Obsesif Kompulsif Bozukluk bir anksiyete hastalığıdır. OKB’si olan insanlar sık sık ya da her zaman kafalarına takılan düşüncelerle ya da imgelerden dolayı sıkıntı yaşar. Obsesyon ( saplantı-takıntı) insanın aklına istenmeden, elinde olmadan gelen rahatsız edici düşüncelerdir. Bu düşünceler geldiği zaman kişide büyük bir sıkıntı oluşur ve kişi bu sıkıntıları ortadan kaldırmak için bazı uygunsuz, kendini yapmaktan alıkoyamadığı ve saçma bulduğu yineleyici hareketler yapmaya başlar. Bu hareketlere de kompülsiyon (zorlantı) adı verilir. Mesela kirlilik düşünceleri olan kişilerin sık sık ellerini yıkaması kompülsiyona bir örnektir. Kişi bu zorlantılarının kendi zihninin ürünü olduğunun mantıksızlığının farkındadır ama kendini engelleyemez..Bu düşünceler ve eylemlerin zamanla şiddeti artar ve kişinin günlük hayatının büyük bir kısmını işgal etmeye başlar, iş-okul başarısını düşürebilir, sosyal ilişkileri bozabilir Sonuçta kişinin işlevselliği önemli ölçüde etkilenir ve bu durum tedavisi şart olan bir hastalık haline gelir.
Uzmanlar bazı hastaların günde bir iki kalıp sabunu bile bitirebildiğine, hatta çok yıkamaktan ellerinin yara olduğuna dikkat çekiyorlar. Bazı kişilerin paraya dokunduktan sonra mikrop kapmaktan korktukları için ellerini defalarca sabunladıklarını belirtiyorlar.
Her 30 kişiden biri saplantılı
Halk arasında vesvese, evham gibi bildiğimiz şeylerin dışında gelişen ve batıl inançlardan farklı olan bu tip davranışları gösteren kişi sayısının gün geçtikçe arttığı da vurgulanıyor. Genel olarak toplumda her 30 kişiden birinde OKB görülebiliyor. Türkiye Ruh Sağlığı profili araştırmasına göre, 12 aylık bir süre içerisinde sağlık ocaklarına başvuran hastalar arasında toplam ‘takıntı-zorlantı’ hastalığı oranı binde 5. Bunun, binde 6’sını kadınlar, binde 2’sini ise erkekler oluşturuyor. Yani, kadınlar risk grubunda yer alıyor.
Diğer yandan, kişilerin yaşadıkları durumu bir hastalık olarak görmemeleri ya da yoğun sıkıntı ve bunaltı uyandıran obsesif düşünceleri saçma, anlamsız, bazen de utanç verici bulmaları ve doktora açılmaktan çekinmeleri, vakaların görülme sıklığının daha fazla olabileceği tahminlerini beraberinde getiriyor.
Değişik şekillerde görülebilen obsesyon (saplantı- takıntı) ve kompülsiyonların önemlileri şunlardır;
Bulaşma Obsesyonları: En sık görülen saplantı çeşididir. Kişide elinde olmadan kirlenmeyle ve hastalık bulaşmasıyla ilgili bir tehdit algısı oluşur. Yani kişi kendisinin, toplumun diğer bireylerinden daha çok mikrop, pislik ve kirle karşılaşma tehlikesinde olduğuna inanmaya başlar. Bu düşüncenin etkisiyle de gereksiz tedbirler alır. Hastalık bulaşması korkusuyla el sıkışmaktan, umumi tuvaletleri kullanmaktan, para ve kapı tokmaklarını tutmaktan kaçınır. Bu işlerden birini yaptığı zaman da kendine mikrop, toz ya da idrar bulaştığını düşünüp ellerini yıkar. Günde 3–4 saat elini yıkayan, her yıkamada en az yarım saat harcayan, dışarı çıkıp eve geldikten sonra hemen elbiselerini çıkarıp yıkayan, kendisi de banyoya koşan, her banyoya ve tuvalete girdiğinde 2–3 saat harcayan bir kişide temizlik saplantısının olduğu düşünülür. Çok fazla el yıkamaktan zamanla bu kişilerin yıkanan bölgelerinde, özellikle ellerinde soyulmalar, cilt tahrişleri görülür. Saplantı hastalarının yüzde 25-50’sinde bulaşma saplantıları görülür.
Kuşku Obsesyonları; Bu çeşit saplantılar da en sık görülen ikinci çeşit saplantılardır. Kişide sürekli bir şeyleri yapıp yapmadığı ile ilgili kuşkular oluşur. Bu kuşkular büyük sıkıntı yaratır ve kişide aşırı bir kontrol etme davranışı oluşur. Kişi “Acaba ocağı kapattım mı?”, “Kapıyı kilitledim mi?”, “Işığı söndürdüm mü?” gibi kuşkuların sonucunda emin olmak için defalarca tüpü, kapıyı, ışığı kontrol eder.
Cinsel Obsesyonlar; En sık görülen üçüncü çeşit kompülsiyon olmaksızın zihne yerleşen obsesyonel düşüncelerdir. Durmadan cinsel ve saldırgan bir hareketle ilgili düşünceler zihni meşgul eder. Kişinin aklına hiç istemediği zamanda hiç istemediği kişilerle ilgili cinsel düşüncüler, erotik görüntüler gelir. Kişi bu durumdan dolayı kendini sürekli kınar. Bu düşünce ve görüntüleri unutmak istedikçe şiddeti daha da artar.
“Simetrik” veya “ Eksiksiz Olma” saplantıları da sık görülen saplantı çeşitlerindendir. Kişi yaptığı işin eksiksiz olmasına, evdeki veya masasındaki eşyaların düzgün ve simetrik olmasına hastalık derecesinde dikkat eder. Öyle ki saatlerce bu simetriyi sağlamak için uğraşabilir. Eğer bu simetriyi ve düzenliliği yerine getiremezse aşırı sıkıntı duyar ve sıkıntısını gidermek için saatlerce uğraşır. Bu saplantıdaki kişilerin bu sebeple işlevsellikleri önemli ölçüde etkilenir. Bir davet, randevu, iş gibi etkinliklerine yetişememe, işleri yetiştirememe gibi sorunlarla çok sık karşılaşırlar.
Ayrıca ‚ „Tanrı var mıdır?“, varsa „Tanrı’yı kim yaratmıştır?“ gibi uçsuz bucaksız sorularla giden “ Metafizik Obsesyonlar” ya da ‚ “Dini Obsesyonlar“ denilen saplantı çeşitleri de vardır. Kişinin aklına istenmeden ve elinde olmadan Allah’ın olmadığı gibi düşünceler gelir. Hatta bazı zamanlar Allah’a küfür şeklinde düşünceler oluşabilir. Kişi bunun neticesinde, hele hele inançlı bir kişi ise aşırı sıkıntı ve suçluluk, günahkarlık duygusuna kapılır. Bu sıkıntıyı ve suçluluk duygusunu bertaraf etmek için de sesli veya içinden „Tövbe tövbe “Estağfirullah“ gibi sözler sarfeder. Bu düşünceler öyle artar ki kişi günlük işlerini yapmaz ve hatta ibadet edemez hale gelir.
Kanser, AİDS gibi hastalıklara yakalandığı şeklinde düşüncelerin geldiği „Hastalık Obsesyonları” bir diğer saplantı çeşitidir. Kişi bu yüzden tetkikler yaptırır ancak bir sonuç çıkmadığı halde elinde olmadan hasta olduğu düşüncesini zihninden atamaz. Hastalık düşüncesinin yarattığı sıkıntıyı gidermek için sürekli hastaneye gidip tetkik yaptırır, tetkiklerden bir sonuç çıkmaz, o an için rahatlar ancak düşünce zihninden gitmez. Bu sıkıntı bir kısır döngü şeklinde hep devam eder.
Otomobil plakalarını ve evlerin numaralarını okuma, apartmanların kaç kat olduğunu sayma gibi “Sayma Obsesyonları” da görülen diğer obsesyon çeşitleridir.
Tedavisi var mı?
Yapılan çalışmalarda insan beyninde mutluluk kimyasallarından biri olan Serotonin maddesinin seviyesinin ve etkinliğinin azalması sonrasında Obsesif Kompülsif Bozukluğun gelişebildiği tespit edilmiştir. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir, ancak şu an bu verilerden hareketle Serotonin maddesinin etkinliğini artıran ilaçlar tedavide kullanılmaktadır.
İyi ve doğru bir ilaç tedavisiyle hastaların yaklaşık % 60’ı tedavi edilebilmektedir. Ancak tedavi sürecinde hastaların dikkat etmesi gereken husus tedavi etkinliğinin geç başlaması hususudur. Etkinin başlaması ve olgunlaşması için 2-3 aylık bir süre gerekmektedir. O yüzden bu sürenin göz önünde bulunulması ve sabırla tedaviye devam edilmesi çok önemlidir.