Psikoloji bilimi üretildiği zamanın iktidar ilişkileri ve ideolojik zeminine bağımlı kalarak bize gerçekliğin sadece yanlı bir kesitini sunmaktadır. Eleştirel psikoloji gücünü bilimsel alanda gerçekleşen psikolojinin bağımlı bulunduğu ideolojinin eleştirisinden alırken, eleştirel zemine dayalı bir psikoloji pratiği bize doğru ve gerçek olarak sunulan psikoloji bilgisini tartışma, sorgulama ve alternatifini üretme olanağı tanır. Gerçekliğin mümkün olduğunca olası ve farklı perspektiflerini gözler önüne seren eleştirel psikologlar eleştirilerinde, alternatif bir psikoloji biliminin teorik ve metodolojik varsayımlarını, aynı zamanda bu varsayımların pratikte uygulama biçimlerini tartışırlar. Bu türden bir bilgi üretim sürecinde tarih, felsefe, sosyoloji, edebiyat ve antropoloji gibi diğer sosyal bilgi sunan dallarla karşılıklı ilişki halinde olmanın ön kabul olduğunu da vurgularlar. Eleştirel psikolojinin beslendiği diğer önemli bir alan ise eleştirisinin toplumsal değişime sunduğu katkı, radikal ve alternatif örgütlenme biçimleri ile ürettiği bilginin birlikteliğidir. Eleştirel psikolojinin ana akım psikolojinin örgütlenme düzeni içerisinde gerçekleşmesinin zorluğu yıllar boyu alternatif bilgi üretme peşinde olan psikologlar tarafından deneyimlenmiştir. Ana akım her alternatif çabayı kendi içinde eritme ve sindirme çabası göstermiş, eleştirel psikologları toplumsal süreçler ile eş zamanlı hareket eden ve fikir üreten farklı örgütlenme biçimlerine ve yayın politikalarına sürüklemiştir. Son yıllarda Türkiye’deki psikoloji camiası içinde ana akım bilgiye ve onun örgütlenme model ve stratejilerine karşı bir direniş ve yeni bir arayış görülmektedir. Artık psikoloji içinden yükselen birçok çatlak ses, psikolojinin ve psikologun toplumsal yaşamın neresinde durduğunu, bir meslek dalı olarak psikolojinin sorunlarının neler olduğunu gündeme getirirken, aynı zamanda, insan hakları, işkence, hak ihlalleri, etnik ve toplumsal kökene, cinsiyete, cinsel yönelime, dinsel ve politik görüşe, yaşa ve bedensel farklılığa yönelik ayrımcılıklar, yoksulluk, işsizlik, evsizlik, toplumsal şiddet, kentsel dönüşüm projeleri ve benzeri birçok toplumsal konuda ezilenlerin yanında olmanın, onlara yardım etmenin toplumsal bir sorumluluk olduğunu düşünüyor.
Biz de kendimize düşen sorumluluğu yerine getirmek üzere II. Eleştirel Psikoloji Sempozyumunu birkaç ana başlık üzerinden gerçekleştirmeye karar verdik. Toplumsal olarak gündem teşkil eden, etnik kimlik, militarizm, çocuk taciz ve tecavüzleri, kadına yönelik şiddet, emek mücadelesi ve sınıf dayanışması, eşcinsellik ve tedavisi gibi sorunları alternatif bir psikoloji dili ve bilim pratiği ile tartışmak, psikologların mesleki hak ihlalleri için önerilen dayanışma ve mücadele biçimlerinin neler olabileceğini konuşmak, emeği ve ezilen mücadelesini zeminine koyan, alternatif bir psikoloji bilimi ve pratiği için yeni bir örgütlenme tasarısını oluşturmak için bir araya geliyoruz.
II. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu davetli konuşmacıların konuşmalarından ve serbest bildirilerden oluşacaktır. Bildiri göndermek ve yeni bir örgütlenme biçimine dair katkı sunmak isteyenlerin “Toplumsal Örüntüler, Örgütlenme ve Psikoloji Eleştirisi” ana başlığı ile ilişkili 200 kelimeyi geçmeyen bildiri özetlerini ve örgütlenme önerilerini en geç 24 Ağustos 2010 tarihine kadar elestirelpsikolojisempozyumu@gmail.com adresine göndermeleri gerekmektedir.
II. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu Düzenleyicileri
Sempozyum Bilgileri
Tarih: 24-26 Eylül 2010
Yer: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Katılım Ücreti: Katılım ücretsizdir.