Yaşanan travmalar zamanla veya çeşitli tedavi yöntemleriyle hafızadan silinsede bir süre sonra bedende olumsuz etkileri açığa çıkıyor...
Yaşanan travmalar zamanla veya çeşitli tedavi yöntemleriyle hafızadan silinebiliyor ancak insan bedeni bu travmaları unutmuyor.
"Sosyal hafızaya kaydedilen travma anındaki tepkileri, bedenimiz ileriki dönemlerde hatırlıyor ve bize o anları tekrar yaşatıyor" diyen Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuza göre, travma sadece zihinde, davranışta ya da duyguda kodlanmıyor, bedenimiz de travma yaşandığı anda nasıl tepki verdiğini hatırlıyor.
Bazı durumlarda zihin tarafından bastırılmış sahnelerin beden tarafından hatırlandığını belirten Dr. Mehmet Yavuz, bedenin verdiği tepkileri dikkatlice izlemenin, yaşanan travma ve sonrası hakkında oldukça önemli bilgiler verdiğini söylüyor.
SOSYAL HAFIZA BOZUKLUĞU ANTİ SOSYALLİK NEDENİ
Travma sırasında farkında olduğumuz ya da olmadığımız birçok şey bilinçaltına kaydedilir ve bunların pek çoğunu zamanla unuturuz diyen Yavuz, travmaların bedende ve zihinde yarattığı olumsuzluklar hakkında şunları söylüyor:
Yaşadığımız pek çok olumsuz olay sosyal hafızamıza kaydedilir. Sosyal hafıza beynin ön, yani frontal loblarında bulunur ve şakak loblarındaki ana bellekten farklıdır. Psikolojik dünyamızın merkezi de sol frontal lobdadır. Şakak loblarındaki ana bellek yani ana hard disk genel hafıza ile alakalıdır. Bu bölgelerin fonksiyon görmemesi Alzheimer hastalığı ile sonuçlanır. Sosyal hafıza, yaşanılan olaylarla beraber eğitimle de şekillenir. Bu hafıza kişinin toplumdaki davranışlarını, ahlaki yapısını teşkil eder, anti sosyal, psikopatik kişilerde sosyal hafıza bozukluğu olur.
TRAVMALAR İÇ ORGANLARIMIZI DA ETKİLİYOR!
Sosyal hafıza davranışlarımızda önemli rol oynar aynı zamanda beden dili ile de yakından ilgilidir. Mide ve bağırsaklar gibi iç organlarımız sosyal hafıza ile iç içedir. Yaşanılan travmalar bir yandan sosyal hafızaya kayıtlandığı için aynı zamanda iç organlarımızın çalışma şeklini de etkiler. Örneğin önemli bir randevu öncesinde mide ve bağırsak fonksiyonları bozulabilir, çarpıntı yaşanabilir, kan basıncında iniş çıkışlar olabilir. Bu tablo, ruhsal gerilimin psikosomatik yansımalarıdır. Bu durum, yaşanmış travmaların mide-bağırsak fonksiyonları üzerindeki kalıcı olumsuz etkilerinden kaynaklanır.
TRAVMALARIN BEDENE ETKİSİ ÖMÜR BOYU SÜREBİLİR
Kişi, travmayı yaşamış ve olay bitmiştir, hatta tamamen de unutmuş olabilir. Ancak bu travmadan oluşan bedensel bozuklukların devam ettiğini vurgulayan Dr. Yavuz, durumun bazen bir ömür boyu sürebildiğini, beyin unutsa da bedenin yaşanmışlıkları asla unutmadığını söylüyor ve şöyle devam ediyor:
PANİK ATAĞA NEDEN OLUYOR
Bazı durumlarda ağır travmaların oluşturduğu ani bedensel tepkimeler bir süre sonra otomotizma kazanır. Kişi yaşadığı travmayı çoktan unutmuştur ama bu olay bir kere özellikle sol frontaldaki sosyal hafızaya kayıtlanmıştır. Buradan hiç beklenmedik zamanlarda bedensel dille hatırlanan travmayla kişi kalp krizi, mide kanaması ya da felç geçirdiğini düşünür. Böylece panik atak denilen olay gelişir.
Kişinin mutlu anında bile, sosyal hafızanın harekete geçebildiğini ve kişiye aynı tepkisel olayı yaşattığını belirten Dr. Yavuz, çoğu kez vücudun abartıya kaçtığını ve kişiye ölüm korkusu yaşattığını vurguluyor.
Travmaların uzun süreli bedensel tepkimelerinin psikosomatik bozukluklara; kısa süreli ani tepkimelerininse panik ataklara neden olduğunu vurgulayan Dr. Yavuz, tedavi için çevresel koşulların düzeltilmesi, ilaç tedavileri ve psikoterapi yöntemlerinin kullanıldığını belirtiyor. -NTV-