Havacılık Gibi Zorlu Sektörlere Meraklananlar İçin, Psikolojik Mülakatların Ne Sebeple Yapılıyor?

Psikolojik mülakatların ne sebeple yapıldığı ve adaylardan neler beklendiği konusunda araştırma yaptık. Psikolojik mülakatların ne kadar önemli olduğu, verdiğimiz örneklerle çok daha kavrayacağınıza eminiz.

Çoğu insan için istenilen işi bulmak oldukça zor bir süreç. Uygun iş koluna karar verdikten, hangi şirkete ya da şirketlere başvuracağınızı seçtikten sonra ise zorlu bir maraton daha başlıyor. Şirketler, iş başvurularını değerlendikten sonra, adayları mülakat için davet ediyorlar. Her firmanın politikası farklı olsa da, genelde tüm aday seçmelerinde bir mülakat süreçleri yer alıyor.

Geçtiğimiz senelerde bu mülakatlar; adaylara kişisel soruların sorulduğu, deneyimlerinin dinlendiği, farklı senaryolarda nasıl çözüm önerisi sunduklarını anlamak üzerineydi. Son dönemde mülakatların içerikleri evrildi, daha doğru tespitler yapabilmek amacyla bilimselleşti. Yeni trend: Psikolojik Mülakatlar.

Anlatacağımız mülakat yöntemleri tabii ki her meslek kolu seçiminde gerekli değil, nitekim insan kaynakları sektöründe giderek popülerleşiyor, her geçen gün daha çok sektörde görülüyorlar. Biz de psikolojik mülakatların ortaya çıkmaya başladığı pilotluk mesleğinden yola çıkarak aklınızdakilere cevap arıyoruz. Dünya genelinde faaliyet gösteren tüm hava yolları; pilot adaylarını seçerken, onları psikolojik mülakatlardan ve bir takım testlerden geçiriyorlar Adaylar, mesleğin gerektirdiği yetenek, algı kapasitesi ve zekaya sahip olsalar dahi psikolojik mülakatlardan bekleneni veremedikleri sürece işe alınmıyorlar.



Peki daha işe girmeyen birisinin psikolojij özellikleri, neden şirketleri ilgilendiriyor?

Hatırlarsanız havacılık sektöründen yola çıkmıştık, ancak burada anlatacaklarımızı psikolojik testlerin yapıldığı tüm sektörlere uyarlayabilirsiniz.

Havacılık gibi çok fazla sistemin, farklı görev tanımlarına sahip onlarca insanın yer aldığı bir sektörde kalite standartlarının karşılanması için mükemmel bir planlama gerekiyor. En ufak bir aksilik yaşanmaması ve uçuşların güvenle yapılabilmesi için, her bir uçuş en ufak detaylarına kadar planlanıyor. Planlanan seyir halinin dışında yaşanabilecek herhangi bir problem için alternatif planlar yedekte bulunduruluyor. Hatta yüzlerce acil durum senaryosu bile porfesyonelce denenip, gerçekten acil birşey yaşandığında öyle uygulanıyor. Bunu diğer sektörlerde de görebilirsiniz.

Tüm bu planlı ekip çalışması; sahip olunan yüksek teknoloji, yazılımlar, donanımlar aslında sorunları en aza indirme hedefinde buluşuyorlar.

Nitekim öyle değişken bir var ki, sistemin hem en güçlü, hem de en zayıf halkası olarak varlığını devam ettiriyor: İnsan Faktörü

Çoğu kişinin uçakların zaten çok gelişmiş makineler olduklarını, otopilot sayesinde kendi kendilerine uçabildiklerini söylerler. Yapılan araştırmalara göre gerçekleşen havacılık kazalarının, çok büyük bir bölümü hala insan hatalarından kaynaklanıyor. Bu noktada, “O zaman neden insana gereksinim olsun ki?” diye düşünebilirsiniz, haklısınız. Her ne kadar pilotluğun yerini gün geldiğinde makineler alacak olsa da o sistemler hala "karar verme, muhakeme yapma" yeteneğine sahip değiller. 

Pilotların ya da pilotluk kadar sorumluluk sahibi olunan diğer mesleki alanlardaki insanları, kokpitte ya da başka yerlede çok büyük stresler yaşayacaklar aşikar. Hemen hemen çoğumuz en kısa zamanda, en doğru kararları vermemiz gereken bir çağda yaşıyoruz. Pilotlar için teş önemli olan sorunsuz uçuşlar değil,  birçok kişi ile aynı anda sağlıklı diyalog kurma, tüm bu ekibi en doğru şekilde yönetme yeterliliği gerek. Üstelik tüm bunları oldukça gürültülü, titreşimi yüksek, küçücük bir kokpit içerisinde yapma zorunlulukları var.

İşte tüm bu etkenler nedeni ile bir adayın psikolojisi, stres altında çalışmaya yatkın olmalı. Sadece adayların mesleğe uygunluğu değil, aynı zamanda gelecekte taşınacak olan yolcuların can güvenliği de büyük önem taşıyor. Farklı sektörler için finansal sorumluluklar, çalışanların yükümlülükleri, müşteri memnuniyeti gibi pek çok şeyi yolculara benzetebiliriz.

2015'te German Wings isimli hava yolunun yardımcı pilotu, psikolojik problemleri nedeni ile kaptan pilot tuvalete gittiği esnada uçağı dalışa geçirerek Alp dağlarına çakıldı: Bu kazada 150 kişi hayatını kaybetti:

Bir başka trajik olay “Havacılık tarihinin en büyük faciası” olarak bilinen Tenerife Kazasıydı. Bu kaza tam anlamıyla insan hataları zinciri nedeni ile gerçekleşti. Kazadaki KLM isimli şirketin kaptan pilotunun uyarıları dinlememesi, düşünmeden davranması, yardımcı pilotun bir hata olduğunu görmesine rağmen pasif kalması; Pan-am pilotlarının ise verilen talimatlara uymayıp, farklı bir pist yolu yolu seçmesi tam bir faciayla sonuçlandı. 583 kişinin hayatını kaybettiği kaza, tarihin en ölümlü kazası olarak kayıtlara geçti:

Şimdi bu durumları havacılık dışında batan sektörlere uyarlayın. Onların da tıpkı pilotlar gibi davranmaları gerekiyor, yanılıyor muyuz?

Havacılık uzmanları, tıp doktorları, psikologlar, uçuş doktorları bu kayıpları en aza indirgemek için çalışıyorlar. En doğru yöntem ise sorumluluk sahibi olması beklenen adayları iyi analiz edebilmek. Uzmanlar, bazı kişilerin, bu tarz mülakatlarda kendilerini farklı şekillerde yansıtma çabalarına girebildiklerini söylüyorlar. 

KAYNAK

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri