Tanım
Bilişsel psikoloji; insanın algılamasını, öğrenmesini, hatırlamasını, düşünmesini, hayal etmesini ve dışarıdan gelen verileri işleyerek anlamlı bilgilere dönüştürmesini kapsar. Bu tanıma göre hayatımızın her alanına hitap eden bu psikoloji yaklaşımı dünyaya uyum sağlama sürecinde bize katkıda bulunur. Dünyaya, içinde yaşadığımız çevreye dair karşılaştığımız olaylara, bunları değiştirmeye yönelik zihin süreçlerine bilişsel psikoloji katkı sağlar…
Bilişsel psikoloji, 1970’li yıllardan sonra ortaya çıkmıştır. Fakat bu yaklaşımın hazırlık süreçleri yirminci yüzyılın ortalarında başlamış ve yavaş yavaş gelişmiştir.Tarihi henüz çok eski olmamakla birlikte günümüzde gelişen tıp teknolojileri, anatomi fizyoloji gibi temel bilimlerde yaşanan gelişmeler bilişsel psikoloji için çığır açacak gelişmelere neden olacaktır.Kısacası bilişsel psikoloji geleceğin psikolojisi olma yolunda diğer alanlara göre çok daha şanslı konumdadır.
Bilişsel psikolojinin temel bazı yaklaşımları vardır ve bunlar kısaca şöyle açıklanabilirler.
Uyum Sağlama
Hayatın her safhasında çevremize uyum sağlamaya çalışırız. Uyum çevremizle ve kendi kendimizle olan ilişkimizin sağlıklı devam edebilmesi için son derece gereklidir. Uyum diğer adıyla adaptasyon insan için pasif değil aktif bir yöneliştir. İçgüdü ve refleksler insanın hayatını sürdürebilmesi için yeterli değildir. İnsan içgüdüleri ve refleks davranışlarıyla kendisi ve çevresiyle uyum içinde yaşamayı başaramaz. Çünkü bu yetilerin her zaman insanın sağlıklı ve doğru tepkiler vermesi için onu desteklemez.
İnsan zihninin tutarlı olup sağlıklı davranışları ortaya çıkarması için disipline edilmesi gerekir. Bunun içinde en önemli şart uyum sağlama sürecini başarıyla tamamlamaktır. Bu süreç zihinsel uyum ve performansla davranışlara dönüşür. Bilişsel psikolojide uyum akıntıya kürek çekmeye benzemez. ’insan sırf çevre koşullarına kendini uydurarak uyum sağlamaz; vazgeçemeyeceği amaçlar yada önemli gördüğü ihtiyaçlar için gerektiğinde çevrede değişiklik yapar, yeni aletler icat eder. Böyle olduğu zaman insanda uyum aktif bir süreçtir.’(1)
Nitekim hayatın her safhasında başarı ve özgünlük amacına yönelik yaşadığımız uyumun aktif olma zorunluluğu vardır. Pasif ve edilgen bir uyum aslında uyum değildir. Pasif uyum sağlamaya çalışmak ancak gerçek manada uyum sağlamaya gösterilen bir çaba olabilir. Bir konuda pasif çaba göstermek çoğu zaman hedefe varılmamış olduğunun da bir ispatı niteliğindedir.
Sembolik Düşünme Yetisi
İnsan diğer canlılarda olmayan çok önemli bir özelliğe sahiptir. Bu özellik sembolik düşünebilme yeteneğidir.’İnsan çevreyi algılamakla kalmaz, çevreyi zihnine taşır. Bunun anlamı şudur: İnsan çevresinde algıladığı cisimleri ve olayları sembollerle zihninde temsil eder.’(2) Bu temsil her ne kadar genç ve basit düşünenler için zor kabul edilse de gerçekte derin düşünüldüğünde hayata anlam vermenin önemli bir formülasyonu gibi durduğu görülecektir.
Sembolün kelime anlamı; ‘simge en genel anlamda, görünmez ya da algılanamaz bir şeyi benzerlik, uygunluk, bütünlük gibi çeşitli yollarla temsil etmek üzere kullanılan bir maddi nesne ya da algılanan bir araçtır. Dolayısıyla sembol bir resim, bir şekil, bir ses, bir sayı, bir renk, bir olay, bir kişi vs. olabilir. Semboller fikirleri, kavramları ya da soyut şeyleri göstermeye yarayan işaretlerdir.
En temel anlamı ile, bir simge, bir kavramın uzlaşımsal betimlemesidir; bir düşüncenin, nesnenin, niteliğin, niceliğin vb. ruhbilimsel ve düşün bilimsel açıdan, tüm kavramlar doğaları itibari ile simgesel olup, betimlemeleri simgesel bir anlam taşıyan yapay belirtilerdir.’
‘Sembol, göstergebilimde (semiyoloji) anlam taşıyan bir temsildir, bir tasvirdir. Bu, yan anlamın, benzerliğin ifade edilmesini gösteren bir sistemdir. Ayrım, ilişki veya birleştirme işlemleri birey ya da bir topluluk için bir anlam oluştururlar. Sembol, böylece, beş duyu ile algılanan görünür realiteden yola çıkılarak, görünmez realitelerin keşfini sağlar. Sembolün simgelediklerinin (anlamlarının) birliği birbiri içinde erime veya karışım tarzında değil, üst üste eklenme (sumbolh) tarzındadır. Görünür unsur ile görünmeyen unsur bir bütün oluştururlar ve biri olmadan diğeri anlaşılamaz.’(3)
Georg Friedrich Creuzer sembolü “biçim ve varlık arasında ya da ifade ile fikir arasında” aracı olarak görür.(4) Her insanın zihninde tasarladığı aynı olaylar hakkında farklı semboller bulunur. Bu durum aynı olayın farklı insanlar tarafından farklı farklı algılanmasını sağlamakla kalmaz bireylerin kendi kendilerine ve çevrelerine olan bakışını diğer insanlardan tamamen ayırır. İnsanın benzersiz bir canlı olması ve şimdiyi yaşayarak geleceği tasvir etmesi veya geleceğe bakarak şimdiyle onu mukayese etmesi bu özelliğe sahip olmasıyla mümkündür.
İnsanın parmak izinin kişiye özel olması gibi insan zihninin de farklı sembollerle kişiye özel olması doğaldır. Sembollerin farklı olmasının yanında her insanın bu sembollere yüklemiş olduğu algısal farklılıklar da onun evrende olan biricikliğini pekiştirir. Hepimizin evrende tek, benzersiz ve yalnız olmamızın da bir bakıma sembollere verdiğimiz bu büyüleyici anlam farklılıklarından köken aldığı rahatlıkla ifade edilebilir…
Not: Devam edecek…
(1) Prof.Dr.Yılmaz Özakpınar, Bilişsel Psikoloji Ders Notları, Arel Üniversitesi Öğretim üyesi
(2) Prof.Dr.Yılmaz Özakpınar, Bilişsel Psikoloji Ders Notları, Arel Üniversitesi Öğretim üyesi
(3) http://tr.wikipedia.org/wiki/Sembol
(4) R. Alleau, De la nature des symboles, Paris, Pont-Royal, 1964, sayfa 20