Çocukluk döneminde öğrenilen her şey gün gelir yetişkin dünyasındaki yeni değerlerle yer değiştirir. İşte bu döneme ergenlik dönemi adı verilir. Eski değerlerle yenilerin karşılaştırıldığı, mesleki, cinsel ve sosyal kimliğin tanınarak yerleştirilmesi sırasında bir çabalama söz konusudur. Bu çabalamaya da kimlik bunalımı adı verilir. Kimlik duygusunun kazanılması için verilen bu çaba normaldir. Bazı ergenler bu dönemi sessizce, bazı ergenler de bu dönemi fırtınalı bir şekilde atlatır.
Marka takıntısı genellikle özentidir, bu duruma kimlik arayışındaki gençler kendilerini daha kolay ifade etme aracı olarak seçmektedirler. Marka takıntısı, aşırı noktadaki durumlarda aile çatışmalarına, yoğun borçlanmaya, hatta şiddete yol açabilecek ciddi sorunlara neden olabilir. Marka kullanmak rekabete, diğerleriyle aynı marka kullanamayanların kendisini değersiz görmesine neden olabilir. Marka takıntısı kendini daha değerli hissetmek, bulunduğu çevrede kendini kabul ettirmek ve tanımlamak için kullanılan olumsuz bir davranış biçimidir. Marka takıntısı aynı zamanda tüketim toplumunun da bir sonucudur. Bu düşkünlüğün temelinde:
- Gelir dağılımındaki eşitsizlik,
- Kişilerin kendilerini tanımlayacak sağlıklı değerlere sahip olmaktan uzaklaşması ve toplumun öğretileri gibi sosyolojik nedenler,
- Küresel pazarlama stratejileri,
- Gençlerin farklı ve sosyal- düşünsel politik aidiyetlerinin zayıflaması olabilir.
Sağlıklı çözüm, karmaşadaki gencin uygun danışma ile bu dönemi atlatması ve kimliğini tamamlamasıdır. Ailelerin bunu fark edip ele almaları gerekir. Aileler çocuklarını yargılamamalı, aksine özgüvenlerinin artması için destekte bulunmalıdır. Markanın şekilcilik ötesinde bir anlam taşımadığını da çocuklarına anlatmalı ve kendi davranışlarıyla çocuklarına model olmalıdırlar.