Atatürk Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durkaya Ören, ''Ölümcül hastalık bir gerçektir. Bu hastalık saklanamaz, üstü örtülemez. Biz saklasak da bu gerçek eninde sonunda ürkütücü yüzünü ortaya çıkacaktır'' dedi.
Prof. Dr. Ören, Aziziye Araştırma Hastanesi Konferans Salonu'nda verdiği ''Ölümcül Hastalık Hastaya Söylenmeli mi?'' konulu konferansta, ölümcül hastalığın insana nasıl ve ne şekilde söylenmesi gerektiğini anlattı.
İnsanın kısa sürede öleceğini bilmesinin yaşamına damga vuracak kararlar almasına neden olduğunu ifade eden Ören,''Çünkü her şey, gururlar, küçük düşme ve başarısızlık korkuları kendini ölüm karşısında yitirir. Kaybedilecek bir şey olduğu düşüncesini yok etmenin en iyi yolu da insanın öleceğini hatırlamasıdır'' diye konuştu.
Her insanın ölüm gerçeğini çok iyi bildiğini ancak hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığını belirten Ören, şunları söyledi:
''İnsanlar ölümün doğum gibi doğal olduğunu kabul etseler yaşamak daha kolay olurdu. Yardıma muhtaç insanlar için ölüm bir kurtuluş olarak görülüyorsa ölüm çok da korkulacak bir şey değildir. Normal ömürlük yaşayanlar ölüme hazırlıklı olabiliyor ancak ani ve beklenmedik ölümler insanı hazırlıksız yakalıyor.
Normalde ölüm zamanının bilinmemesi yaşamda kolaylık sağlıyor ve insan hayata bağlanıyor. Çoğu zaman öleceği aklına bile gelmiyor. Yarınlara umutla bakıyor ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayabiliyor.''
Ölümcül hastalığın insanın yaşama gücünü yok ettiğini, umutlarını kırdığını, yaşamla bağlarını kopardığını ifade eden Ören, ''İnsanlar ölümcül bir hastalığı olduğunu bildiği zaman, ne kadar yaşayacağını, ne zaman öleceğini biliyor. Hasta, ölümcül hastalığını ve bunun sonucunu bilmeye hakkı vardır'' diye konuştu.
İnsanların ölümcül hastalıklar karşısında farklı tepkiler verdiğine dikkati çeken Ören, şunları kaydetti:
''Bazı insanlar ölümcül hastalığını öğrendiği zaman 'O an bittim, dünya başıma yıkıldı. Sanki zamanın dışında adım atıyordum. Kamyon çarpmışa döndüm. Yüzüme bir kapı kapandı, karanlık çöktü bana' diyor. 'Hayat bize sürpriz yaptı.
Eskiden hayal kırıklarım olurdu ama artık yok' diyenler de var. Bunun için hastalık hastaya doğru şekilde söylenmelidir. Hastalık hakları yönetmeliğinin 15. ve 19. maddesine göre de hasta, hastalığın seyri ve sonuçları hakkında bilgi alma hakkına sahiptir. Hasta kendisinin bilgi istememesi ve verilecek bilginin hastaya zarar verebilmesi halinde hastalık hastaya söylenmez.''
'ÜMİT KAPISI AÇIK BIRAKILMALI'
Prof. Dr. Ören, hastalık söylenirken dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıraladı:
''Hekim daima ümit kapısını açık bırakmalı ve hastanın her şeyi henüz kaybetmediğini aktarılmalıdır. Olay, ailenin, doktorun ve hastanın aynı safta çarpışacağı bir savaştır. İnsanların sosyal yapısı birbirine benzemez. Bu göz önünde bulundurularak hastanın sosyal yapısı anlaşılmalı ve yaklaşım ona göre ayarlanmalıdır. Ölümcül hastalık şok etkisi yapabilir.
ABD'de hastaya hastalığının ne olduğu, seyri ve sonuçları açıklanır. İtalya, İspanya, Yunanistan gibi Güney Avrupa ülkelerinde kanser tanısı ve prognozu söylenmemektir. Ülkemizde de benzer yaklaşım ağır basmaktadır. Ölümcül hastalık bir gerçektir. Bu hastalık saklanamaz, üstü örtülemez. Biz saklasak da bu gerçek eninde sonunda ürkütücü yüzünü ortaya çıkaracaktır. Onun için de bize düşen, hastayı bu gerçekle ehven şekilde yüzleştirmektir.''
Konferansa, AÜ Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sabri Selçuk Atamanalp ve öğretim üyeleri de katıldı.
E-kolay