmez. Üçüncü seansa kadar farklı ve bambaşka olaylara ve duygulara götürdü bilinçaltı onu.
O gün tam da üçüncü seanstı.
Kendisini hipnoz indüksiyonu ile derinleştirdim. Derin bir hipnozdaydı, nerde olduğunu sordum.
Sıcak sımsıcak bir yer, güvenli ama karanlık cevabını verdi.
Ana rahmindeydi danışanım, doğumuna yardım ettim, artık dünyaya gelmek ve dünyaya merhaba demek istiyordu.
Doğum gerçekleşti, ancak tek değildi dünyaya gelirken, bir de ikiz kardeşi vardı, o erkekti. Dokuz ay boyunca beraber yatmışlardı annelerinin karnında.
Önce kardeşi doğdu, sonra danışanım ışığı gördü ve kendini dünyaya bıraktı. Çok heyecanlıydı bir o kadar da mutluydu. Ne hissettiğini sordum, mutluyum dünya güzel dedi.
Sonra sustu, uzunca bir süre sustu...
Bir şeyler duyuyordu, birilerini dinliyordu sanki. Ne oluyor şu anda, bir şey mi duyuyorsun, diye sordum. Evet dedi, iki hemşire kadın var başımda bana hakaret ediyorlar diyerek ağlamaya başladı !
Sakinleştirmem çok zor oldu. Ne diyorlar neden bu kadar üzüldün, sana neden hakaret etsinler, sen henüz dünyaya geldin, dedim.
Anlatmaya başladı.
Ben doğar doğmaz bana bakarak bu kız çok zayıf ve çirkin, çelimsiz bir şey, bu çirkinlikle ve zayıflıkla yaşamaz bu ölür! diyorlar dedi. İşte danışanımın kendini çirkin ve bedbaht hissetmesine neden olan çekirdek inancı buydu. Bu iki hemşire kadının söyledikleri, bilinçaltında ben çok çirkinim diye bir kayıt oluşturmuştu.
Kendisini çok çirkin hissetmesi ve beğenmemesi bu yüzdendi.
O iki hemşire kadına duyduğu öfkeyi boşalttık. Onlara o kadar öfkeliydi ki, çok uzun bir süre duygularını boşalttık. Uzun süre ağladı ve elindeki yastığa vurarak bu iki kadına olan öfkesini boşalttı.
Yavaş yavaş sakinleşti ve ağlaması bitti.
Doğumundan itibaren enerji bedenine saplanıp kalan çirkinlik duygusundan, kendine olan güvensizliğinden ve değersizlik duygusundan kurtulmanın hafifliğini yaşıyordu.
Gözlerini açtığında büyük bir rahatlama ve mutluluk yaşıyordu.
Enteresan Değil Mi?
Üzerimize yapışıp kalan kısır döngüleri bazen hangi olayların oluşturduğunu düşünüp dururuz, ama bu bazen nafile bir çabadır. Zira bu vakadaki gibi, bilinçaltı doğum anında bile bir negatif kayıt oluşturabiliyor.
Ancak unutmamak gerekir ki, yaşadığınız her olumsuz duygunun mutlaka bir çözümü var.
A.Nilgün Aktaş /Milliyet