Hangi yaşta cinselliğin ne kadarı normal?

Hipererotizm, aşırı cinselliktir. Ancak cinselliğin aşırısını anlayabilmek için normalini bilmek gerekir. Şimdi belki diyeceksiniz ki, yaşlılarla ilgilenen bir gerontolog niçin cinsellikle ilgileniyor?

Hipererotizm, aşırı cinselliktir. Ancak cinselliğin aşırısını anlayabilmek için normalini bilmek gerekir. Şimdi belki diyeceksiniz ki, yaşlılarla ilgilenen bir gerontolog niçin cinsellikle ilgileniyor? Böyle bir sorunun ardında tabii ki gizli önyargılar yatar. Sorulan ile söylemek istenilen tezat fikirlerin yarattığı bu soruya, bakalım gerontolog nasıl bakıyor! İlk önce “normal” cinselliğin ne olduğuna kısaca bir bakalım. Daha sonra yaşlılık ve cinsellikle ilişkili birkaç görüş bildirdikten sonra, sizleri tekrar kendi düşüncelerinizle başbaşa bırakacağım.

Otoritelerin normal cinsellikle ilgili görüşleri birbiriyle örtüşmüyor. Kimileri haftada üç kez cinsel ilişkinin çok fazla olduğunu, kimileri normal olduğunu, kimileri ise az olduğunu söylüyor (Hierschfeld, 1985, S. 75). Ama bu bizi çok fazla ilgilendirmesin. Herkes kendi normalini kendisi daha iyi biliyor galiba. Bu açıdan otoritelerin normali de herhalde kendilerinin normaline dayanıyor. Öyle ya bir standart yok, ama hepsi kendince bir standarttan söz etme gereği duyuyor.

Gerontolog olarak beni yaşlılık ve cinsellik arasındaki bağlantı daha çok ilgilendiriyor. Belki “ileride halim ne olacak?” diye bilinçaltım beni dürtüyor. Hani olur olur, insanlık hali, yaş 70 iş bitmiş, olamayalım sonra! Hirschfeld’i biraz daha okuyunca rahatlatıcı bir cümle... “Roma’da yaşayan 85 yaşındaki bir Alman ressam hâlâ haftada bir kere cinsel ilişki kuruyorum” demiş. Oh be, dünya varmış. Yaşlılık konusunda uzmanım, ama cinsellik konusunda, değil. Bu yüzden yaşlıların anlattıklarından, onların tecrübelerinden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Hadi hayırlısı, daha önümde 35 küsur yıl var ve ressama bakın ne diyor!
Erkeklerin hep bir sorunu var, ta binlerce yıllık eserlerde bile buna yer verilir. O zaman kadın yazar olmadığından hep erkekler kendi tecrübelerini yazmışlar. Diyorlar ki genç kadınlarla cinsel ilişki kurmak, gençleştirici etki yapıyor. Sadece Hz. Davut bu fikre katılmamış (Hirschfeld, 1985, S. 76). Olabilir, milyonda bir tane. Biz, erkek olarak erkeklerin çoğu ne demiş ona bakalım. Yaşlı erkeğe genç kadın gerekli demişler. Niçin? Gençlik etkisi yapıyormuş.

Şimdi sıkı durun! George Eliot (namı diğer Marie Anne Evans) 60 yaşındayken kendisinden 20 yaş genç bir adamla evlendi (bu günümüzde biraz daha normal kabul ediliyor). Fakat Goethe adını bilmeyen yok gibidir. Bakalım o, burada değinmeye değer ne yapmış? Goethe, yaşına başına bakmadan, 80 yaşını aştıktan sonra kalkıyor âşık oluyor (Hirschfeld, 1985, S.76). 

Her gün...

Cinsellik Bilimi dergisi (orijinal adı: Zeitschrift für Sexualwissenschaft) 1919 yılında yayınlanan bir sayısında şu olayı aktarmış: Ocak ayında 80 yaşına girecek olan bir adam eşine boşanma davası açmış. Eşini “yaşlı” bulduğu için değil. Adamın boşanma davası açtığı kadın henüz 44 yaşında imiş. Ama kadın, 80’lik delikanlıyla onun istediği kadar sık birlikte olmadığı için, adam bu işe artık bir son vermek istemiş. Kadın da adamı destekler gibi bir açıklama yapmış mahkemede. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen 20 yıl daha genç görünen bu adamın her gün kendisiyle cinsel ilişki kurmak istediği, ama hamile kalmaktan çekindiği için buna yanaşmadığını söylemiş (Hirschfeld, 1985, S.76).

Herhalde erkekler yaşlanmayı beceremiyor. Aralarından birkaçı “hipererotik” diye hepsi öyle olacak değil. En iyisi yaşlılığa sadece ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik olarak da hazırlanmak. Beden, bunu yapanlarda kendisini duruma göre daha iyi ayarlayabiliyor. İnsan hissettiği yaştadır, ama hissettiği yaş diyelim ki 30 ise, 80’lik adamın sağa sola saldırması için bir gerekçe değil.

Bütün bunları niçin anlattım. Herhalde geçenlerde Radikal gazetesinde çıkan bir haber beni buna sürükledi. “Üzmezgiller” familyasından 70 küsur yaşındaki bir adam bir erkek çocuğa tam tecavüze kalkışacakken, çocuğun imdat çığlığını duyan etraftakiler, bu çığlığın nedeninin farkına varmışlar. Suçüstü çok uygunsuz bir vaziyette olmasına rağmen dili tutulmamış, demiş ki: “Vallahi kötü bir niyetim yoktu!”

Cinselliğin ne kadarı normal ne kadarı aşırı belli değilse de, niyetin iyisi kötüsü arasında ayırım yapabilecek standartlarımız var. Her ne kadar döneme ve kültüre göre değişseler de bizim toplumsal ve kültürel normlarımızda, biz bu adamın niyetinin ne olduğunu tahmin edebiliriz, hem de yüzde sıfır yanılgı payıyla!

 Radikal / İSMAİL TUFAN: Doç. Dr., Akdeniz Üni.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Cinsel Yaşam Haberleri