Bilim insanlarının “Halo Etkisi” olarak bilenen bu yanılgıya değiniyor, bilincinizin kapılarını sizin için biraz daha aralıyoruz.
İnsanların içerisinde bulundukları bireysel psikolojik durumlar, aynı etki altında kalan kişilerle karşılaştıkça toplumsal bir hal alıyor. Sosyoloji, gündelik hayatta çoğu insan için önemli bir yer tutmayabilir, ancak insanlar arasındaki ilişkileri açıklamak; hayatı, dünyayı ve yaşananları daha iyi anlamanızı sağlıyor.
Tarihin büyük bir kırılma yaşadığı I. Dünya Savaşı’nın neden olduğu bir araştırma, insanlık yeryüzünde yaşamaya devam ettiği müddetçe geçerli olacak sonuçlar verdi. Bugün, bilincinize doğru yapacağınız yolculukta size Halo Etkisi adı verilen bir bilimsel tespiti sunacağız. Bu yazıyı bitirdikten sonra çevrenizi eskisi gibi yorumlayamayacak, ayrıca daha iyi anlayacaksınız.
Amerikalı psikolog Edward Thorndike, I. Dünya Savaşı sırasında askerler üzerinde bir araştırma yapmaya karar vermişti. Komutanları bir araya getiren psikolog, onlardan en üstün askerlerini göstermelerini istedi. Tuhaf bir şekilde, “üstün asker” olarak tanımlanan personellerin hepsi fiziksel olarak sağlam yapılı, dönemin mankenlerine taş çıkartacak beden ölçülerine sahiptiler.
Komutanlar, bu askerleri “iyi nişancı, disipliner, zeki, fedakar, liderliğe yatkın ve kararlı” olarak tanımladılar. Evet, hepsini. Thorndike aralarındaki ortak noktanın üzerine gitmeye karar verdi. Ortaya bugün hayatımızın hemen hemen her alanında karşımıza çıkan Halo Etkisi teorisiydi.
Bu yaklaşım, başarılı insanların her zaman, istisnasız bir şekilde doğru karar verdikleri yanılgısını da ortaya çıkardı. Gerçekten de öyle miydi? Başarısız bir insan olmak, yanlış kararlar almakla mı, yoksa fiziksel olarak göze hoş gelmeyen bir insan olmakla mı ilgiliydi?
Çirkin Ördek Yavrusu hikayesini hatırladınız mı?
Diğer ördeklerde oldukça farklı görünen bir ördek vardı o hikayede. Sarı değil siyahtı, perdeli ayakları diğerlerinden daha büyüktü, gagası lekeli ve yamuktu. Çirkin ördeği kardeşleri aralarından dışlarlardı. Bugün, benzer nedenlerle dışlanan çok sayıda insan var. Halo Etkisi, onların dışlanmasına yol açan bir psikolojik gerçek. Peki bu etkinin aynı zamanda moda akımlarına, ideal beden ölçülerine karar verdiğini söylesek?
Güzel ya da yakışıklı birisi, bireysel yeteneklerinin denk düştüğü kilolu, kısa boylu ve modern ölçülere uymayan insanlardan daha kolay iş buluyor. Zihniniz, birbiriyle çelişen fikirleri aynı anda barındırmaya bayılıyor. Kendinize göre mantıklı çıkarımlar yapıp, bir şekilde “güzel” olanı üstün kabul ediyorsunuz. Halo Etkisi burada başlayıp, güzel ve yakışıklıyı üstün görmeye neden oluyor. Ancak bu etkinin çok daha fazla sonucu var.
Etrafımızda gördüğümüz her şeyi bir şekilde anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bu anlamalara bağlı kalarak yolumuzu çiziyoruz. Hayatı böyle açıklıyoruz. Bu açıklamalarla yeni kıyafetler, ürünler satın alıyor, ona göre marka tercihleri yapıyoruz. Firmalar, Halo Etkisi gibi psikolojik gerçeklerin sonuçlarını çok iyi biliyor, o rafa gidip ürünü satın almanızı sağlayacak anlamlara ulaşmanızı sağlıyor.
Şimdi en sevdiğiniz ve en nefret ettiğiniz iki marka düşünün. Her ikisi hakkında, benzer bir kötü yorum aldınız. Ne düşünürsünüz?
Durun açıklayalım: Sevdiğiniz ettiğiniz marka hakkındaki kötü yorumu, kullanıcı hatasına dayandırmaya yatkın olursunuz. Nefret ettiğiniz marka için de firmanın yönetimini suçlarsınız. Yani iki tarafın da yargılanması, sizin sevgi adaletinize bağlı kalır. Bunu milyarlardan oluşan kitleler halinde yorumlamak, bugünkü ticari ve ekonomik düzenin bel kemiğini oluşturuyor.
Sanayi Devrimi’nden bu yana artan üretim, ürünleri insanlara satmak isteyen firmaları duygusal davranmaya zorluyor.
Halo Etkisi yüzünden yargılanan sadece diğer insanlar ya da markalar değildir. Siz de yargılanırsınız:
Her gün istisnasız bir şekilde Halo Etkisi altında kalarak, çevrenizdeki insanları yargılarsınız. Diğer insanlar da sizi aynı şekilde yargılarlar. Belirsizliklere alışık olmayan insan psikolojisi, her şeyi net bir şekilde iyi-kötü, doğru-yanlış, dost-düşman, güzel-çirkin şeklinde ayırmaya yatkındır. Neden mi? Çünkü kolay olan budur.
Peki ne yapmalıyız, Halo Etkisi’nden kurtulmak için neler yapmalıyız?
Açık söyleyecek olursak, bilim insanları bu etkinin hem iyi hem de kötü sonuçlara neden olabileceği konusunda hem fikirler. Yani Halo Etkisi’ni nasıl kullanacağınız sizin tercihinize bağlı bir durum. Kısa yoldan; kolay şekilde karar verebilmek, bazen büyük avantaj sağlarken, bazen de istenmeyen sonuçlara neden olabiliyor.
Dikkat etmemiz gereken konu, insanları yürüyüşlerine, ses tonlarına, giyimlerine, fiziksel görünümlerine göre yargılarken bu etki altında kaldığınızı fark etmek. Çünkü bir insan yargılamak çamurlu bir patika ile asfalt yol arasında tercih yapmaktan farklı bir durumdur. Birisinde yürür geçersiniz, sonuçları sizi ilgilendirir. Diğerine güldüğünüzde onun ve sizin dünyanınız değişmeye başlar.
İnsan zihninin derinliklerinden gelen dürtülere, tercihlerinizin esir olduğu bu yanılgılarla yaşamak kolay şey. Peki siz hangisini tercih edeceksiniz: Önyargılarınız mı, yoksa adaleti mi?
Kaynak:www.webtekno.com