Baharla birlikte doğadaki uyanışa karşın insanlarda tam tersine enerji azlığı, konsantrasyon güçlüğü, kas ağrıları, isteksizlik, ilgi, zevk kaybı gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Ruhsal sıkıntıların en yaygın dışa vurumları kaygı, sıkıntı ve haz duygusunda düşme iken, bedensel değişimler ise genellikle yorgunluk, halsizlik, kendini hasta hissetme gibi dışa vurumlarla kendini gösteriyor. Kişinin sosyal hayatını etkileyen bu değişimlerin temel sebepleri, havadaki negatif elektrik yükünün artması, beslenmedeki değişiklikler, viral hastalıklar ve bağışıklık sisteminin düşmesidir. Bahar depresyonundan kurtulmanın çözümleri ise; B ve C vitaminleri ağırlıklı beslenmek, bol sıvı tüketmek ve hafif egzersizlerden geçiyor.
Binlerce yıldan beri insanların her bahar değişik hislere kapıldığı bilinir. Bu değişikliklerin bir kısmı Bahar Yorgunluğu (yorgunluk sendromu) ya da bahar depresyonu gibi tanımlamalarla psikiyatri literatüründe de yer alır. Toplum yaşamında ve geleneklerde de insanın bu mevsim karşısında yaşadığı değişimleri karşılayan uygulamalar ve ritüeller bulunmaktadır. Örneğin Hıdrellez, bahar şenlikleri, bahar temizliği vb gibi ritüeller her yıl insanların belki de bu değişimlere karşı hazırlığını yansıtmaktadır.
Baharla birlikte doğadaki uyanışa karşın insanlarda da tam tersine enerji azlığı, konsantrasyon güçlüğü, kas ağrıları, isteksizlik, ilgi, zevk kaybı gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Tabii tüm insanlarda bu belirtiler ortaya çıkmamakta tam tersine bahar çoşkuları, bahar aşkları da ortaya çıkabilmektedir. Ancak ekonomik kriz altındaki ülkemizde en azından bu yıl birinci grup değişikliklerin çok daha fazla ortaya çıkması beklenebilir.
Baharın gelişiyle doğada ortaya çıkan değişimler, insanın da bu değişimlere uyumunu zorunlu kılmaktadır. Bu uyum süreci, bedenin yeni gereksinimlerini ve enerjisini dengeleyebilmesi üzerinden yaşanır. Bu süreç yeni insanın değişimlere ayak uydurup, yeni şartlara göre bedenini ve ruhunu yeniden ayarlaması ile sonlanır. Doğal olarak bu yeniden düzenlenme sırasında ruhsal ve bedensel travmalar (sarsıntılar) yaşanır. Ruhsal sıkıntıların en yaygın dışa vurumları ise kaygı, sıkıntı ve haz duygusunda düşmedir. Bedensel değişimler ise genellikle yorgunluk, halsizlik, kendini hasta hissetme gibi dışa vurumlarla kendini gösterir.
Bahar aylarında bu değişimleri tetikleyen birçok etken ortaya çıkar. Örneğin bu mevsimde havada negatif elektrik yükünün artmasının özellikle yorgunluk ve halsizlik gibi olguların sorumlusu olduğu düşünülür. Yine bu aylarda ortaya çıkan beslenme değişiklikleri, viral hastalıklardaki artış, yine polenler vb nedeniyle alerji ya da diğer bağışıklık sistemi sorunlarında artışlar bu bedensel sarsıntılardan sorumlu olabilirler.
Bahar yorgunluğu genellikle bir ya da iki ay sürüp geçebilir ama bazen diğer etkenlerle birleştiği takdirde yerini bahar depresyonuna bırakabilir. Aslında bahar yorgunluğu ile tipik bir depresyonun belirtileri çok benzerdir. Örneğin, bitkinlik, neşesizlik, uyku sorunları, uyuşukluk, sürekli sıkıntılı olma hali, kas ağrıları, konsantrasyon bozuklukları, isteksizlik, yeme bozuklukları, baş ağrıları, bağırsak ve mide sorunları gibi belirtiler her iki sendromda da görülebilir. Yine her iki sendrom nedeniyle konsantrasyon düşmesi ve unutkanlık gibi sorunlardan iş performansının düşmesi, neşesizlik ve isteksizlik gibi nedenlerden sosyal ilişkilerinin ve aile ilişkilerinin zarar görmesi gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir.
Her ne kadar çok benzer olsalar da depresyon daha ağır ve ciddi bir durumdur. Depresyonda kişinin kendine verdiği değer ve özsaygı düşer, işe yaramazlık, yetersizlik düşünceleri, süreç daha da ağırlaştığında işe yaramazlık ve ölüm düşünceleri ortaya çıkabilir. Bu nedenle sıradan bahar yorgunluklarının depresyona dönüşüp dönüşmediğinin değerlendirilmesi önem taşır.
Depresyona dönüşümün altında bir çok faktör yatabilir. Kişinin psikoljik yaşam öyküsü, genel olarak depresyona yatkın olması, içinde bulunduğu olumsuz yaşam koşulları ve son zamanlarda yaşanan negatif olaylar, örneğin yenilgiler, kayıplar, umutsuz aşklar vb depresyona dönüşümü hızlandırabilir. Yine bazı organik nedenler, örneğin kansızlık ya da tiroid bezinin çalışma düzensizlikleri bu süreci hızlandırabilir.
Çözümlere Gelince;
Bahar döneminde uyku düzenine özen göstermek, biraz daha fazla su tüketmek, vitamin ve mineral açısından dengeli ve zengin beslenme programı, güneş banyosu, hafif egzersiz ve yürüyüşler dönemin olumsuz etkilerini azaltabilmektedir. B ve C vitaminleri, çinko, potasyum, magnezyum takviyesi, meyve sebze ağırlıklı beslenme (özellikle ıspanak ve mısır gibi folic asit değeri yüksek sebzeler) ve B vitamini zengini kepekli un, kepekli pirinç, yulaf tüketme özellikle bu dönemde kaybolan enerji ihtiyacınızı destekleyecektir. Yumurta, süt ve süt ürünleri, lahana, balık, hindi, fındık, badem ve üzüm yine sofranızda bulunması faydalı olacak gıdalardır. Ancak tüm bunlara rağmen kendinizi yorgun, halsiz, isteksiz hissediyorsanız veya depresyona yönelik diğer belirtileriniz sürüyorsa muhakkak bir uzmana başvurmanız gerekmektedir.
Kişinin durumuna uygun olarak uygulanacak kısa terapi ve/veya ilaç tedavisi, bahar yorgunluğuyla gelen bahar depresyonunun önlenmesinde ve tedavisinde etkili olacaktır.
Bahar yorgunluğu ile ilgili olarak ya da olmayarak genel olarak bahar aylarında depresyon, panik atak, yaygın endişe-anksiyete- bozukluğu gibi rahatsızlıklarda artışlar, hem varolan belirtilerde artışlar, hem de iyileşmiş belirtilerde bazı geri dönüşler görülebilir. Özellikle mevsimsel özellik gösteren depresif bozukluklar açısından bu aylarda dikkatli olmak gerekmektedir. Bu gibi durumlar bahar yorgunluğu ile karıştırılmamalıdır. Kısacası bahar ayları sadece aşk ve coşku ayları değil biraz da depresyon aylarıdır. Bu yüzden bazılarımız her bahar aşık olurken bazılarımız da her bahar depresyona girer.
Dernek Başkanı
Psikiyatrist Dr. MUZAFFER UYAR
Panikatak ve Anksiyete Dostları Derneği
pan@dost-Akademik Kurul
www.pandost.com