Amerikalı nörolog Robert Provine Maryland Üniversitesi'nde 20 yıldır bu konu üzerinde araştırma yapıyor.
Bu araştırma, insanın başkalarının yanında gülme ihtimalinin 30 kat fazla olduğunu gösteriyor.
"Gülmek, kendi ruh halimizi veya sağlığımızı iyileştirmek amacıyla değil, başkaları üzerinde etki bırakmak üzere gelişmiş bir özellik" diyor Provine.
Londra'daki UCL Üniversitesi'nden profesör Sophie Scott'a göre, gülmek, rahat ve güvenli olduğumuza dair karşı tarafa bilinçaltı bir sinyal gönderme anlamına geliyor.
Hayvanlarda da gülmenin aynı işlevi gördüğünü ve onların da insanlar gibi kaygılı oldukları anda gülmeyi kestiğini söyleyen Scott, "İnsanlar gülüyorsa endişeli olmadıklarını anlıyoruz. Grubun iyi durumda olduğunun göstergesi" diyor.
Yani, grup halinde gülüyor olmamız, koruyucu duvarlarımızı işlev dışı bıraktığımız anlamına geliyor.
Bu önemli. Zira araştırmalar gösteriyor ki beynimiz rahatlama halinde iken daha yaratıcı oluyoruz.
Gülmenin insanların zor mantık bulmacalarını çözmelerine yardımcı olup olmadığını anlamak için deneyler yapıldı.
Beynimizin sağ kulağın üzerinde bulunan üst ön temporal girus adı verilen kısmı, birbiriyle pek bağlantılı görünmeyen fikirler arasında bağlantı kurmayı sağlıyor. Gülmenin bu kısmı daha aktif hale getirip getirmediğine bakıldı.
Komedi klibi izlerken kısa süreli gülmenin bulmaca çözme becerisini yüzde 20 artırdığı görüldü. Gülme sırasında yaşanan kısa süreli odaklanmama hali, beynimize, düşüncelerimizi evirip çevirerek tam konsantrasyonun sağlayamayacağı bağlantılar kurma olanağı veriyor.
Belki de gülmek işyerinde stresten kurtulmamızı sağlıyor. Harvard Üniversitesi'nde 40 yıldır yaratıcılık üzerine çalışmalar yürüten profesör Teresa Amabile, pozitif iş ortamında yaratıcılığın stresli iş ortamına kıyasla çok daha fazla olduğunu söylüyor. Stresin yaratıcılığın düşmanı olduğunu Amabile şu sözlerle ifade ediyor: "Yaratıcılık silah tehdidi altındayken genellikle öldürülmüş olur."
'Gülmeye hazır olmak'
Gülmenin birçok işlevi var. İnsanların ekip olarak daha fazla kenetlenmiş hissetmesini ve böylece yaratıcılığın gelişmesini sağlar. Peki bu ortam nasıl sağlanabilir?
Provine'a göre, insanlar gülmeye hazırdır. "Gülme eşiğinizi biraz düşürerek iradi bir şekilde daha fazla gülebilirsiniz. Yeter ki gülmek isteyin ve buna hazır olun."
Provine ayrıca işyerinde daha fazla sosyalleşmeyi sağlayacak ortamlar yaratılmasının önemli olduğunu vurguluyor.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) işyeri dinamikleri uzmanı profesör Alex Pentland, modern ofislerin yaratıcılığı esas olarak en eski iletişim biçimlerine borçlu olduğunu söylüyor. E-postanın yaratıcılıkla hiçbir bağlantısı olmadığını, yüz yüze tartışmaların ise etkili olduğunu vurgulayan Pentland, "çalışma gruplarında verimliliğin yüzde 30-40'ı konuşma yoluyla vücut bulur" diyor.
Ekonomik koşulların zorladığı bir ortamda, işyerinde ekip olarak tartışma ve gülmeye öncelik vermek bazılarına basit ve yüzeysel gelebilir.
Ama bilimsel verilerin yanı sıra Nobel ödüllü ekonomist Daniel Kahneman'ın çalışmalarını referans göstererek bu konuda ısrar edebilirsiniz.