HİPNOZCU / Richard Bach

Yirminci ve yeni kitabında, 'hipnoz' üzerine bir hikâye anlatan Richard Bach, insanın, dış dünyaya sorgulamadan inanabildiğini okuyucunun gözüne sokuyor

ÖMÜR ŞAHİN / RADİKAL KİTAP


Yirminci ve yeni kitabında, 'hipnoz' üzerine bir hikâye anlatan Richard Bach, insanın, dış dünyaya sorgulamadan inanabildiğini okuyucunun gözüne sokuyor. Bach, 'Hipnoz'da sahip olduğu felsefi çizgiyi kalın hatlarla ortaya koyuyor

Birinin sizinle dalga geçtiği hissinden zevk aldığınız oldu mu hiç?’
Beni her sabah gazeteye getiren otobüsteydim. Koltuğa rahatlığım dışarıdan belli olacak şekilde oturmuştum. Elimde, beni ilk kez Martı kitabıyla büyüleyen Richard Bach’ın yeni kitabı Hipnozcu vardı. Gözlerim kendi kendimi hayrete düşüren bir dikkatle satırların üzerinde dolaşıyordu. Bir an kafamı kaldırdım. İnmem gereken durağı kaçırmaktaydım. Şoförün yanına koştum, insaflıymış, durdu. Ayaklarım gazeteye uzanan yola bastı. Yürümeye başladım. Martı’yı da böyle oturduğum yerden kalkamadan okumuştum...
“Var edelim içimizdeki gerçek martı Jonathanları
Bir gün çok yükseğe uçtu Jonathan uzaklara
Biz de en yüksekte uçalım
En yüksekte uçan martı en uzağı görendir ”

Alaydan zevk almak

Yıllar önce bir yerden duyup, Martı’nın kapağının içine yazdığım bu dizeleri hâlâ bir çırpıda tekrarlayabiliyordum. Film kahramanlarının çözüm bölümünde karelerin peşi ardına sıralanmasıyla aymasına benzer bir şeyler oldu zihnimde. (Kahramanın ‘hayalet’ olduğunu öğrenirken örneğin) İşte tam bunları düşünürken geçirdim kafamdan bu soruyu ‘Birinin sizinle dalga geçtiği hissinden zevk aldığınız oldu mu hiç?’ Son ve yirminci kitabında, bu kez ‘hipnoz’ durumunun ta kendisini anlatan Bach’ın bugüne kadar yazdığı kitaplarla pek çok okuyucusunda hipnoz etkisi yarattığını keşfetmiş, bu nedenle kendimle alay edildiğini hissetmiş, ama yazarın ustalığı nedeniyle alay konusu ben bile olsam bundan zevk almıştım.

Kelimenin tam anlamıyla yediden yetmişe, her yaş grubuna hitap eden kitaplarında kullandığı metaforlarla okuyucunun ders çıkarmasını dert edinen bir yazar Bach. Ancak bu dersleri de okuyucuya rahatsız etmeden veriyor dorusu. Bu şekilde bu tür öğütlerden pek fazla haz etmeyenlerin de beğenisini kazanıyor.

Hayat dersi vermeye çabalayan bir kitabı sevmek benim için kolay olmasa da nedenini bilmediğim, bilmeye de çabalamadığım şekilde Bach’ın kitaplarını okurken kendimi kaybediyorum.

Hipnoz; orjinal adıyla Hypnotizing Maria, çünkü uçmak isteyen Jamie Forbes’in hikâyesini anlatıyor. Jamie bir gün telsizden isminin Maria olduğunu sonradan öğreneceği bir kadının uçmakta olduğu uçaktan ‘Kocam öldü galiba, ben uçak kullanmayı bilmiyorum’ sözleriyle yardım istediğini duyuyor. Jamie ne yapıp edip Maria’nın uçağı indirmesini sağlıyor. Maria uçaktan indikten sonra gazetecilere ‘Beni usta bir pilot olduğuma inandırdı ve uçağı kullanmamı sağladı. Beni hipnoz etmiş olmalı’ diyor. Bu sözleri ertesi gün gazetelerden okuyan Jamie, hipnoz üzerine düşünmeye başlıyor. Yıllar önce kendini bir gösteri için hipnoz eden kişiyi ve o hipnoz anı hatırlıyor.

Okuyucu bu satırları okurken ister istemez Bach’ın neden hipnoz metaforunu kullandığını anlıyor. Bach, gerçek olmayan pek çok şeye nasıl inandırıldığımızı yüzümüze çarpmaya çalışıyor.

Her bölümü ayrı ayrı hikâye tadı veren, büyük harflerle yazılması çocuk kitabı olduğu iddiasını destekleyen, kısa cümlelerle örülü, bu yüzden de yalın ve akıcı Hipnozcu’nun (söylemeden edemeyeceğim) çevirisi de neredeyse Bach’ın bu eseri Türkçe kaleme aldığına inandıracak kadar güçlü.

‘Martı’dan ‘Hipnozcu’ya...

Jamie Forbes hipnoz edildi ve taş duvarlarla örülü bir zindan içinde hapsolduğuna inandı. Oysaki Jamie asla hipnotize edilemeyeceğini düşünüyordu...

‘Herhangi bir kaya kadar somaki, hayatında dokunduğu her çelik kadar sert taşlar. İnanç mıydı bu? Orada kapana sıkışmış halde açlıktan ölebilirdi. Ama ne tarafından kapana sıkıştırılmış halde? Bu inançtan öte bir şeydi. Mutlak, sorgulanmayan bir ikna durumuydu. En yalın önermeden kaynaklanan bir durum: ‘Sizinle akıllarımızın içinde ufak bir gezinti yapalım.’

‘Hipnotize edilemeyeceğimi söylediğimde aklım neredeydi acaba?’ diye düşündü Jamie. ‘Birkaç tatlı sözün peşine düştüm ve zindana kapatıldığıma ikna oldum. Ama nasıl? Orada yalnız bırakılsa da ölmeyeceğini yıllar sonra öğrenecekti. Sonunda uyuya kalacak ve kendisine daha birkaç saat önce tartışmasız gerçek gibi görünen hapsedilmişlik duygusundan sıyrılmış halde uyanacaktı. Kitaptan

Richard Bach kimdir?

23 Haziran 1936’da Oak Park, Illinois’de doğan Richard David Bach, kitaplarında okuyucuya kendince gerçeğin altındaki gerçeği göstermeye çalışır. Uçmaya ve göklere olan aşkı herkes tarafından bilinen Bach, bu aşkını her kitabında gösterir ve on yedi yaşından beri hobi olarak uçuşla ilgilenir.
1955’de Long Beach Eyalet Üniversitesi’nde eğitime başlayan Bach 1970’de Mart’yı, 1977’de Mavi Tüy Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri’ni, 1989’da Bir’i ve 1999’da Aklım Nereye Gidiyor’u yazdı.
Bach’ın kitaplarının çoğu otobiyografiye yakındır. Felsefisini aktarabilmek için ya kendi hayatından seçtiği gerçek olayları kullanır ya da kurgular yaratır. Bir süre Deniz Kuvvetleri’nde çalışan Bach, Amerikan Hava Kuvvetleri’nde jet pilot olarak görev yaptı.

Bach’ın 70’lerin edebiyat listelerini altüst eden ve Rüzgâr Gibi Geçti’den sonraki bütün satış rekorlarını kıran kitabı Martı, Macmillan Publishers tarafından basılmadan önce pek çok yayınevi tarafından reddedilmiş. Martı’nın sadece 1972 yılında 1 milyondan fazla kopyası satılmış.

Martı Paramount Pictures tarafından 1973 yılında filme çekildi. Zaman içinde çok güçlü bir hayran kitlesine ulaşan Bach, 1990’larda Bach interaktif olarak web-sitelerinde yer aldı ve kendisi bizzat kendine gelen maillere cevap verdi.

Bach’ın 1970 yılında, sanatçının evliliğe inancı olmadığı sebebiyle ayrıldığı ilk eşi Bette’den altı çocuğu var. Bette’nin bir pilot eşi ve yalnız anne olarak hayatını anlattığı Patterns adlı bir kitabı da var.
Bach uzun bir süre Hıristiyan Bilimi Kilisesi üyesiydi. Felsefi bakışı bu öğretiyle şekillendi. Hıristiyan Bilimi Kilisesi’ne göre dünyadaki her şey, insanlar, hayat, hatta doğum ve ölüm bir görüntü, yanılsama. İnsanın görevi  kusursuz olan asıl gerçekliğini bulmak.

HİPNOZCU
Richard Bach
Çeviren: Cihat Taşçıoğlu
April Yayıncılık
2009

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Kitaplık Haberleri