Hezeyandan Kinciliğe Siyonist rüyanın tâbiri

Freud, rüyanın uykuyu uzatmak için var olduğunu öğretti bize: İsrailli'nin hümanist rüyası da benzer şekilde işler; Siyonistin uyuklaması için vardır. Gilad Atzmon'un köşe yazısındaki ayrıntılar...

"Yahudi halkının sosyo-ekonomik yapısı, diğer uluslarınkinden esaslı bir şekilde farklıdır. Bizimki aykırı ve gayrı tabîidir." (Ber Borochov- The Economic Development of the Jewish People,1917)

"Siz (Yahudiler) şeref, vazife duygusu, mâneviyat, vatanperverlik, idealizm yoksunusunuz..." (Max Nordau – 1'nci Siyonist Kongresi konuşması, 1897)

"Fakat emek, insanı toprağa bağlayan tek kuvvettir...ulusal kültürün oluşturulması için ana enerjidir. Bizde olmayan bir şey bu fakat yokluğunu hissetmiyoruz. Ülkesiz bir halkız, yaşayan bir ulusal dili olmayan, ulusal kültürü olmayan bir halk. Emeğimizin olmaması bizim için mesele değilmiş gibi görünüyoruz. - bırak işi İvan, John veya Mustafa yapsın..." (A.D. Gordon, "Our Tasks Ahead, 1920)

İlk siyonizm keyifli bir rüya idi, "Yahudinin" "medeni, saygılı ve sahih bir insana" dönüşmesi için vardı. Siyonizmin kurucuları "diğer halklar gibi bir halk" ve "uluslar arasında bir ulus" fikrinden ilham almışlardı. Nordau, Borochov ve Gordon gibi ilk siyonistleri okuduğumuzda, Yahudi vasfı ve kimliği hakkında aşağılayıcı göndermelerle karşılaşırız öyle ki Nazi ideolojisi onun yanında biraz liberal kalır.

Bununla birlikte, bir saniye durun ve siyonist rüya hakkında eleştirel bir şekilde dikkatlice düşünün. Hangi tür bir halkın "insan olma" rüyası gördüğüne hayret edilebilir. Bir Fransız, İngiliz veya Çinli erkek yahut kadının sıradan bir "insan" olma rüyası gördüğünü tahayyül edebilir misiniz? Zulme uğrayan insan varlıklarının insan gibi muamele görmeyi talep edebileceklerini kolayca düşünebiliriz (Filistinliler, Sivil Haklar Hareketi, Irk ayrımcılığı karşıtları vb). Siyonist rüya gene de başkadır. Tanınma veya eşitlik arzusundan ibaret değildir o; uygun bir şekilde muamele görme meselesi de değildir sadece; "kendini dönüştürme" rüyasıdır. Aslında, marazî gayri tabîi bir durumdan kabul edilebilir doğru bir insan şekline doğru mûcizevi bir başkalaşımdır.

Kurgusal bir masal bağlamında bir ineğin sütçü olma fantezisini, bir domuzun Koşer şinitzel olmak için "öldüğünü", bir yılanın İşçi partisini ele geçirmeyi istediğini ve sonra yeni bir siyonist gayrimeşru savaş açmayı planladığını kolayca tahayyül edebiliriz. Ancak bir halkın "sıradan insan" olma emeli beslediğini düşünmek hayli tuhaftır.

Tuhaf rüyayı açıklamanın yahut tâbir etmenin somut bir yolu herhalde siyonist rüyaya yenik düşenlerin, tâbîi halleri içerisinde, insanlıktan sahiden uzak olduklarına inandıklarını varsaymaktır. İnsan olma rüyası görenlerin, insanlığın onların bir şekilde sahip olmadıkları bir vasıf olduğuna kâni oldukları haklı olarak farzedilebilecektir.

Dün, Librairie Résistances, Paris'de (Gazze'ye para toplamak için düzenlenmiş bir faaliyetti) İsrail'in "evrilen barbarizmi" hakkında, İsraillilerin yüzde 84'ünün İsrail ordusunun geçen Aralık ayında Gazze'deki soykırımvâri suçunu nasıl olup da destekleri hakkında bana soru soruldu. "İsrail'in câni eylemlerinin nasıl ortaya çıktığını anlamak için yapmamız gereken tek şey, geriye doğru iz sürmek ve ilk siyonist ideologları yeniden okumaktır" dedim. Siyonist düşünürlerden "rüyalarını" ve soydaşlarıyla ilgili vizyonlarını kolaylıkla öğrenebiliriz. Modern Yahudi ulusçuluğunun kurucuları, Yahudi kimliğinde, kültür ve vasfında bir şeylerin topyekûn yozlaşmış olduğunu bir şekilde kabul ederler. Bununla birlikte, ıslah olunabilir olduğuna samimiyetle inandılar.

Siyonizm, yeni bir Yahudiyi, medeni üretken bir insanı ortaya çıkarmak için vardı. Aslında sırılsıklam ve menkıbevî bir rüyadır. Genç bir İsrailli olarak, ben bu rüyaya boyun eğenlerdendim. İsrail'in "benim" tarihi toprağım olduğuna inanırdım. Kitâb-ı Mukaddes kahramanlarına benim doğrudan atalarım nazarıyla bakardım. Söz konusu olan "ilk İsrailliler" olduğunda, ideolojik nakil operasyonu büyük bir başarıydı bana göre. Biz, genç İsrailli yerliler, "değiştirilmiş, medenileş/tiril/miş, hümanist ve seküler varlıkların başarı hikayesinden daha azı olmadığımıza inanırdık.

Söylemeye gerek yok, Filistin tarihi, Filistinliler ve Nakba bizden tamamen gizlenmişti. Filistinlileri çevremizde de görmüyorduk, bırakın nedenini, acı çektiklerinden bile habersizdik. Esasen büsbütün kördük. Ordumuzun en insancıl ordu olduğuna inanırdık. Her İsrailli'nin kütüphanesinde özel bir yeri olan efsânevi foto albümü "1967 Zafer Günlüğüyle" büyüdük. Bu cilalı propaganda kitabında, İsrailli bir asker Mısırlı mahkuma su veriyordu. Halkımızın evrensel hümanizmi cirolamasının sembolü nazarıyla bakardık ona. Dehşetli gerçeğin, Sina çölünün gerçekte yüzlerce Mısırlı savaş esirinin katledildiği saha olduğu gerçeğinin farkında değildik. Niçin bilmiyorduk? Güzel bir soru bu. Bu savaşa katılan babalarımız birşeyler biliyor olmalı ama sessiz kaldılar. 1948 Filistinli mülteciler konvoyuna şahit olan ebevenylerimiz Nakba hakkında birşeyler biliyor olmalı fakat sessiz kaldılar. Yeterince ilginçtir, bizde onların izinden gittik. Büyüyüp IDF askeri olduğumuzda biz de aynısını yaptık, gözlerimizi kapattık (1982 Lübnan). Ve bu hiçbir zaman değişmedi. İsrail'in mânevi uyanışı hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bunun gerçekleşmeyeceğini şimdiye dek savundum. Siyonist rüya çok konforludur. Yüz yıldan daha fazla süren vehmi bir mânevi aldanıştan sonra, İsrailliler ahlak komasına girdiler.

Siyonizmin hümanist başkalaşma rüyası gerçekliğe veya uygulamaya tahvil olmadı. Tam tersi, İsrailliler ve siyonistler kendilerine yanıltıcı vehmi bir prizmadan bakmayı öğrendiler. Hümanistlere dönüşmek yerine, aşırı Yahudi merkezli rüyalarında, "önde gelen hümanistler" oluverdiler.

Freud, rüyanın uykuyu uzatmak için var olduğunu öğretti bize: Dışarıdaki bir siren sesi, bebek ağlaması ve damlayan çeşme rüyaya dâhil edilirdi ki uyuklamaya devam edelim. İsrailli'nin hümanist rüyası da benzer şekilde işler: Siyonistin uyuklaması için vardır, yahudileri, devletlerinin kendi adlarına işlediği suçlardan uzak tutmak için vardır. Goldstone raporu veya Ahmedinejad'ın geçerli eleştirileri gibi "dış dünyadan" gelen rahatsızlıklar, rüyaya "patolojik Yahudi karşıtlığının" yol açtığı "beyaz gürültü" olarak dâhil edilir. Yahudi devleti hakikatte eşsiz bir şekilde barbar olmasına rağmen, onların rüyalarında böyle bir şey yoktur ve "işler her zamanki gibi akıp gitmektedir."

Filistindeki İsrail barbarlığının günlük gerçeği bizi siyonist dönüşüm rüyasına geri götürmelidir. Yahudi devleti büyük vaade rağmen "diğer uluslar gibi bir ulus" olamadı. Benzer şekilde, siyonist halk "diğer halklar gibi bir halk" değil zira hiçbir halk soykırımı topluca onaylamaz.

Kimlik dönüşümünün sözümona kutsanışı olan Yahudi devleti, siyonizmin şifa vereceği marazî semptomların ete kemiğe bürünmüş halidir. İsrail kendisini devasa getto duvarlarıyla çevirmeyi ve yerli nüfusunun üzerine ateş ve kitle imha silahları püskürtmeyi çoktan başardı. Milyonlarca insanı temerküz kampına kilitledi ve açlığa mahkum etti. Çok tuhaftır, siyonist hümanist başkalaşma rüyası ironisinin tam anlamı ancak İsrail'in devasa barbarlığı karşısında yeterince anlaşılabilir.

Siyonizm başarısızlığa mahkum: Kan bağına dayalı bir projedir, ırk yönelimlidir ve iliğine kadar üstünlükçüdür. Siyonist rüya tahripkâr bir kabusun gerçek olmasıdır: Golem* Yahudi devleti, Yahudiler adına daha fazla suç işlemek için her sabah uyanıyor. Yüzlerce nükleer bombanın olduğu bir cephanesi var ve intikamdan başka bir şey vaaz etmeyen vehmi bir holokost dini tarafından motive ediliyor. İnsanlığa, insancıllığa ve medeniyetimize karşı İsrail'den ve onun dünyadaki lobilerinden daha büyük bir tehlike yoktur.
Söylemek istediğim tüm şey şu: Gözünüzü dört açın.


Gilad Atzmon

*Golem – Yiddiş Frankeştaynı

www.dunyabulteni.net  için çeviren: M. Alpaslan Balcı

Makaleler Haberleri