KADIN, İYİ BİR GENETİK YAPISI OLANDAN ÇOCUK YAPMAK İSTİYOR
Erkeğin güzellik anlayışı zaman içinde değişti. Eskiden erkekler daha süslüymüş. 20. yüzyılda erkek sadeleşmiş.
Plastik cerrahi, kadınlarla başlayıp erkeklere uzandı. Erkek plastik ameliyatları arasında birinci sırada burun ameliyatı var. Burun ameliyatlarının dörtte biri erkeklere yapılıyor. Erkekler, burunları küçüldükçe, daha genç göründüklerini düşünüyor. Daha az saldırgan görünmek adına da burunlarını küçülttürüyorlar.
Erkekler gözkapağı ameliyatı da yaptırıyor. İdeal olmak uğruna yağ aldırıyor ve botoks yaptırıyorlar.
Modada ve estetik cerrahide de yapılan, ortalamaya yaklaştırmak. Kadınlara, bilgisayarda bir erkek yüzü gösterilmiş. Bu yüz, yüzlerce örnekten yola çıkılarak oluşturulan ortalama bir yüz. Kadınlar o ortalama yüzü tercih etmiş. Ekstrem olan, kadınlara kısa süreli ilişki için cazip geliyor olabilir, ama görünüş olarak ortalama olanla evlenmek istiyorlar.
Kadınların, iyi bir genetik yapısı olan erkekten çocuk yapma içgüdüsü var. Macerayı yakışıklı adamla yaşayıp, güvenilir olanla evleniyorlar.
Avlanırken, erkeğin kasa ihtiyacı vardı. Artık ofiste ve eskisi kadar kaslı değil. Ama spor salonunda uğraşıyor.
Beğenilen erkekler Anglosakson tipler. Tüm Doğu toplumları kendini Batılı gibi göstermeye çalışıyor.
ERKEKLER, MAHALLE BASKISINA MARUZ KALIYOR
Aslında erkeklerin yaşadığı şey, mahalle baskısı. Yani erkeklerin kafasında bir ideal erkek tipi var ve ona benzemek istiyorlar gibi bir dertleri yok. Mahalle baskısı ise giderek artıyor. Erkek daha çok göz önünde oldukça, görüntüsü de daha önemli hale geldi. Bu mahelle baskısını eşinden veya sevgilisinden görüyor olabilir.
Erkeklerin ideale ulaşma eğilimi, sadece kendine dikkat etmekle sınırlı kalsaydı, sağlıklarına dikkat ederlerdi. Ama durum bununla sınırlı kalmıyor; kadın hastalığı diye bilinen bulimia ve anoreksi erkeklerde de görülmeye başladı.
Bir kadının beraber olacağı erkekte aradığı özellikler belli aslında. Ama son 20-30 yıldır genç kadınlar çok az kritere bakıyor. Kadınlara soruyorum, 'Neden bu adamla evleniyorsun?' diye. Cevap: 'Beni çok seviyor. Beni çok güldürüyor. Parası var.' Ama evlilik, 50 senelik bir proje. Adam seni 50 yıl boyunca güldüremez! 'Dürüst müdür?' diyorum, düşünüyor. Bu açıdan bakınca, görücü usulü evlenmek çok daha sağlıklı.
Bir ilişkide temel ihtiyaçlar karşılanıyorsa, o ilişki sağlam bir ilişki. Bu ihtiyaçlar şunlar: Onaylanma (olduğun halinle yanındayım), önemsenme (sen önemlisin, değerlisin) ve aidiyet duygusu. Bu üç ihtiyaç gideriliyorsa, başka her şey geri planda kalabiliyor. Ve o birlikteliklerin başarı şansı yüksek.
Kaan Gökalp / İmaj danışmanı
BACAK BOYUN KISAYSA, DAR PAÇA PANTOLON GİYME
Renkler önemli. Adam reklamcıysa, elbette kırmızı gömlek giyebilir, ama bir bankacı kırmızı gömlek giyip işe gidemez. Renkli pantolonlar çok moda bu ara. Kiremit rengi, çivit mavisi pantolon giyebilir bir erkek. Ama nerede giydiği önemli. Mesela Erol Aksoy'un, kahverengi takım elbise giyen bir çalışanıyla asansörde karşılaşınca, onu kovduğu rivayet edilir. Bankacılıkta kahverengi takım elbise giymek sizi iki kademe aşağıya çeker.
Türk erkeğinin tarzı yok. Dergiyi karıştırıyor, saç modeli beğeniyor, kuaförüne götürüyor, yaptırmak istiyor. Ama fotoğraftaki adam Brad Pitt. Kısacık bacak boyuyla, İtalyan erkekleri gibi daracık pantolonlar giymeye kalkıyor. Bir erkek kısa boyluysa, bacak boyu kısaysa, düşük bel pantolon giymemeli.
Özellikle yaz düğünlerinde damatlar görüyorum; krem rengi ceket, koyu pantolon giyiyor. Kontrast renk geçişleri, insanı beş santim kısa gösterir.
Duble paça pantolon da kısa gösterir. Boynunuz kısa ise, balıkçı yaka kazak giymek de yanlış! Boynunuz kısaysa, V yaka ya da bisiklet yaka giyeceksiniz. Üç düğmeli ceket de kısa gösterir.
Bir futbol takımı eldeki malzemeye bakılarak kurulur. Türk erkeği de elindeki malzemeye göre giyinmeli. Dergide gördüğü, 1.90 boyundaki, Yunan heykeline benzeyen adamın giydiği şeye özenmemeli.