Psikoloji ve aikido çok değişik uzmanlık alanları. Nasıl bir arada çalışmaya karar verdiniz?
Miryam Anjel- İkimiz de perküsyon çalıyoruz. Dört yıl önce Cozi Levi’nin eğitmeni olduğu bir perküsyon gurubunda tanıştık. Değişik yerlerde performansa çıkıyorduk. Arkadaşlığımız öyle başladı. Ben arada Geştalt eğitimine devam ediyordum, Atakan da zaten aikido eğitmeni.
Atakan Utku- Ben bir yerde mobbing (iş yerinde yıldırma) konusunda bir şey okuyup, biriyle bu konuda sohbet etmiştim. Daha sonra ben mobbing üzerine bir araştırma yaptım. Mobbing nedir? Nasıl ortaya çıkmış? İş yerinde yıldırma ile karşılaşan insanlar ne gibi çözümler buluyorlar? Sonra baktım ki bunun psikoloji ile ilgili bir tarafı var ve bu benim uzmanlık alanım değil.
Böylece Miryam’a geldim. Ortak bir şey yapabilir miyiz dedim ve beraber çalışmaya başladık.
M.A.- Türkiye’de mobbing konusunda yeni yeni araştırmalar ve çalışmalar var. Bir araya geldiğimizde de “Bu konu Geştalt açısından nasıl ele alınır? Aikido açısından nasıl ele alınır? Yıldırılmış bir insana nasıl yardımcı olunabilir? Neler yapılabilir?” diyerek işi olgunlaştırmaya başladık.
Geştalt psikolojisini kısaca bize özetleyebilir misiniz?
M.A.- Geştalt’a göre psikolojik olarak sağlıklı olan bir insan ihtiyaçlarının farkında olan ve bu ihtiyaçlarını gidermek için doğru adımlar atabilen, çevresinin ve çevrenin ona sağladığı imkânların da farkında olan bir insandır. Diğer bir deyişle, kendi ihtiyaçları ile çevrenin imkânlarını uyumlu bir şekilde bir araya getiren, kendini geliştirebilen, bağımsız bir insan. Bunu yapabilmesi için öncelikle kendisinin farkında olması gerekiyor. Herkesin bir zemini olduğunu düşünelim; bu zeminde ihtiyaçlarımız var. Bütün hayatımız bizim zeminimiz zaten, geçmişimiz, kişiliğimiz, bugün yaptıklarımız… Bu zeminde bazen, bazı ihtiyaçlar daha ön plana çıkıyor.
Örneğin şu anda ben acıkmış olsam, şu anda benim için en ön plana çıkan ihtiyaç yemek olacak, zemindeki figür haline gelecek. Açlığımı giderebilmek için çevreme bakarım. Kendime bir yol bulup, ihtiyacımı gideririm yani doyuma ulaşırım. Öyle bir döngü düşünelim; ihtiyacı farkına varmak, ona uygun bir adım atmak, ihtiyacı gidermek ve geri çekilmek. Açlığı farkına varmak kolay ama daha psikolojik bir ihtiyacı farkına varmak çok daha zor. Eğer bu döngüde herhangi bir yerde bir takılma olursa, ihtiyacımı gideremem. Halledemediğim meseleler, tamamlanmamış işlerim varsa, onlara takılmışsam o zaman bu anki ihtiyacımı fark etmem ve döngüyü tamamlamam da çok daha zor. Geştalt kısacası bunu söyler.
Peki, aikido nedir?
A.U.- Aikido birçok insanın bildiği gibi bir Japon sanatıdır, karate, judo gibi… Temel felsefesi, uygulamalarında altını çizdiği nokta ile diğerlerinden ayrılıyor. Miryam’ın Geştalt yaklaşımını anlatırken biraz önce bahsettiği temel noktalar, kişisel farkındalık, hem kendisinin, hem yaşadığı anın farkına varması, çevresiyle olan ilişkilerinde uyum aslında aikidonun da temel felsefesini oluşturur. Aikido, kelime anlamı olarak yaşamsal enerji ve uyum anlamına gelir. Şimdi sokakta bir saldırı karşısında kendimi korumayı bana öğreten bir şeyin adı neden sevgi ve uyum olsun? Bunun altında demek ki başka bir şey daha var. Eskiden Samuraylar biraz önce bahsettiğimiz uyum, farkındalık gibi dersler de öğreniyorlardı. Güç kullanmak, ata binmek, vücutlarını çevik tutmak değildi sadece. İyi, sorunsuz birer insan olmak, çevresiyle barışık bir insan olmak için de eğitim alıyorlardı.
Aikidonun bu yönü çok iyi bilinmiyor…
A.U.- Evet, aikido bu yaklaşımıyla bize çatışmasız bir hayatı öneriyor. Bu hazırladığımız eğitimde de bunu anlamaya çalıştık.
Bu eğitime kimler katılabilir?
M.A.- Aslında her yaşta, her meslekte kişiler katılabilir. İş dünyasından insanların daha çok ilgisini çekiyor fakat özellikle liseden mezun olmuş, daha mesleğini seçme aşamasında olan gençler, üniversiteyi bitirip iş hayatına atılacak kişiler de çok yararlanabilir. Kişisel gelişim semineri olduğu için herkese yararı var.
A.U.- “Benim hayatımda devamlı yaşadığım sıkıntılar var ve bunların nereden kaynaklandığını anlayamıyorum. Özel hayatımda benzer ilişkiler yaşıyorum ve hep yaralanarak çıkıyorum. Bir türlü aradığım huzuru, mutluluğu bulamıyorum,” diyen insanlar. Severek yapacağı işi bulamayan veya yaptığı işi bir türlü sevemeyen, aile problemleri olan kişilere hitap ediyor.
M.A.- Başkası odaklı yaşayan insanlar için de bu eğitim çok önemli. Çünkü orda “ Hayır, bu benim ihtiyacım, önce bunu gidermem lazım. Sonra seninle ilgileneceğim.” diyebilmek, hayır diyebilmek çok önemli. İnsanlar bazen şu anı yaşamak yerine ya geçmişiyle ilgili sıkıntılarla ya da gelecekle ilgili kaygılarla yaşamını sürdürüyor. Hayatını zevkli bir hale getiremiyor.
Aikido eğitime nasıl entegre ediliyor?
A.U. - Bugünün modern hayatı içinde yaşayan bizlerin hayatları ile bundan yüzyıllar önce yetiştirilen Samurayların hayatları çok benziyor. Artık biz çocuklarımızı küçük yaşta yuvaya gönderiyoruz, sonra ilköğretim, lise, üniversite. Üniversite ile de bitmiyor; mastır, doktora. Bitmeyen bir eğitim süreci var. İş hayatına girdikten sonra öğrenme süreci devam ediyor. Samurayların hayatları da böyle. Çok küçük yaşlarda seçiliyorlar. Hem savaş sanatlarında hem de hayatın çeşitli alanlarında eğitiliyorlar. Her Samuray aslında iyi birer memur. Yaşamla ilgili öğrendikleri ve geliştirdikleri bugüne uygulanabilecek felsefeler var.
Eğitim tarzınız nasıl?
M.A.- Hem aikido, hem de Geştalt felsefesi hep yaşamın içinden konular. Bizim eğitimlerimiz sadece bilgi aktarımı değil, tamamen bilgi artı uygulamaya dayalı eğitimler. İki günlük bir eğitim programı hazırladık ama daha uzun vadeli olmasını da istiyoruz.
Çok teşekkür ederim.
Miryam Anjel ve Atakan Utku’nun eğitimleri hakkında bilgi almak için, aşağıdaki e-maillerden iletişime geçebilirsiniz:
Anjel@superonline.com,