Büyüklerimizle ilgili düşündüklerimiz ne? Peki ya bilgimiz? Onların belli bir yaştan sonra, bakıma ve korunmaya muhtaç olduklarını mı düşünüyoruz? Yaşlılığın, ölümü beklemek zamanı olduğunu mu sanıyoruz? Onları, vicdani rahatlığımız için ilgilenmek zorunda olduğumuz bebek ihtiyarlar olarak mı görüyoruz?
Yaşlılık dönemi; gelişimsel dönemler içinde en az ilgi duyduğumuz ve en az bilgi sahibi olduğumuz dönemdir. Bir tarafta yalnızlığın, önemsenmemenin, ihtiyaç duyulmamanın ortaya çıkardığı depresyona yenilen büyüklerimiz; diğer tarafta ise kendine, çevresine, bilime, sanata katkı koyan; ilerleyen yaşında, adını insanlık tarihine yazdıran kişilikler: İhtiyarlar ve genç-yaşlılar
“Genç-yaşlı” kavramı orta yaş ile ileri yaş dönemleri arasında her hangi bir noktayı işaret edebilir. Genç-yaşlı 55 yaşında da olabilir, 85 yaşında da. Takvim yaşımıza göre belirlenen bir sınıflandırma değildir. Orta yaş ile ileri yaşlar arasındaki sınırın günümüzde artık belirgin olmadığını anlatan; aynı yaşta olan insanların bazılarının ihtiyar, bazılarının ise genç-yaşlı olarak tanımlanmasını gerektiren bir kavramdır.
Genç-yaşlı olmanın bazı kriterleri var kuşkusuz. Sağlık değerleri; bunların başında gelir. Yaşın ilerlemesine bağlı olarak, her insanda meydana gelen değişimden söz edilmiyor bu noktada. Dünyadaki her insanda yaşa bağlı değişimler olacaktır; ancak genç yaşlı, uyguladığı beslenme rejimi ve yaşam tarzıyla, bakıma muhtaç değildir; akut hastalıklara yakalanma riski gençlerden bile düşüktür. Yaşa bağlı olarak bedende meydana gelen değişimlere hızla ayak uydurur. Bunları hayat memat meselesi yapmaz. Buna bağlı olarak cinsel ilgi ve etkinliklerinden vazgeçmez.
Ekonomik bağımsızlık; genç-yaşlı olmanın bir diğer kriteridir. Ekonomik durumu görece iyi olan genç- yaşlı; bazı toplumsal rollerden emekli olur sadece. Meslekten emeklilikle, hayattan emekli olmaz. Çocukların eğitim, evlilik gibi sorumluluklarının bitimiyle yeni bir sayfa açar hayatında. Bu yeni yaşamda, gençlerinkinden hiç de az olmayan ilgi ve meraklarının peşine düşer. Seyahat eder, doğayla bütünleşir, yeni hobiler, yeni yaşam zevkleri edinir.
Özgürlük; genç-yaşlı olmanın başka bir kriteridir. Aile ve çevre ile bütünleşmiş olan genç- yaşlı: özel günlerde “vefasız” çocuklarını bekleyerek gözyaşı dökmez. Yeni dünya düzenine, özellikle kendisinin ve çevresindekilerin bireysel özgürlüklerine önem verir. Onların yanına “sığınmak” yerine, uzakta kalmayı tercih eder. Buna rağmen yakınları ile olan sevgi bağı derinleşir.
Bilgelik ancak genç- yaşlının varabileceği bir duraktır. Yaşa ve deneyime bağlı olarak gelişen, yaşamın gerçekliği, anlamı ve amacı hakkında yeni kavrayışlar içeren bir başlangıçtır. Bundan dolayıdır ki; genç- yaşlılar siyasette, bilimde, sanatta ve acil çözüm isteyen dünya meselelerinde etkin bireyler olarak rol alırlar; pratik çözümlere ve buluşlara imzalarını atarlar.
Genç-yaşlılık; bir ütopya ya da hayal değildir. Aksine, ilerleyen yaşlarımızda rutinin uyuşuk kollarında ölümü beklemeye bir isyandır. Değişime ve yeniliğe bir davettir. Değersizliğe, yalnızlığa, kimliksizliğe bir cevaptır.