Hurafeler şizofreninin tedavisini zorlaştırır

Adnan ÇOBAN

Şizofreni hastalarına yönelik birçok tanımlama yapılmıştır. Mesela ilkel kavimlerde hastalıkları, özellikle de ruhsal hastalıkları kötü ruhların oluşturduğu ve bu ruhların yok edilmesiyle hastalığın iyileşeceği inancı vardı. Hastalığın etkeninin somut olarak ortaya konamaması, insanların metafizik kavramlara ve mitlere yönelmesine sebep olmuştur. Bu yönelim, etkisini asırlarca kaybetmemiş ve günümüze kadar süregelmiştir. Şizofreni hakkında elde edilen onca bilgiye rağmen hâlâ hastalığın metafizik etkenlerden kaynaklandığı inancı yaygınlığını sürdürmektedir.

GÜNAH ÇIKARMA SORUSU

Her kültürde şizofreni hastalığına farklı yakıştırmalar yapılmıştır. Ortaçağda şizofreni hastalarının içine şeytan girdiğine inanılırdı. Bu hastalar içlerindeki şeytanı yok etme amacıyla diri diri yakılırlardı. Kültür, inanç ve bilginin kesiştiği noktada nereye başvurulacağını toplumun bilgeliği belirler. Hastalığın biyolojik bir nedenden kaynaklandığı düşünülüyorsa doktora, şeytandan kaynaklandığı düşünülüyorsa şarlatan ve üfürükçülere başvurulur.

Bilim, insan beyninin soyut yeteneklerini keşfettikçe ilkel toplumlar bile olayları gerçek sebeplerine bağlama becerisine kavuşurlar. Son dönemde yapılan bilimsel çalışmalar şizofreninin tanısından tedavisine kadar birçok alanda önemli başarılara imza atmıştır. Ancak hurafeleri tamamen ortadan kaldıramamıştır. Hâlâ akıl hastalığının şeytana, cine, büyüye bağlı olduğuna inanan milyonlarca insan vardır.

Bir gazeteci Vatikan’daki bir din adamına sormuş:

“Neden artık şeytan çıkarma ayinleri yapılmıyor?”

Din adamı şöyle cevaplamış:

“Artık şizofreni diye bir hastalığın var olduğunu biliyoruz.”

Bu, aklın ve bilimin, din ve inançla nasıl olumlu bir etkileşim içine girebildiğine güzel bir örnektir. Türkiye’de de bu hastalığın büyü, cin gibi metafizik olaylardan kaynaklandığına inananların sayısı oldukça fazladır. Artık üfürükçüler neredeyse meslektaşımız gibi oldu (!) Bir kişi hastalandığında önce üfürükçülere, sonra bize geliyor. Biz hekimler cin veya büyü gibi kavramların varlığından ziyade hastalığın bu tür etkenlerle ortaya çıkmadığı gerçeğiyle ilgiliyizdir. Bizim işimiz inançları yargılamak değil, inanç ve hastalık arasındaki sınırı belirlemektir. Yani nereye kadar inanç, nereden sonra hastalık sorusunun cevabını bulmaktır. Bu ilkeyi ihlal eden bazı meslektaşlarımızın hasta yakınlarına “Kardeşim kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? Bunlara hâlâ nasıl inanıyorsunuz? Bırakın artık bu inançları” yaklaşımlarını duyuyoruz. Şizofreninin bir beyin hastalığı olduğunu, hangi sebeplerle ortaya çıktığını, hastanın gösterdiği belirtilerin neler olduğunu, ilaç ve terapi olmadan şizofreninin iyileşmeyeceğini anlatmak çok daha ikna edici olmaktadır. Bizim hedefimiz bağcıyı dövmek değil üzümü yemektir. Yani hasta yakınlarını azarlamak değil, hastayı tedavi etmektir.

Psikiyatr Deniz Adnan ÇOBAN / Star Gazetesi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.