Füsun SAKA/ Alihan MESTCİ/ GAZETE HABERTÜRK
Oscar Wilde “Sadık Arkadaş” adlı hikâyesinde zengin bir değirmencinin en yakın arkadaşı talihsiz bahçıvan Hans’ı anlatır. Zavallı bahçıvan, değirmencinin kölesiydi aslında. Değirmenci “rica” ile durmadan bir şeyler talep eder, “hayır” cevabını da kabul etmez. Eh, sonuçta Hans da “hayır” diyebilen biri değildir. Her şeyini değirmenciye verir, tüm hizmetlerini de görmektedir. Değirmencinin karısı ve çocuklarının da isteyecek bir şeyleri hep olur. Ama fırtınalı bir havada gene değirmenci için koştururken Hans’ın başına bir sürü kaza gelir. Ve ölür. Kıssadan hisse: “Hayır” diyememek öldürmese de süründürür. Doktorunuza, sevgilinize, eşinize, patronunuza ve başkalarına “hayır” demekte zorlanıyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Bu bir sorun; hem de en yaygınlarından biri. Neyse ki uzmanlar gerektiğinde kimlere, neden, ne zaman ve nasıl “hayır” demeniz gerektiği konusunda çalışıyor.
Amaç, istenmeyen bir şeyi kendinize zarar vermeden reddedebilmek; ne kelime, bu sayede daha sağlıklı bir psikoloji ve daha başarılı bir hayatın yolunu açmak. Zira “Hayır” sözcüğü hayatımızı kendimizin şekillendiğini, var olduğumuzu hissettirebilir. Newsweek Dergisi’nin “Bir Tek Kelime Hayatınızı Kurtarabilir” başlıklı dosyası ve İngiliz Psychologies dergisinin “Nasıl Hayır Derim?” başlıklı araştırmasının kısa süre önce aynı günlerde yayımlanması bir işaretse, bu küresel bir mesele. İstemediğimiz şeyleri yapmak için “evet” derken baskı altında hissederiz. İngiliz psikoterapist Emma Baskerville’e göre bunun başlıca nedeni, yetişme şeklimiz. Kalbimiz “hayır” derken ağızdan “evet” çıktığında, hakkı yenmiş, anlaşılmamış ve şaşkın hissederiz. “Sadece istemediğiniz bir şey kabul ettiğinizden değil, diğer insanların böylece sizden faydalandıklarını görememeleri ve halinizi anlayamamaları da can sıkıcı” diyor Baskerville.
İKİ NEDENİ VAR
Psikiyatr Dr. Alp Karaosmanoğlu “hayır” diyememenin ilk nedeni olarak, karşı tarafın vereceği karşılıktan korkuyu gösteriyor. İkinci nedense “bencil olma fobisi” diyebileceğimiz bir düşünce eğilimiyle alakalı. Bu sorunun seyri, insanın nelere karşı hassasiyetleri olduğuna göre de değişiyor. Örneğin, boyun eğmeye meyilli biri patronuna hayır diyemezken eşine ve çocuklarına aşırı buyurgan olabilir. Aşırı fedakâr biri, patronuna karşı belki kendini iyi koruyabilirken aciz olduğunu düşündüklerine hayır diyemeyebilir. Emretmek yerine ona ihtiyaç olduğunu söylerseniz canını verebilir. Hayır diyememek bazen hayatınıza bile mal olabilir. Sağlık, bu tehlikeli sahalardan biri. Newsweek’in araştırması sorunu örnekleriyle irdeliyor. Yaptırdığımız tahliller, kullandığımız ilaçlar aslında hiç de gerekli olmayabilir. Her yıl ABD’de 20 milyondan fazla erkeğin yakalandığı prostat kanseri için, Prostat riskini ölçen PSA testlerinden kronik sırt ağrısı ameliyatlarına, basit bir sinüs enfeksiyonda kullanılan antibiyotiklere kadar, bu tür uygulamalar ya zararlı ya da sadece plasebo etkisi yapıyorlar. Doktorların ikilemi şu: Belli hastalara faydalı bazı tedaviler herkese önerildiğinde işe yaramayabiliyor. En rahatsız edici örneklerse genellikle kardiyoloji ile alakalı. ABD’de yapılan yeni bir araştırmaya göre cerrahi metotlar, hastanın tedavi sonrası hayat kalitesi veya hayatta kalma şansı bakımından ilaç, egzersiz ve diyetten daha tedavi edici değil.
Ama epey pahalılar: ABD’de stent takma işlemleri yılda 1.6 milyar dolara mal oluyor. Amerikan J. Hopkins Tıp Enstitüsü’nden kalp uzmanı John McEvoy, son araştırmasında CTA (tomogrofi anjiyografisi) yaptırmış 1000 düşük riskli hastayı inceledi. Sonraki 18 ayda, CTA yaptıranlar ile yaptırmamış 1000 hasta arasında kalp krizi veya ölüm vakası bakımından fark olmadığı görüldü. Karaosmanoğlu’na göre, kendisi için iyi olmayan bir şeye “hayır” diyebilmek, kişinin kendi sınırlarını koruyabildiğini, kendisinin ve karşısındakinin ihtiyaçlarını aynı anda gözetebildiğini ve sağlıklı mesafeler koyabildiğini gösteriyor. Bu durumda, mutluluk için temel ihtiyaçlardan olan, kendini ifade etmek, kendisi olabilmek gibi koşulların oluşması kolaylaşıyor. O halde, en azından bu mesele için ‘hayır’da hayır var!
Hayır demenin yolları
Psikoterapist Emma Baskerville
*“Hayır” derken kendinizi suçlu hissetmemelisiniz, çünkü dürüstlük gerçekten en iyi seçenektir.
*Önemli olan doğru bir şekilde “hayır” demek. Mesela açıklama yapmaktansa soru sormalısınız. Bu karşılıklı diyaloğu artırır. Böylece hakikaten anlaşılırsınız.
*Sadece “hayır” demek yerine hem anlaşılmanızı sağlayacak hem de çatışma çıkarmayacak bir yöntem bulun. Meşgulseniz ve arkadaşınız ona eşlik etmenizi istiyorsa, “Bu gece dışarı çıkmayı çok isterdim ama ...... ‘ndan dolayı ...... tarihine kadar kafamı kaşıyacak vaktim yok. Bunu başka bir zaman yapsak nasıl olur” diye sorun. Ya da patronunuz üzerinize çok fazla iş yüklüyorsa açık sözlü olun: “Sizin için bu işi tamamlayabilirim, ama önümüzdeki haftadan önce teslim edemem. Sizin için en iyisi X,Y veya Z’ye sormak olur. Onlar daha hızlı bir şekilde bu işi halledebilir...” Ya da şunu deneyin: “Hayır demek genellikle benim için zordur ama dürüst olmam gerekirse A işini yapamayacağım çünkü... (Gerçek sebeplerinizi anlatın).”
*Yapmak istemediğiniz bir iş size teklif edildiğinde, “evet” derseniz sonrasında ne hissedeceğinizi aslında biliyorsunuz. “Hayır” demek isteyeceğinizi de biliyorsunuz. Buna kendi kendinize çalışın. Bu his için aklınıza bir görüntüyü uyarı lambası gibi yerleştirin. Bu görüntü, geçmişte yaptıklarınızı tekrar etmek üzere olduğunuzda sizi uyaracak ve “evet” cevabını “hayır” yapmanız için bir anlık düşünme süresi sağlayacak.
*Hayır diyebilmeyi öğrenen biri, kendini anlayabilmek için daha fazla zamana sahip olur. Bu nedenle ayıp olmasın mantığı ile düşünmez ve hayatına kendi yön verir.
“Hayır” diyemediklerimiz
*Kendi isteklerinin aşırı farkında olan, bencil ve baskın eşler
*Yaşamak için size ihtiyacı olduğunu düşünen aciz aile bireyleri, arkadaşlar veya eşler
*Astlarını, ihtiyaçları olamayan köleler gibi görmeye eğilimli yöneticiler
* Başkalarının ihtiyaçları hakkında duyarsız olan narsisistler
*Merhamet duygusundan yoksun, sizi sömürmeye hakkı olduğunu zanneden psikopatlar