Ben kimim?
Kimine göre tanıdık,
Kimine göre yabancı biri!
Herkesin yakınlık ve uzaklık kıstası kendine göre değişiyor.
Bazısı memleketlisini herkesten tanıdık görüyor,
Yani kan çekiyor
Bazısı menfaati olanı bağrına basıyor,
Köprüden geçtikten sonra ilişkiler tekrar gözden geçiriliyor
Ve normal seyrine dönüyor.
Peki, yabancı kime denir?
Hep yaban ellerden mi gelir, yabancı olanlar?
Aramızda bulunanlar, etrafımızda dolaşanlar,
Bizimle birlikte barınanlar yabancı olamaz mı?
Onlar etrafa yabancı bakamaz mı?
Her şey bir yana
Kendisi gibi olmayanı, düşünmeyeni,
Yabancı olarak görenler de var.
Acaba düşmanlarım beni nasıl görüyor?
Olduğumdan daha çirkin ya da daha kötü biri mi?
Belki de öyle görmek istedikleri için!
Peki ya dostlarım?
Onların gözünde davranışlarım melek kadar iyi
Yüz hatlarım, altın orana mı sahip?
Mesele baktığın yerde ne gördüğünle değil
Bazen de baktığının sana yansıttığıyla ilintili olabilir.
Agu, agu derken, bebekler bizi nasıl görüyor?
Binbir surat tiplememize baktıklarında,
Zaman zaman gülücükler beliriyor yüzlerinde,
Bazıları hemen yüzünü ekşitiyor.
Aklım almıyor, bir türlü!
Bebekler minnacık gözleriyle, annelerini tanıyıp
Siluetini, kokusunu, onca yabancının arasından nasıl ayırt ediyor?
Bir kediyle karşılaştım dün gece.
Bakışları kurşun misali hedefe kilitliydi.
Attığım adımları kaçırmadı,
Yol boyunca beni takip etti.
Pür dikkat dikti gözlerini üzerime.
Neden böyle bakıyor?
Beni hangi gözle görüyor olabilir?
Vahşi kaplanlar, korkak ceylanlar, fırsatçı akbabalar,
Hayvanlar, sadece içgüdüleriyle mi yaşıyor?
Örneğin elimde sineklikle yanına yaklaştığım sinek,
Bulunduğu yerden beni nasıl görüyor?
Ne kadar da zeki!
Ona zarar vereceğimi anlayıp uçarak kayboluyor.
Ya vapurdan ekmek kırıntısı attığım martılar?
Ekmeğe doğru uçuşuyorlar heyecanla!
Karınlarını doyurduktan sonra göğe uzanan yolculuklarında,
Acaba kuşbakışıyla tepeden neler görünüyor?
Yanına ciğerle yaklaştığım kedi!
O nasıl görüyor beni?
Usulca etrafımda dolanıyor,
Lokmayı ağzına aldıktan sonra bir köşeye çekilip afiyetle yiyor.
Artık onun nezdinde rızık vericiyim ya!
Her seferinde sırnaşıp yemek istiyor.
Ölüm döşeğindekilerin başucuna geldiğinde,
Farklı görünürmüş Azrail,
Herkesin gördüğü muamele değişirmiş.
Kimine güzel görünürmüş,
Ruhunu yumuşakça çekermiş.
Kimine önce ürperti verip,
Canını o halde alıp gidermiş.
Son nefesi verirken neler görüyor insanlar?
Gözünden yaş gelen de var.
Bu dünyaya veda ederken
Yüzünde hafif tebessüm beliren olduğu gibi.
Baktıklarımızı, oldukları şekliyle görebiliyor muyuz?
Sadece görmek istediklerimize mi kanalize oluyoruz?
Neye göre dizayn ediyoruz zihnimizde kavramları?
Yeterince objektif miyiz?
Yoksa hayatı ıskalıyor muyuz?
Belki de Ne yazık ki
Hayat tarafından ıskalanıyor muyuz? Bu gerçeği, insan tek başına algılayabilir mi?