Gencin Birey Olma Savaşı- 1

Psk. Ayla Kahraman

Çocuk ve gençlerin dünyasına giderek yabancılaşıyoruz.

Belki de Sokrates’in dediği gibi, şimdiki gençleri anlamak zor veya yaşadıkları değişimden korkuyoruz.

Oysa biz onlardan, gündelik yaşamın sıradan sorunlarına, uygun çözümler üretmelerini istiyorduk. Kız ve erkek arkadaşları ile dengeli ilişkiler içinde olmalarını, onlara tanıdığımız ve zamanında bize nasip olmayan olanakları hevesle kullanmalarını bekliyorduk.

Beklentilerimizin aksine, çocukluğunu geride bırakan genç; kendine uygun doğruları bulmada daha az beceriklidir ve daha çok güvensizdir. Ana babasının koruyuculuğu azalırken yol göstericiliği de geçici bir süre için etkisini yitirmeye başlamıştır. Artık, yaşamına getireceği doğruların öncelikle arkadaşları arasında kabul görmesine ihtiyacı vardır. Ana babasına yönelik duygusal boşalmalarında öfke ve kızgınlık başrol oynarken; arkadaşlarının arasında incinebilirliği ve kırılganlığı artmaya başlamıştır. Kendini değerli, istenilir, başarılı ve sevilir hissedebilmesi için; arkadaş ortamının onayına ihtiyacı vardır. Arkadaşlık ortamının kriterleri ile ailenin kriterleri uyuşmadığında ise çatışma kaçınılmaz olur.

Gencin yaşadığı çatışmaların akran grubu ile olması onu yaralayan ve toplum olarak kabul ettiği arkadaş ortamından dışlayan ciddi bir sorundur. Akran grubu içinde yer bulamayan ve dışlanan gençlerin bağımsız kimlik edinme süreçleri de ketlenir. Özellikle aile bağlarının baskın olduğu ve aile üyelerinin birbirleri ile bağımlı ilişki geliştirdiği aile tiplerinde yetişen gençler, birey olma savaşlarına yenik başlayabilirler. Pasif, karşı çıkmayan, eleştirmeyen, sunulanı olduğu gibi kabul eden veya çaba göstermeden her istediğini elde etmiş, dünyanın kendi etrafında döndüğüne inandırılmış, aşırı korunmaya alıştırılmış genç; sosyal ortamda yer edinmekte zorlanabilir.

Genç ve ailesinin çatışma içinde olması beklenen bir durumdur. Genç, kendini tanıma ve kabul etme savaşında olduğundan, o zamana kadar olan davranışsal ifadeleri hızla değişmeye başlar. Şekil verilecek bir hamur değildir artık. Yaşadığı dünyanın bağımsız ve kendine özgü bir bireyi olmak için girdiği savaşta, onu etkileyen pek çok faktörle karşı karşıyadır. Akran grubunun biz yetişkinlerinkine benzemeyen kabul sınırları da bunlar arasındadır. Kimlik değişimlerine uygun olarak giyim, süslenme tarzları değişir. Bu değişim, bir önceki kuşağın bile, kabul sınırlarının ötesindedir ve kendi akran grubuna özgüdür. Kulağa takılan birden fazla küpe, gök kuşağı renklerini kıskandıracak saçlar, yamalı ya da yırtık giysiler, vücudun aşağısına düşmüş pantolonlar ve daha pek çok ayrıntı kimlik arayışları yolundaki geçici savunmalarıdır. Bu dışavurumların en önemli getirisi ise; kendilerini farklı hissetmelerini sağlamasıdır. İki genç kızın, birbirine hitap ederken kullandığı “abi”, “gardaş” gibi hitap sözcükleri de aynı görevi görür.

Gencin; bağımsız bir kimlik geliştirmesi, gelecekle ilgili sağlıklı karar verebilmesi, kendini ve yeteneklerini keşfedebilmesi için akranları ile sağlıklı ilişkiler geliştirmeyi başarması gerekmektedir. Bu ilişkiler içinde üzülecek, haksızlığa uğrayacak, terk edilecek, hatalar yapacak ama sonunda kendine ait değerlerini, kimliğini ve sosyal ilişkilerini kurabilecek olgunluğa erişecektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.