Radikal Gazetesinden Ayça ŞEN; Bazı çocukların ailelerine her istediklerini yaptırırken, bu isteklerini yaptırmada kullandıkları yöntemi ve ailelerin bu yöntemlere karşı zaafiyetini hipnoza benzetiyor... Çocukların son dönemde aileleri üzerindeki yaptırımsal gücünü değerlendirirken Ayça ŞEN şu tespite yer veriyor:
"Bu çocuk milletinin en önemli oyunlarından biri kendilerini hâlâ çocuk gibi göstererek büyümek istememeleri. Artık psikolojideki adı regresyon mudur, halk arasındaki adı şımarıklık mıdır, nedir bilemem ama istedikleri zaman büyük, istedikleri zaman çocuk olabiliyor bu ‘hop hop hop değiş tonton’lar."
Ayça ŞENîn Radikal Cumartesi köşesinde yer alan yazısının ayrıntıları şöyle:
Fakat bu göbek bağı denen hikâye beni bazen korkutuyor. Bebeklikteki göbek bağı, büyüdükçe çocuğun hipnozuyla yer değiştiriyor. Yani şöyle; mesela bebekken onun acıktığını, neye ihtiyaç duyduğunu sezgilerinizle anlıyorsunuz fakat velet büyüdükçe sezgileri ve iyi gözlem kabiliyeti sayesinde sizin bütün hassaslıklarınızı, sınırlarınızı, sinirlerinizin gerilebileceği son noktaları, esneklik kapasitenizi, kısacası bütün kerizliklerinizi biliyor. Sizi bu kadar iyi tanıyor olması belki göbek bağınızdan, belki ve büyük ihtimalle de hayır diyememenizden kaynaklanıyor. Yani kapitalizmin kelle avcısı patronları gibi bütün psikolojinizi biliyor, bütün oyunlarını, insan alt etmelerini de sizin üzerinizde uyguluyorlar. Eğer siz buna izin vermez de oyunlarını görüp kendinizi kullandırmazsanız çok daha işini bilen biri olarak hayata atılıyor. Yoksa her istediğinde insanları kullanabileceğini sanan düzenbazlar olarak hayata atılıyor annesinin kuzusu hain evlatlar. Oyunları ilk profesyonel blöfte cortluyor, hayattan aldıkları dersler çok daha sert olabiliyor.
Geçenlerde Memo’nun üçüncü sınıfa gittiğini öğrenip çok şaşırdığımı yazmıştım. Çünkü ikinci sınıfa gidiyor gibi şiddetli bir hisle doluydum o sıralarda. Yani hamama gitsek ve kadının biri gelip “Hanım hanım, oğlun üçe gidiyor, kocanı da getirseydin” dese, öncelikle onu bu mahalle ağzından ötürü şiddetle kınar, ardından hamamı terk eder, hışımla okuluna gider, sınıf kapısında kaç yazıyor diye yine de bir kolaçan ederdim.
Memo’nun ısrarla ikiye gittiğini sanmamdan yaklaşık bir hafta önceydi: Kaça gittiğini düşünmemiştim bile. İki ya da üç, benim için arada pek bir fark yoktu. Bir gün mutfakta ona dondurulmuş sigara böreklerinden kızartıyordum (evet taş gibiler ve içleri çiğ hamur kalıyor), Memo yanıma geldi ve o anlamsız çocuk mantık sorularından birini sordu: “Anne ben daha çok ikinci sınıfa gidiyor gibiyim değil mi” dedi. Ona ne demek istediğini sordum, “Yani dörde ya da üçe gidiyor gibi değil de, ikiye daha yakınım, değil mi” dedi. Sigara böreklerinin de canımı sıkmış olmasıyla ona otomatik olarak “Evet” dedim. Yüzüme şöyle bir baktı ve serseri bir gülümsemeyle kafasını yana yatırıp “Hasbinallah” der gibi ellerini iki yana açıp odasına gitti.
Bir tesadüf olup da okuluna gittiğimde belki göbek bağının, belki de onu hâlâ daha ikiye giden bir çocuk sanıp oyuncak almam için yaptığı hipnozun etkisiyle sarsıldığım zaman anladım ki çok tehlikeli sularda yüzüyorum.
Bu çocuk milletinin en önemli oyunlarından biri kendilerini hâlâ çocuk gibi göstererek büyümek istememeleri. Artık psikolojideki adı regresyon mudur, halk arasındaki adı şımarıklık mıdır, nedir bilemem ama istedikleri zaman büyük, istedikleri zaman çocuk olabiliyor bu ‘hop hop hop değiş tonton’lar. Bizim çocukluğumuzda olay tam tersiydi; büyükler işlerine geldiğinde bize büyüksün, işlerine gelmediğinde küçüksün derdi. Şimdiki çocuklar kendileri karar veriyor nasıl bir şekil almaları gerektiğine.
Velhasıl kelam, çocukların hipnozlarına dikkat diyorum. Her an sizi etkileri altına alıp bilinçaltınıza girebilir, istediklerini yaptırabilirler.
Dikkat ediyorum, Memo bu hipnoza uyandığından beri (ki hipnoz ortamları en çok da siz dikkatinizi bir başka işe vermişken oluşuyor) bütün Ben10 oyuncaklarının serisi dizilmiş.
Ben10 denen karakter de zaten dikkat ederseniz sürekli şekil değiştiren bir lavuk. İstediği zaman ateş topu, istediği zaman taş adam mıdır, garip garip tipler oluyor. Çocuğunuzun seyrettiği filmlerden sizi etkisi altına aldığı yöntemleri bulmak da zor değil aslında.
Şimdi yazarken bu çok mantıklı geldi. Artık o filmleri daha dikkatli izleyeceğim, haklarında bilgi sahibi olup en çok nesini sevdiğini sorup onun uyguladığı hipnozu keşfetmek için bildiğin yöntem uygulayacağım.
Şaka değil abi, bu herif beş sene sonra ergenlik çağında olacak ve tam hayatımın yeni başladığı dönemde yorgunluktan avurtlarım çökmüş, kamburum çıkmış, yorgunluktan bitap düşmüş bir ihtiyar olmak istemiyorum.
Bence siz de uyanın.
Bunlar küçük küçük ortalıkta dolaşırlar, mercimek gibi ufacık görüntülerinin sevimlilikleriyle kalbinizi fethederler ama unutmayın ki sinek de küçüktür ama mide bulandırır, ehehehehh şaka şaka...