Uğur İlyas CANPOLAT
Yaşlılık oranı artıyor mu? Bazı yaşlılar neden giderek asabileşirler. Kendini değersiz gören iler, yaşlar ne gibi duygular yaşarlar? İçe kapanan yaşlıları bekleyen tehlikeler nelerdir? Fiziki rahatsızlıklarla beraber ne gibi ruhsal sorunlar oluşuyor? Bakımevlerine verilen kişiler neler hissediyorlar? Uğur İlyas CANPOLAT Emeklilik sonrası ani çöküşlerin sebepleri, değişen davranışlar gibi yaşlılıkla ilgili pek çok konuyu Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Önen Unsalver ile konuştu.
İleri yaş psikolojisi nasıldır?
Son yıllarda tıp alanındaki gelişmeler insan ömrünün uzamasını sağlamıştır. 2000 yılında Avrupa'da yaşayan halkın %15'i 65 yaş ve üstündeyken, 2030 yılında bu oranın %24'e çıkması beklenmektedir. Bu, ileri yaşlardaki bireylere yönelik çalışmalara ivme vermiştir. Yaşlılık psikolojisi (geropsikoloji) de bu çabaların bir parçası olan yeni bir bilim dalıdır. Geropsikoloji, hayat tarzında değişime neden olan tıbbi durumlar, aile ilişkileri, kronik ağrı, akıl hastalıkları ve yaşlı nüfusu etkileyen birçok değişik duruma yaşlı bireyin uyumuyla ilgilenir.
Yaşlılığın bir tanımı var mıdır?
Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üstündeki bireyleri yaşlı kabul etmektedir. Ancak bu sadece kronolojik yaşın sınırını tanımlar. Yaşlanma bireysel bir değişim olarak kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesidir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte doku ve organlarda oluşan yaşlanma biyolojik yaşlanmadır. Öte yandan, toplumsal değerler ve kültürel yapı da yaşlının ve yaşlılığın yerini belirlemektedir. Kişi kendini hissettiği oranda yaşlıdır.
Yaşlılıkta gelişen ne gibi korkular vardır?
Yaşlılarda en sık görülen korkular arasında, yalnız kalma, düşüp bir yerini kırma, birilerine bağımlı kalma, parasız kalma, saldırıya uğrama, hastalanma önde gelir.
Emeklilik sonrası aniden çöken insanlara rastlıyoruz. Bu kişilerin yaşadığı duygular neler olabilir?
Emeklilik, hayat içerisindeki önemli değişim dönemlerinden biridir ve sıklıkla yaşlının karşılaştığı ilk büyük değişimdir. Emekli olan kişi öncelikle gelir kaybına uğrayacaktır, bunun yanında sosyal rol ve yetkileri de değişecektir. Emeklilikle birlikte yaşanan bu kayıplara uyum sağlayamayan bireyler, kendilerini değersiz, önemsiz, yalnız, boşlukta, çaresiz hissedebilirler. Hayatlarının geri kalanını planlamakta güçlük çekerler. Yakınlarına yük oldukları hissine kapılır ve bazen de onlara karşı öfkeli tavırlar sergileyebilirler. Can sıkıntısı çekerler. Fiziksel sağlıkları bozulur. Bu kişilerin çoğunda klinik depresyon görülmektedir. Oysa emeklilikle birlikte ortaya çıkan güçlü duygular tanınıp bu yeni duruma uyum sağlandığında, emeklilik bireyin kişisel gelişimi, büyümesi ve hayata yeni bir bakış açısı getirebilmesini sağlayacaktır.
Sağlıklı ve zinde bir yaşlılık için önceden yatırım yapılmalı diyebilir miyiz?
Yaşlılık kaçınılmazdır elbette. Bedendeki değişim ve beraberindeki fiziksel kısıtlılıklarla ancak "genç" kalan bir beyin sağlıklı bir biçimde başa çıkabilir. Çünkü bedenin geri kalanının aksine, plastik bir organ olarak tarifleyebileceğimiz insan beyni çalıştığı sürece kendini yenileyebilir ve "genç" kalabilir. Dolayısıyla kişinin ruhsal ve zihinsel gelişimine yaptığı yatırımlar yaşlılık döneminin rahat geçmesini sağlayacaktır.
Yaşlılarda sık görülen 'Yalnızlık korkusu'nun altında neler olabilir?
Amerika'da yapılan bir araştırma, yaşlıların üçte birinde yalnızlık korkusu olduğunu göstermiştir. Yaşla birlikte gelen bedensel hastalıklar ve fiziksel kısıtlılıklar yaşlı kişinin gündelik hayatın sorumluluklarını yerine getirmesini zorlaştırarak hayatla tek başına mücadele edemeyeceği hissine yol açabilir. Ancak, gençliğinde bir başkasına bağımlı olmadan hayatını idare etme becerisine sahip olmuş kişi yaşlılığın getirdiği bu zorluklarla da başa çıkacaktır. Öte yandan, geçmişte de kendi hayatı konusunda başkalarının karar vermesine izin vermiş kişiler yalnız kalmaktan korkacaklardır. Annesinden ayrılmakta zorlanan bir çocuğun durumuna benzer bu.
Yaşlılıkta yapılan evliliklerin altında bu duygular mı var dersiniz?
Özellikle erkeklerin eşleri öldükten kısa süre sonra evleniyor olması, kendi kendine bakamayacağı korkusuyla ilişkili olabilir. Çünkü hayatı boyunca önce annesi daha sonra da eşi onun yerine birçok işi yerine getirmiştir. Ve şimdi hayatının sonuna yaklaşmaktayken her şeyi öğrenmesi gerekmektedir ki, bu durum korkutucu görünmektedir. Tabii unutulmamalı ki, her durum kendine özeldir ve o bireye ait bizim bilemediğimiz birçok sebep olabilir. Bazen de tüm ailenin itirazlarına göğüs gerip evlenme kararı veren yaşlı kişi, aslında hayatında ilk defa tam bir erişkin gibi özgür seçimini yapıyor ve seçiminin sorumluluklarına sahip çıkıyor olabilir.
Yaşlılıkta yaşanan yeti kayıpları onlara kendilerini nasıl hissettiriyor?
Kendilerini kabul etmekte güçlük çekebiliyorlar ve benlik saygılarının düşmesi kolaylaşıyor, bağımlılık ve yetersizlik duygularına neden olabiliyor.
İleri yaştaki insanların çokça konuşma isteklerinin temel nedeni nedir size göre?
Yalnızlık duygusunu gidermek, yani sosyal ilişki ihtiyacını karşılamak ve böylece hayattan zevk alabilmek. Birikimlerini paylaşarak faydalı biri gibi hissetmek
Yetişkinlik dönemlerinde mazbut ve düzgün olan kimi beyefendilerin ileri yaşlarda tamamen farklı bir kişiliğe bürünebildiklerine tanık olabiliyoruz. Bu yaşlarda neyi kontrol edemiyorlar ki bunlar oluyor?
Hayatın son dönemine girerken geçmişte bastırılmış bazı arzular yüz üstüne çıkıyor diyebiliriz. Özellikle yıllarca önemli pozisyonlarda çalışmış, yani bir iktidar sahibi olmuş bazı kişiler iktidarı ellerinde tuttukları sürece kendi varoluşlarını hissedebilirler. Bu nedenle kendilerini iktidarda hissedebilmek için uygunsuz yolları deniyor olabilirler. Bunun yanı sıra, bazı organik beyin hastalıklarında da kişiler dürtülerini kontrol edemez ve toplumca kabul görmeyen davranışlarda bulunabilirler.
Yaşlılık dönemlerinde birden genç kızlar gibi giyinmeye başlayan normal zamanlarına göre çok abartılı makyajlar yapan tanıdık hanımlara rastlıyoruz. Bunun altındaki mekanizma nedir?
Bu kişiler kaybettiklerini düşündükleri gençliği somut bir şekilde yerine koymaya çalışıyor olabilirler. Yaşlanma, zihinlerinde güçsüzlük, değersizleşme, sevilmeme, ya da yalnız kalmayı temsil ediyorsa bu durumu tersine çevirip kendilerine duydukları saygıyı arttırmaya gayret gösteriyorlar denebilir. Öte yandan, yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan demans (bunama) gibi bazı hastalıklar da kişinin normal algısını, doğruyu yanlışı ayırt etme becerisini değiştirebilir. Ya da bazı psikotik bozukluklar da abartılı giyim ve makyajla kendini gösteriyor olabilir.
Beyinlerinde bazı değişiklikler oluyor diyebilir miyiz?
Evet, yaşa bağlı beyindeki bazı yapıların boyutları küçülebiliyor. Beynin işlevlerinden sorumlu bazı kimyasal maddelerin üretiminde azalma oluyor. Hatta bu nedenle, insan ömrü uzadıkça demans tablolarının görülme sıklığının artması bekleniyor.
Bazı yaşlılarda asabi davranışlarda görülebiliyor. "Huysuz ihtiyar" sözü bize özgü olsa gerek. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Yaşlıların daha asabi ve esnek olmadıkları düşüncesi aslında toplumun yaşlılarla ilgili önyargılarından birisidir. Gençliğinde de asabi olan, kişilik gelişiminde bazı sorunlar olan kişiler bu sorunlara çözüm bulunmadığı takdirde, yaşlandıklarında da asabi olacaklardır.
Gözlemlerinize göre ileri yaşlarda yaşanan ön önemli pişmanlıklar nelerdir?
Araştırmalar ileri yaşlarda özellikle de kadınların en fazla eğitim hayatıyla ilgili pişmanlık duyulduğunu gösteriyor. Yapılmış kariyer tercihleri, girilmiş romantik ilişkiler, algılanan ebeveynlik kusurları, nasıl bir kişi olduğu ve çalışılmayan vakitleri geçirme şekilleri de pişmanlık duyulan diğer alanları oluşturuyor.
Yaşlılık ile sabır bir araya geldiğinde ortaya ne çıkar?
Bilgelik. Bu kişiler yeni nesillere kendi deneyimlerini aktararak insanlığın ilerlemesine katkıda bulunurlar.
Darülacazelerde yaşamak durumunda kalan yaşlıların psikolojileri hakkında bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Kendi isteği dışında bir kuruma yerleşen yaşlının kendine duyduğu saygı azalır, kendini toplumdan soyutlanmış, yadsınmış ve değersiz hissedebilir. Kendi isteğiyle bir kuruma yerleşen yaşlıların yaşadıkları ruhsal sorunların diğer yaşlılardan farklı olmadığını söyleyebiliriz. 2002'de İzmir'de huzurevlerinde yaşayan kişilerle yapılan bir araştırma % 91'inin memnun olduğunu göstermekle birlikte diğer birçok çalışmaya bakıldığında huzurevlerinde yaşayan yaşlılarda depresyon görülme sıklığı evinde yaşayan yaşlılardan daha yüksektir. Ayrıca, demans seyri huzurevinde hızlanarak kısa sürede kötüye gitmektedir.
Yaşlanan kişilerin dini konulara daha fazla yöneliyor olmalarını nasıl açıklarsınız?
Allah'la bir arada olma, yalnızlık duygusunu azaltmaktadır. Benzer şekilde camiye ya da kiliseye gitmek de sosyalleşmeyi arttırmaktadır. Yaşlı için dini topluluk, aile dışındaki en büyük sosyal desteği oluşturmaktadır ve dini toplantılar yaşlıların istemli olarak en sık katıldıkları sosyal aktivitedir. Ölüme yaklaşmakta olan bu kişiler dine yönelerek geçmiş hatalarıyla da yüzleşmektedirler. Günahları için yaratandan af dilerken bir yandan da kendi suçluluk duygularını da çözme çabasına girmişlerdir farkında olmadan. Buna geçmişi anlamlı kılma çabası da diyebiliriz.
Yaşlılarda yaşanan en önemli korkulardan birisi de ölüm korkusu
Neden böyle olmaktadır?
Yaşlılar ölümden sıkça bahsetmekle birlikte, çoğu çalışma gösteriyor ki, aslında gençlere oranla yaşlılar da ölüm kaygısı daha az. Yaşlılarda, uzamış ve acılı bir ölüm mü olacağı, ölümden sonra ne olacağı ve yaşanmış olan hayatın bir anlamı var mıydı sorularına aranan yanıtlar ölümle ilgili korkuların altında yatmaktadır.
Yaşlılık döneminde ümitsizliklerin ve başarısızlık duygularının gidip yerine bütünlük duygusunu geldiği söylenebilir mi?
Eriksson'un tarif ettiği insanın psikolojik gelişim basamaklarına göre yaşlılık döneminde gerçekleşmesi beklenen bütünlük duygusudur ki, bu gerçekleşmediğinde yukarıda bahsi geçen sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Üretken, sevebilen, yaşamdan doyum sağlayabilen insan için bu dönem yaptıkları, ürettikleri ve birikimleri açısından en verimli dönemdir.
Batıda yaşlı intiharlarına rastlanmaktadır? Bunun ülkemize göre fazla olmasının nedeni nedir size göre?
Her ne kadar büyük kentlerde çekirdek ailelerin sayısı artmaktaysa da, halen ülkemizdeki sosyal destek sistemi batı ülkelerine göre daha iyi çalışıyor. Kültürümüz gereği aile büyüklerine sahip çıkmayan kişiler toplumda hoş karşılanmıyor.
Ülkemizde genç ve yetişkinlik dönemlerinde yoğun iş temposu ve bitmeyen ihtiyaçlar sebebiyle çalışmaktan başka seçeneği olmayan insanlar ileri yaşlarda emekli olduğunda zamanı olduğu için daha fazla sosyal iletişim imkanı bulmaktadır. Bunun olumlu etkileri var mıdır?
İleri yaşta sosyal iletişim ne kadar çok olursa yaşlı kişinin hayattan zevk alma duygusu o kadar artıyor, kendini bir bütünün önemli bir parçası gibi hissediyor.
Yaşlılar da depresyona girerler mi?
Evet. Yaşlılarda gençlere göre daha yüksek oranda intihara bağlı ölüm görülmektedir. Bu nedenle yaşlılık depresyonu acil tedavi gerektiren bir durum olabilir. Toplumdan geri çekilme, keyifsizlik, öfkeli olmak sanki yaşlanmanın doğal bir parçası gibi görüldüğünden çoğu yaşlı kişi tedavi alamamakta ve mağdur olmaktadır.
Yaşlılık dönemlerinde karı koca arasında yetişkinlik dönemlerine göre davranış farklılıkları görülebiliyor. Gençliğinde eşinin baskıcı tavırlarına sessiz kalan bazı bayanlar ihtiyarlık dönemlerinde adeta rol değişimi yaşıyorlar. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
Gençliğinde bir gün gelip de eşini değişeceği yönünde umut besleyen ve yıllar geçip de hayal kırıklığı yaşayan eş, yaşadığı geçmişe yönelik pişmanlık ve öfke duyuyor ve yaşadığı travmaların hesabını sormak istiyor olabilir. Hayatın sonuna yaklaşırken kırılan onuru ve düşmüş olan öz saygısını onarmak çabası gibi bakılabilir buna, çünkü yaşanmış hayat o zaman bir anlam taşıyacaktır.
Yaşlılık ile bilgeliğin at başı gitmesi için neler yapılmalı size göre?
"Var olmak değişmektir, değişmek olgunlaşmaktır, olgunlaşma ise bireyin kendini sürekli üretebilmesidir" sözüyle Irvin Yalom, olgunlaşma ve yaşam deneyimlerinin getirdiği birikimlerle yaşlı bireyin sahip olduğu gücü, potansiyeli ve bilgeliği anlatmaktadır.
Çocukluktan itibaren yaşlanmaya hazırlık gerekiyor. Yaşanılan çevrede yaşlılara değer verilir, sevgi ve saygı gösterilirse, büyümekte olan çocuk da yaşlanmayı olumlu bir durum olarak algılayacaktır. Gençliğin kaybı ve geçen yıllara üzülmektense, kendine ve yaşlılığına saygı duyup, birikimleri gelecek nesillerle paylaşmaya çalışmak yaşanmış hayatın anlamını ve o hayattan duyulan tatmini arttırır. Burada toplumun yaşlılara verdiği önem ve duyduğu saygı çok önemli bir unsur. Bir kenara atılıp son kullanım tarihi beklenen yaşlının toplumla bütünleşmesi zordur.
Mutlu bir ileri yaş için neler önerirsiniz?
Değişime ve gelişmeye açık olmak, kayıpları kabullenip çözüm yolları aramak ve her kayıptan bir ders çıkarmak, kendini ve kendinin sınırlarını tanımaya çalışmak ve kendini tanıdıktan sonra ötekileri görmeye çalışmak. Bugünü "şimdi ve burada" yaşama becerisini geliştirmek.