Yaklaşık bir hafta oldu gezi parkı eylemleri Türkiye gündeminin ilk sırasına oturdu. Aktüel Psikoloji sitesi olarak bu konuya baştan beri - psikoloji dışı olduğu gerekçesiyle- müdahil olmama gibi bir tavır takındık. Mümkün mertebe haber bilgi akışı ve yorum türü içeriklere sitemizde yer vermemeye özen gösterdik. Son iki gündür süreç bu konuya müdahil olmamızı zorunlu kıldı.
Yazacaklarımızı yazmadan önce şunun da bilinmesini istiyoruz. Asla psikoloji bilimini kendi siyasi emellerime alet etme gibi seviyesiz ve değersiz bir faydacı tutuma girmeyi doğru bulmadık. Çünkü psikoloji, verileri sübjektif alana çekilebilen ve esnek yorumlama rezervini barındıran bir bilimdir. Psikolojik doğrunun kaynağı insanın sözlü geri bildirimleridir. Bu yönüyle ruh bilimin verileri diğer bilim alanlarına göre sıhhat değeri daha düşüktür. Bu gerçek göz önünde bulundurulduğunda psikoloji bilimini siyasi emellere alet etmek tamamen bir aldatmacadır. Zaten böyle bir noktadan çıkış yaparak analize girişmek değersiz sonuçlar üretir.
Gezi Parkı Olaylarına Neden Müdahil Olduk
İçinde farklı akımlar olsa da gezi parkı eylemleri Ulusalcı, Kemalist, elitist sol düşünce yapısına yakın kesimlerin sahiplendiği bir eylemdir. Kitle homojen olmasa da genel yapı bu. İslamcılık adıyla orada bulunan kesimlerde antikapitalist kaygıdan yola çıkan ve elinden Kur'an alındığında geride sol örgüt kalan niceliksel açıdan küçük niteliksel anlamda işlevsiz bir grup var. Antikapitalist Müslümanlar olarak bilen yapı, yakinen tanıdığımız ve ideolojik mutasyon süreçlerine birebir şahit olduğumuz, ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere göreve çağrılan ve mutlak surette üzerinde son kullanılma barkodu taşıyan bir yapıdır. Hareketle ilgili bildiğimiz özel verileri de açıklamak bize yakışmaz.
Biz yaklaşık bir haftadır sürece dahil olmamaya özen gösterdik. Ancak diğer dernekler hükümeti yıpratmak amacıyla eylemlere ideolojik açıdan destek verince biz de tavrımızı ifade etme kararı aldık.
Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Psikologlar Derneği kamuoyuna bir açıklama yaptı. Gezi parkı eylemlerini destekleyen basın bildirileri yayımlandı.
Türk Psikologlar Derneği'nin basın bildirisinde "Biz Psikologlar hükümeti bu baskıcı, tehditkâr, anti-demokratik söylemlerini terk etmeye ve sokaklarda farklı gruplardan insanların sergilediği toplumsal dayanışmayı daha iyi anlamaya ve incelemeye davet ediyoruz." İfadeleri yer aldı.
Bu dernek daha önce;
- 28 Şubat postmodern darbesi yapılırken
- Başörtüsü zulmü yaşanırken,
- Genç kızlar sokak ortalarında yerden sürüklenip okullarından atılırken,
- Güvenlik gerekçeleri ile güneydoğuda binlerce hektarlık ormanlar yakılırken,
- Koç üniversitesi 40 bine yakın ağaç katletmişken,
- İşkence altında insanlar öldürülürken,
- Suriye'de 100 bin insan katledilirken vb
olayların sorumluları hakkında herhangi bir basın açıklaması yapmamıştı. Buradan şu anlaşılıyor: Bu dernek taraftır ve psikoloji bilimini kendi ideolojik amaçlarına alet ediyor. Ve "Biz psikologlar " ifadesi yanlış bir ifadedir. Doğru ifade: "Derneğimizin siyasi görüşlerini benimseyen psikologlar " olmalıdır.
Türk Psikiyatri Derneği'nin basın bildirisinde ise "Başta hekimler olmak üzere herkesi Gezi Parkı'nda simgeleşen bu doğa, çevre, insanlık ve var olma mücadelesinde taraf olmaya, bugünden itibaren meslek odaları, sendikalar ve "Taksim Dayanışması" platformunun çağrılarına katılmaya, destek olmaya davet ediyoruz." İfadeleri yer aldı.
Bu dernek de daha önce;
- 28 Şubat postmodern darbesi yapılırken
- Başörtüsü zulmü yaşanırken,
- Genç kızlar sokak ortalarında yerden sürüklenip okullarından atılırken,
- Güvenlik gerekçeleri ile güneydoğuda binlerce hektarlık ormanlar yakılırken,
- Koç üniversitesi 40 bine yakın ağaç katletmişken,
- İşkence altında insanlar öldürülürken,
- Suriye'de 100 bin insan katledilirken vb
olayların sorumluları hakkında herhangi bir basın açıklaması yapmamıştı. Buradan şu anlaşılıyor: Bu dernekte taraftır ve psikiyatri bilimini kendi ideolojik amaçlarına alet ediyor.
Ayda bir güncellenen Türkiye Psikiyatri Derneğin sitesi son bir haftada hemen hemen her gün protestolar için güncellenir oldu.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) de yukarıda bahsedilen konular hakkında STK duyarlılığını yansıtmazken sadece hükümeti eleştirici ve sol düşünce çizgisini ilgilendiren konularda açıklamalarla yetinirken, " hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Diren Gezi Parkı!" cümleleriyle biten basın duyuruları yayımlarken taraf olmuyor da biz neden oluyoruz.
Yukarıda adı zikredilen derneklerin ideolojik açıklamalarına binaen bizde taraf olmak zorunda kaldık. Veya tarafımızı ilan etmek durumunda bırakıldık. Lafın kısası kendi kendimizi afişe ettik. Diğer kurumlar afişe olmaktan gocunmuyorsa biz kimden niye çekinelim. Bizi takip etmek istemeyenlere saygılıyız. Giden gider. Çünkü reyting kaygımız yok, reklamdan beslenmiyoruz.
Temel tavrımız şudur:
Başbakana küfreden lise öğrencilerinin sırtını sıvazlayan provokatörleri halk olarak görmüyoruz.
Demokratik yoldan iktidar olmuş bir iktidarı demokrasi dışı yöntemlerle yıpratma girişimlerini hak talebi olarak görmüyoruz.
Çevre duyarlılığı gibi insani bir konuyu mevcut hükümeti yıpratmada araç olarak kullanmayı bir hak talebi olarak görmüyoruz.
Havalimanında taşıdığı dövize ahlakdışı ifadeler yazanları tasvip etmiyor ve bu tür ahlak dışı ifadeleri şiddetle kınıyoruz.
Ortalığı yakıp yıkan şehir eşkıyalığını ve vandalizmi şiddetle kınıyoruz.
Müteddeyin çevrecilerin taleplerine saygılıyız.
AVM yapılmasına karşıyız.
Ağaç kesilmesine şiddetle karşı çıkıyoruz.
Ancak şu da bilinen bir gerçektir. Olay çevreci duyarlılığı aşan bir boyut aldı. Gelinen noktada biz Gezi Parkı olaylarını demokratik meşruluğa yönelik bir hazımsızlık olarak görüyoruz. Sandıkta gitmeyeceği belli olan Recep Tayyip Erdoğan iktidarının yıpratılmasına yönelik ulusalcı Kemalist oligarşinin darbe provası ve yıpratma girişimi olarak değerlendiriyoruz.
Takipçilerimizi demokratik yollardan iktidar olmuş meşru hükumeti yasal dairede savunmaya davet ediyoruz.
Maruf BEÇENE
Aktüel Psikoloji Genel İçerik Editörü